cenk ergün

genelde bu sportif direktörlük müessesesinin sağlıklı işlediği yapı kulüp sahipliği modelidir. kulüp sahipleri genelde prestij ya da kara para aklama için kulüpleri satın alır kendileri çok fazla anlamadığından yıllardan beri bu işi bilen mümkünse futbolun içinden gelen, uluslar arası bağlantıları sağlam, ilişki ağı geniş kişileri sportif direktör olarak görevlendir. bu kişide t.direktör seçiminden, transfere, yapının işleyişiyle yakından alakadar olur. işler kötü gittiğinde genelde direktör hocayı kovar yeni hoca getirir çünkü kulüp sahibine '' yönetim istifa'' denemez. bizde ise işler kötü gittiğinde hemen yönetim bu işi beceremedi istifa etsin kulübün önünü açsın vs söylemler türer. başarısızlığın faturası yönetimlere kesilmeye alışkın bi' yapı olduğundan yönetim seçimle giderse ya da ibrasızlık, istifa gibi şeyler oluşursa yeni seçilecek yönetim tamamen kafasına göre bi' yapı kurabilir. sportif direktörlüğü kaldırabilir, futbol şubesi üzerinden gidebilir ya da fatih hoca gelebilir ya da ona benzer bi' hoca ile anlaşabilir vs.. işte bütün bunlar bizde kurumsal bi' yapı oluşmasını engelleyen durumalar. böylece avrupa önemli kulüplerin oluşturduğu kurumsal futbol aklı, yıllardan beri oturmuş ve başarıyı sağlayan yapı maalesef bizde oturamıyor.

cenk ergün bence bu işi yürütebilecek kapasitede ancak belirli bi' süre sonra sil baştan olacağı için bence pek de önemli değil. kesik kesik sağlanan başarılar dönem dönem yakalanan yükselişler en azından beni pek tatmin etmiyor.