2799
kimsenin kendisine takıma gelirken gül bahçesi vaadetmediğini bilmesi gerek. bundan önce de yazmıştım bunu. 20-21 sezonunda 1 golle şampiyonluğu kaçırmış avrupa liginde çok zor grupta yenilgisiz lider olmuş bir takıma geldi. işin daha komik tarafı geldiği 20. haftada şu an 2. sırada olan fenerbahçe ile puan farkımız 5'di ve 12. sıradaydık yani en kötü ihtimalde olmamız gereken yerdeydik zaten daha altı olmazdı. şimdiki durumda fenerbahçe ile olan puan farkımız 19 ve 13. sıradayız.
terim dönemindeki onca talihsizliğe rağmen elimize o kadar çok fırsat geçti ki ilk üçte bitirebilirdik ligi. torrent geldikten sonra terim döneminde yaşadığımız mücadele zorluğunun onda birini yaşamadı bu takımda. federasyon ve saha içi yanlı yönetim baskısı üzerimizdeydi her daim. 8 maç hoca takımın başında olamadı, 8 maç as stoperimizden yoksunduk. üstüne üstlük daha sezonun ilk maçında tüm planları alt üst eden marcao-kerem olayı yaşandı.
bütün bunlara karşın torrent döneminde, öncesinde lehimize verilmeyen penaltılar birer birer verildi, federasyon ve yanlı saha içi yönetim baskısı üzerimizden kalktı. takımın başında iki milli takım arası geçirmiş, avrupada terim'in beşte biri kadar maç yapmış, bir de ara transfer dönemi geçirmiş hoca olarak gelecek sezon için bir ışık yakamamış olmak bir büyük beceriksizliktir.
terim döneminde en zorlu deplasmanlarda bile kalesinde gol görmeyen galatasaray, dome döneminde kalesinde maç başına neredeyse 2 gol gördü. kolayca pozisyona girip sonuçlandıramayan takım, pozisyon yaratamamaya başladı bu da yetmezmiş gibi çok iyi bildiği savunma yapmayı bile unuttu. işine yeni başlayan insana gösterilen nezaket gereği biz bunlara gözümüzü kapattık bir süre ama kendisi demeçlerle kaşımaya, taraftarı öfkelendirmeye devam etti. galatasaray'ın başına nuri şahin'i istediğimizde burası staj yeri değil, ne başarmış ki galatasaray'a gelsin diye hiddetlenenler kendisi gibi stajını ancak 60 yaşında tamamlayabilmiş birini galatasaray hocası olarak görmeye nasıl tahammül edebiliyorlar bu da sözlük adına şaşkınlıkla takip ettiğim bir husus.
terim dönemindeki onca talihsizliğe rağmen elimize o kadar çok fırsat geçti ki ilk üçte bitirebilirdik ligi. torrent geldikten sonra terim döneminde yaşadığımız mücadele zorluğunun onda birini yaşamadı bu takımda. federasyon ve saha içi yanlı yönetim baskısı üzerimizdeydi her daim. 8 maç hoca takımın başında olamadı, 8 maç as stoperimizden yoksunduk. üstüne üstlük daha sezonun ilk maçında tüm planları alt üst eden marcao-kerem olayı yaşandı.
bütün bunlara karşın torrent döneminde, öncesinde lehimize verilmeyen penaltılar birer birer verildi, federasyon ve yanlı saha içi yönetim baskısı üzerimizden kalktı. takımın başında iki milli takım arası geçirmiş, avrupada terim'in beşte biri kadar maç yapmış, bir de ara transfer dönemi geçirmiş hoca olarak gelecek sezon için bir ışık yakamamış olmak bir büyük beceriksizliktir.
terim döneminde en zorlu deplasmanlarda bile kalesinde gol görmeyen galatasaray, dome döneminde kalesinde maç başına neredeyse 2 gol gördü. kolayca pozisyona girip sonuçlandıramayan takım, pozisyon yaratamamaya başladı bu da yetmezmiş gibi çok iyi bildiği savunma yapmayı bile unuttu. işine yeni başlayan insana gösterilen nezaket gereği biz bunlara gözümüzü kapattık bir süre ama kendisi demeçlerle kaşımaya, taraftarı öfkelendirmeye devam etti. galatasaray'ın başına nuri şahin'i istediğimizde burası staj yeri değil, ne başarmış ki galatasaray'a gelsin diye hiddetlenenler kendisi gibi stajını ancak 60 yaşında tamamlayabilmiş birini galatasaray hocası olarak görmeye nasıl tahammül edebiliyorlar bu da sözlük adına şaşkınlıkla takip ettiğim bir husus.
