314
olaylara bakış açısının derin olduğunu düşünüyorum. herkesi üslubu farklı olabilir. anlatış tarzı, söylemleri agresif değil bana göre. edebiyat alanında da, sporda da kısaca hayatın her alanında söylemleri diğer kişilere oranla daha keskin ve dikenli olan kişiler var. bir kişinin bu tarz bir söylem stiline sahip olması onu ruh hastası yapmaz bana göre. zira bu adam serdar saatçi'yi 10 dakikalık performansa göre kadro dışı bırakan ısmael'i de diline doluyor. başakşehir'de futbol hayatım bitecek diyen kerem aktürkoğlu'nun bu konusu araştırılsın da diyebiliyor. demek ki böyle bir çok çocuğumuz baskı altında biz göremeden futbol sektöründen silinip gidiyor da diyen bu adam. kimsenin avukatı değllim. ama bizim ülkemizde farklı söyleyene ve olayı farklı görene deli yaftası yapıştırma işi artık bayatlamalı. aynı şeyleri her gün tekrar eden adamlar var televizyonda. etliye sütlüye karışmayan, ruh hastası olmayan adamlar... güvenç kurtar, alp pehlivan, mehmet emin uluç, ogün temizkanoğlu... aklıma ilk gelenler ve şimdilerde televizyonda diğerlerine göre daha fazla gözüken isimler bunlar. bu isimlerin ortak özelliği çok konuşup hiçbir şey söylememeleri. konuşmalarına bakın içlerinde ne bir analiz vardır ne bir sorumluluk. senin benim gördüğümü bize tekrar anlatan adamlar. bir de dert sahibi, sorumluluk sahibi olan spor yorumcuları var. alt yapının üst yapıya etkisinden, öz sermayeden, çarçur edilen paradan, siyasetin spor üzerindeki karanlık izdüşümünden bahseden adamlar. ülke kanallarından afaroz edilen uğur meleke, kendisine youtube da ancak yer bulan mehmet demirkol, köyün delisi (kendisi kendisine deli diyor benim fikrim değil) bilgin gökberk gibi. biz sanki bu adamların (emre özcan, ılgaz çınar, cem dizdar, ali ece, önder özen, mehmet demirkol, uğur meleke) ne dediğine bakarsak, onların söylediklerine kafa yorarsak yol alabiliriz gibi. amacım benden önceki yorum girdilerine taş atmak değil. sadece fikrimi beyan etmek istedim.