9
sonuna kadar katıldığım kampanyadır.
ülkece bir kur krizi yaşıyoruz. hatta stagflasyon yaşadığımızı bile söyleyebiliriz. bu bütün şirketlere yansıdığı gibi spor şirketlerine de yansıyor.
ligi beraberlik dahi almadan 36/36 yaparak kazanan bir galatasaray'ın yayın geliri+şampiyonluk geliri+galibiyet priminden alacağı miktar 14.8 milyon € civarında. galatasaray'ın 2021-2022 sezonunda bütün geliri 700 milyon ₺ civarında olması lazım. sezonun ortalama kurunu 13,25 gibi belirlersek 50 milyon € civarında. bu güvenilir bir karşılaştırma olmasa da elimden bu kadar geliyor. bu gelirin lokomotifi futbol olsa da bütün branşlar ve mali aksiyonlarımızın geliri bu. bildiğiniz gibi de 17 milyon € civarı avrupa ligi başarımızdan kaynaklı.
ligin avrupa 20.'si. bunu sık sık hatırlatmak gerek. bunun sebebi 2016-2020 arası bitik yabancı star oyuncu getirme furyası. bir çok kulüp bu yüzden küme düştü, büyük kulüpler ise ekonomik olarak yönetilemez duruma gelip kasalarının anahtarını hükümetin eline verdi.
yanlış hatırlamıyorsam 2020 yılında yapılan düzenleme ile futbolcuların brüt maaş üzerinden vergilendirmesi %15'ten %40'a çıkarıldı. yani net maaşı %18 ile çarpmak yerine %67 ile çarpıyoruz.
avrupa'da 20. olan ligimizin kazananı şampiyonlar liginde seri başı olamayacaktır. bu durumda avrupanın deve dikeni gibi kulüpleri ile karşılaşacağı anlamına geliyor. yine üzerimizdeki 19 ligin en az 15'i bizden daha iyi yönetildiğini hesaba katarsak takımlarımızın her sene daha da oturmuş ve sert takımlar ile karşılaşacağını öngörebiliriz. östersunds felaketi gibi olayların çoğalacağını söyleyebiliriz.
topluca zeka eksikliği yaşayan ülkemiz bu sorunu daha kaliteli oyuncu getirerek çözmeye çalışmakta. oysaki çözüm daha kaliteli kurgudur. bir takımın kalitesini o takımın teknik ekibi belirler. vasat teknik adamlar ile çalışırsanız elinizde yıldızlar karması bile olsa hiçbir halt başaramazsınız.
yukarıda bahsettiğim nedenler ile avrupa'ya gitmek artık zor. yalnızca şampiyonlar ligi değil, avrupa ligi ve konferans ligi de çok zorlaştı. yani geçen seneki gibi ekstra gelir elde etme ihtimalimiz çok düştü. bu durumda ek kaynak oluşturabileceğimiz bir yer bulmalıyız.
dursun özbek yönetimi bunu gayrimenkul üzerinden oluşturacağını söylüyor, saygı duyarım. bana göre galatasaray'ın ivedik ile galatasaray gayrimenkul a.ş. kurulmalıdır. burası kulübün lokomotifi haline gelip spor branşlarına fon oluşturmalıdır. yani galatasaray'ın sponsoru galatasaray olmalıdır. ancak bu uzun süreli ve iyi planlanmış bir program ile yapılabilir. kısa vadede yapılabilirliği yok. bana göre uzun vadede kesinlikle yapılmalı.
daha kısa vadede ek kaynak oluşturabileceğimiz bir başka alan ise oyuncu satışıdır. bizim her sene 15 milyon € getirecek oyuncular kadroya katmamız lazım. bu sene marcao oldu, seneye nelsson olacak gibi, yunus var, kerem var... bunlara ek yapmamız şart çünkü tek bir oyuncunun satışına bağlarsak bütün geleceğimizi, hem satma zorunda olduğumuz içim oyuncunun değeri azalır (marcao'da bunu yaşadık.) hem satış olmama durumunda bütün şubelerde nakit sıkıntısı çekeriz.
yani bizim kadromuzdaki 3 oyuncuya her sene 15 milyon € civarında teklifler gelmesi gerekmekte ki transfer görüşmelerinde elimiz sağlamlaşsın. mesela marcao satışında kerem'e 13 milyon € teklif olsa sevilla'ya dönüp marcao'yu size neden 10 milyona verelim diyebilirdik.
bu nedenler ile galatasaray'ın yedek oturacak yaşlı oyunculara ihtiyacı yoktur. bize seferovic, pva, muslera gibi oyuncuları zorlayacak ve yakın gelecekte onları geçip 11'de kendine yer bulacak oyunculara ihtiyacımız var.
ben hiçbir koşulda mertens'in seferovic'i kesmeyi geçtim zorlayabileceğini dahi düşünmüyorum. ama mesela evander alınsaydı yerine oliveira'nın formayı kaptırmamak için çalışmasını izlerdik. yine seferovic'in arkasında, tamamen örnek olarak söylüyorum, sturm graz maçında izlediğimiz rasmus höjlund olsa bakın forma rekabeti ikisini nasıl geliştiriyor.
sonuç olarak bizi batıran bir numaralı neden olan yabancı star transferi aynı zamanda kısa vadede ek kaynak oluşturabileceğimiz tek seçenek olan oyuncu satışının önüne geçtiği için hiçbir şekilde savunulabilecek bir durumda değildir.
buna ek olarak kaleci, stoper ve regista rolleri için sonraki satışı düşünülmeyecek 28 yaş üzeri oyuncular, takımın geri kalanı yukarı bahsettiğim sonraki satışı açık oyuncular olduğu takdirde kadroya akıl ve kalite katar. yani yaşlı oyuncu az ve öz olmalıdır.
ülkece bir kur krizi yaşıyoruz. hatta stagflasyon yaşadığımızı bile söyleyebiliriz. bu bütün şirketlere yansıdığı gibi spor şirketlerine de yansıyor.
ligi beraberlik dahi almadan 36/36 yaparak kazanan bir galatasaray'ın yayın geliri+şampiyonluk geliri+galibiyet priminden alacağı miktar 14.8 milyon € civarında. galatasaray'ın 2021-2022 sezonunda bütün geliri 700 milyon ₺ civarında olması lazım. sezonun ortalama kurunu 13,25 gibi belirlersek 50 milyon € civarında. bu güvenilir bir karşılaştırma olmasa da elimden bu kadar geliyor. bu gelirin lokomotifi futbol olsa da bütün branşlar ve mali aksiyonlarımızın geliri bu. bildiğiniz gibi de 17 milyon € civarı avrupa ligi başarımızdan kaynaklı.
ligin avrupa 20.'si. bunu sık sık hatırlatmak gerek. bunun sebebi 2016-2020 arası bitik yabancı star oyuncu getirme furyası. bir çok kulüp bu yüzden küme düştü, büyük kulüpler ise ekonomik olarak yönetilemez duruma gelip kasalarının anahtarını hükümetin eline verdi.
yanlış hatırlamıyorsam 2020 yılında yapılan düzenleme ile futbolcuların brüt maaş üzerinden vergilendirmesi %15'ten %40'a çıkarıldı. yani net maaşı %18 ile çarpmak yerine %67 ile çarpıyoruz.
avrupa'da 20. olan ligimizin kazananı şampiyonlar liginde seri başı olamayacaktır. bu durumda avrupanın deve dikeni gibi kulüpleri ile karşılaşacağı anlamına geliyor. yine üzerimizdeki 19 ligin en az 15'i bizden daha iyi yönetildiğini hesaba katarsak takımlarımızın her sene daha da oturmuş ve sert takımlar ile karşılaşacağını öngörebiliriz. östersunds felaketi gibi olayların çoğalacağını söyleyebiliriz.
topluca zeka eksikliği yaşayan ülkemiz bu sorunu daha kaliteli oyuncu getirerek çözmeye çalışmakta. oysaki çözüm daha kaliteli kurgudur. bir takımın kalitesini o takımın teknik ekibi belirler. vasat teknik adamlar ile çalışırsanız elinizde yıldızlar karması bile olsa hiçbir halt başaramazsınız.
yukarıda bahsettiğim nedenler ile avrupa'ya gitmek artık zor. yalnızca şampiyonlar ligi değil, avrupa ligi ve konferans ligi de çok zorlaştı. yani geçen seneki gibi ekstra gelir elde etme ihtimalimiz çok düştü. bu durumda ek kaynak oluşturabileceğimiz bir yer bulmalıyız.
dursun özbek yönetimi bunu gayrimenkul üzerinden oluşturacağını söylüyor, saygı duyarım. bana göre galatasaray'ın ivedik ile galatasaray gayrimenkul a.ş. kurulmalıdır. burası kulübün lokomotifi haline gelip spor branşlarına fon oluşturmalıdır. yani galatasaray'ın sponsoru galatasaray olmalıdır. ancak bu uzun süreli ve iyi planlanmış bir program ile yapılabilir. kısa vadede yapılabilirliği yok. bana göre uzun vadede kesinlikle yapılmalı.
daha kısa vadede ek kaynak oluşturabileceğimiz bir başka alan ise oyuncu satışıdır. bizim her sene 15 milyon € getirecek oyuncular kadroya katmamız lazım. bu sene marcao oldu, seneye nelsson olacak gibi, yunus var, kerem var... bunlara ek yapmamız şart çünkü tek bir oyuncunun satışına bağlarsak bütün geleceğimizi, hem satma zorunda olduğumuz içim oyuncunun değeri azalır (marcao'da bunu yaşadık.) hem satış olmama durumunda bütün şubelerde nakit sıkıntısı çekeriz.
yani bizim kadromuzdaki 3 oyuncuya her sene 15 milyon € civarında teklifler gelmesi gerekmekte ki transfer görüşmelerinde elimiz sağlamlaşsın. mesela marcao satışında kerem'e 13 milyon € teklif olsa sevilla'ya dönüp marcao'yu size neden 10 milyona verelim diyebilirdik.
bu nedenler ile galatasaray'ın yedek oturacak yaşlı oyunculara ihtiyacı yoktur. bize seferovic, pva, muslera gibi oyuncuları zorlayacak ve yakın gelecekte onları geçip 11'de kendine yer bulacak oyunculara ihtiyacımız var.
ben hiçbir koşulda mertens'in seferovic'i kesmeyi geçtim zorlayabileceğini dahi düşünmüyorum. ama mesela evander alınsaydı yerine oliveira'nın formayı kaptırmamak için çalışmasını izlerdik. yine seferovic'in arkasında, tamamen örnek olarak söylüyorum, sturm graz maçında izlediğimiz rasmus höjlund olsa bakın forma rekabeti ikisini nasıl geliştiriyor.
sonuç olarak bizi batıran bir numaralı neden olan yabancı star transferi aynı zamanda kısa vadede ek kaynak oluşturabileceğimiz tek seçenek olan oyuncu satışının önüne geçtiği için hiçbir şekilde savunulabilecek bir durumda değildir.
buna ek olarak kaleci, stoper ve regista rolleri için sonraki satışı düşünülmeyecek 28 yaş üzeri oyuncular, takımın geri kalanı yukarı bahsettiğim sonraki satışı açık oyuncular olduğu takdirde kadroya akıl ve kalite katar. yani yaşlı oyuncu az ve öz olmalıdır.