• 252
    aşağıya inmiştim, okunup kenara atılmış bir hürriyet gazetesi vardı. bizim hakan ünsal, vedat inceefe, ergün penbe ve hasan şaş'ın resmi var. yanlarında da simsiyah bir adam ama kapkara. eski futbolcularımız özhan başkan'ı ziyarete gitmiş, ama tanıyamazsınız başkanı. yüzü simsiyah, o uzun boylu, heybetli başkan gitmiş yerine kilo vermiş hasta bir adam gelmiş. şu an içim titriyor, ne yazacağımı bırakın ne yapacağımı şaşırıyorum.

    bu gece onun ölümüne değil akıbetine ağlıyorum. neredeyse hiçbir şeye ağlayamayan benim gözüm bu ölüme dayanamadı. son on senesine ağlıyorum. 55 yaşına kadar parlak bir kariyerle getirdiği hayatının son 10 senesinde aşık olduğu renkler uğruna yaşadığı başarısızlıklara ağlıyorum. bir şeyler yapabilmek uğruna kader birliği etmek istediği adamlardan yediği küfürlere ağlıyorum. kaybedenlerin kaderi hep aynı, ofsayt osman'ın da öyleydi, bizim sabriydi biraz özhan canaydın, çaba aynı çaba, başaramama aynı başaramama. sonrasında başarısız olunca seni ilk yuhalayanlar da yine hayatı boyunca senin şimdiki durumun gibi başarısız olanlar. koşu bandında koşar gibi; koştu koştu, hiç durmadı, yorgunluğunu görmezden geldi. en sonunda da gücü tükendi ve düştü.

    hürriyet gazetesindeki o fotoğraflarda özhan canaydın'ın yüzünde yine o gülümseme vardı. kendisini eritip bitiren hastalığına rağmen o gülüşünü hiç bırakmadı. umarım aramızdan ayrılırken de yüzündeki o gülümseme hastalıktan ve son 10 senesinden çektiği acılara rağmen gitmemiştir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın