1960
iptidai şartlarla yayın hayatını sürdürmeye çalışan yayın organı. günümüz türkiye'sindeki bazı büyük "influencer" ajanslarının teknik imkan ve bütçe olarak kafa kafaya gelebileceği kadar iptidai şartlarda hem de. eleman olarak da iki elin parmaklarının sayısı kadar personelle 7 gün 24 saati doldurmaya çalışıyorlar. sabah haber programı sunan öğleden sonra üstünü değiştirip kulübün bir etkinliğinde sunuculuk yapmaya gidiyor. öğlen haberlerini okuyan arada çıkıp bir branş maçında maç sonu röportaj yapmaya gidip koştur koştur akşam haberlerine yetişiyor. su topunu da, kadın basketbolu da, voleybolu da, futbolu da aynı spiker anlatıyor. yeni transfere de mali kongreye de cenazeye de aynı insan gidiyor. teknik ekipman desen bir reji masası, bir yayın arabası, bir seslendirme odası, bir tanesi stada bakan iki stüdyo ve birkaç kamera ile işi kotarmaya çalışıyorlar.
bugün türkiye'de en çok takip edilen reklam ajanslarının ya da youtuber/influencer isimlerin bazıları bizim kanaldan daha fazla teknik imkana hatta daha kalabalık bir ekibe sahip. zaten görüntü kalitesinden bile bunu anlamak mümkün. çalışanlar tabi ki maaş alarak çalışıyorlar ama galatasaray tv hatta genel olarak bir kulüp televizyonu sektördeki herhangi biri için hedef olabilecek bir yer değil. açıkta kalmamak için ya da biraz rüştünü ispatlayıp biraz da gerekli bağlantıyı kurup sıçrama yapmak için tercih edilebilir en fazla. mesela çağıl özge özkul'un televizyona girişi gs tv ile olmuştur. ya da melike çelik ulusal kanal öncesi beşiktaş tv'de ilk adımlarını atmıştır.
manevi haz olarak da galatasaray'da çalışmak gibi bir boyutu var elbette. taraftarken hayran olduğun insanlarla sürekli vakit geçirmek, sürekli maçlara gitmek gelmek gibi pek çok "avantajı" var. ama bir yandan da galatasaray'ın iş olması boyutu var. maçları iş icabı izlemek, taraftar olarak duygu/durum olayının zirveye çıktığı anlarda bile iş kovalıyor olmak göründüğünden çok daha zor bir durum. bir sonraki maçta görevli olduğu halde maça gelip bir yandan maç izlerken bir yandan da biraz sonra başlayacak olan ve anlatacağı maçın notlarına çalışmaya çalışan galatasaray tv elemanlarına en abuk sabuk branş maçlarında bile rastlamak mümkün...
tabi ki günümüzde internet hatta sosyal medya çağı yaşanıyor adeta. en iyi ya da en doğru olan değil sosyal medyada en güzel görünebilen günün sonunda galip geliyor. bu açıdan bakınca kulübün galatasaray tv'ye ve iletişim departmanına daha ciddi yaklaşması gerekiyor. ulusal kanallardaki gibi bir bütçe beklemek mantıklı olmasa da bazı müsrif harcamaların doğru yere aktarılmasıyla en azından bir takım iyileştirmeler yapmak dahi mümkün.
öte yandan bakınca da bir kulüp kanalı bu. siyah bir formayı beyaz forma diye tanıtsa da laf edilmemesi gerekiyor en kaba çerçeveden bakınca. ancak türkiye'de nedense kulüp kanallarına da bir doğruculuk misyonu yapıştırılmaya çalışılıyor, gazetecilik bekleniyor. altı üstü kulübün propaganda yayınlarını yapması gereken bu kurumların üzerine bu anlamda haksız yere gidildiği de oluyor.
bugün türkiye'de en çok takip edilen reklam ajanslarının ya da youtuber/influencer isimlerin bazıları bizim kanaldan daha fazla teknik imkana hatta daha kalabalık bir ekibe sahip. zaten görüntü kalitesinden bile bunu anlamak mümkün. çalışanlar tabi ki maaş alarak çalışıyorlar ama galatasaray tv hatta genel olarak bir kulüp televizyonu sektördeki herhangi biri için hedef olabilecek bir yer değil. açıkta kalmamak için ya da biraz rüştünü ispatlayıp biraz da gerekli bağlantıyı kurup sıçrama yapmak için tercih edilebilir en fazla. mesela çağıl özge özkul'un televizyona girişi gs tv ile olmuştur. ya da melike çelik ulusal kanal öncesi beşiktaş tv'de ilk adımlarını atmıştır.
manevi haz olarak da galatasaray'da çalışmak gibi bir boyutu var elbette. taraftarken hayran olduğun insanlarla sürekli vakit geçirmek, sürekli maçlara gitmek gelmek gibi pek çok "avantajı" var. ama bir yandan da galatasaray'ın iş olması boyutu var. maçları iş icabı izlemek, taraftar olarak duygu/durum olayının zirveye çıktığı anlarda bile iş kovalıyor olmak göründüğünden çok daha zor bir durum. bir sonraki maçta görevli olduğu halde maça gelip bir yandan maç izlerken bir yandan da biraz sonra başlayacak olan ve anlatacağı maçın notlarına çalışmaya çalışan galatasaray tv elemanlarına en abuk sabuk branş maçlarında bile rastlamak mümkün...
tabi ki günümüzde internet hatta sosyal medya çağı yaşanıyor adeta. en iyi ya da en doğru olan değil sosyal medyada en güzel görünebilen günün sonunda galip geliyor. bu açıdan bakınca kulübün galatasaray tv'ye ve iletişim departmanına daha ciddi yaklaşması gerekiyor. ulusal kanallardaki gibi bir bütçe beklemek mantıklı olmasa da bazı müsrif harcamaların doğru yere aktarılmasıyla en azından bir takım iyileştirmeler yapmak dahi mümkün.
öte yandan bakınca da bir kulüp kanalı bu. siyah bir formayı beyaz forma diye tanıtsa da laf edilmemesi gerekiyor en kaba çerçeveden bakınca. ancak türkiye'de nedense kulüp kanallarına da bir doğruculuk misyonu yapıştırılmaya çalışılıyor, gazetecilik bekleniyor. altı üstü kulübün propaganda yayınlarını yapması gereken bu kurumların üzerine bu anlamda haksız yere gidildiği de oluyor.
