8544
kafası çok karışık olan ve gerçeklerden çok uzaklaşmış taraftardır.
yeni türkiye'de; başakşehir, rizespor, konyaspor, trabzonspor gibi takımların lobileri bizim kat be kat üzerimizde. beşiktaş ve fenerbahçe'yi saymıyorum bile. peki bu bize neyi gösteriyor? sistemle uyumlu davranmayıp kendi başımıza yol almaya çalıştığımızı. bu bir seçimdir. başarı istersen sistemle uyumlu olursun. bu kadar basit. bu kuraldır.
şimdi hem sisteme uymayayım hem de başarılı olayım dersen türkiye için bir yerde bu mantıksızlıktır. buna izin vermezler.
sisteme uymayayım başarısızlıkta farketmez diyorsan o zaman başkanlarını niye yolluyorsun? bu da akıl tutulmasıdır, ne istediğini bilmemektir.
özetlersem; galatasaray taraftarı iktidarla(futbolu yöneten klikle) iyi geçinmeden başarılı olmak istiyor. bunun içinde sistemin içinde olan iş adamlarını başkan seçip onların sisteme karşı davranmasını ve başarılı olmasını istiyor. akıl var, mantık var bu nasıl mümkün olabilir? ünal aysal bunu denemeye kalktı, yapmasını isteyen taraftarda kendisini alaşağı etti. galatasaray taraftarına kim niye güvensin de sisteme karşı çıksın?
galatasaray taraftarının çoğunluğu kendi kulübünü tanımıyor, kendi ülkesini tanımıyor. galatasaray'ın az sayıda ve bilindik başkan adayı havuzu vardır. bunlar genellikle daha evvel yöneticilik yapmış tecrübeli isimlerle(adnan polat, burak elmas, özhan canaydın, mehmet cansun), galatasaray lisesi mezunu iş adamlarından(dursun özbek, ünal aysal) oluşur.
galatasaray taraftarı daha evvel yöneticilik yaparak tecrübe kazanmış her başkanı alaşağı etti. oysa bu isimler başkanlık için yetiştirilmişlerdi. bir daha bu tecrübeyi bulmayacağımızın farkında bile değil taraftar. o yetişmiş tecrübe gücünü elimizin tersiyle ittik.
geriye iş adamları kaldı. onlarıda başarısız diye yolladık. yollamakla kalmadık adamların iş hayatını da zehir ettik. bundan sonra niye iş adamları galatasaray'a başkan olmak istesin? kendi reklamını yapmak için diyen arkadaşlarımız çıkacaktır. şunu sormak lazım reklamını yapmak isteyen iş adamları kulübe üye değil zaten, bizim üye havuzumuz kısıtlı, diğer kulüpler gibi değil. az sayıda iş adamı var bu işe talip. derin galatasaray denen inan kıraç bile talip değil , düşünün yani. aslında olması gereken inan kıraç'ın başkan olmasıydı ama şimdi düşününce inan kıraç'a fazlasıyla hak veriyorum. bu taraftar için başkan olunmaz.
taraftarımızın başkanları ezmemesi, başkanlık makamını küçültmemesi gerekir. başkanlık makamı küçülünce galatasaray büyümüyor, tam tersine galatasaray küçülüyor.
yeni türkiye'de; başakşehir, rizespor, konyaspor, trabzonspor gibi takımların lobileri bizim kat be kat üzerimizde. beşiktaş ve fenerbahçe'yi saymıyorum bile. peki bu bize neyi gösteriyor? sistemle uyumlu davranmayıp kendi başımıza yol almaya çalıştığımızı. bu bir seçimdir. başarı istersen sistemle uyumlu olursun. bu kadar basit. bu kuraldır.
şimdi hem sisteme uymayayım hem de başarılı olayım dersen türkiye için bir yerde bu mantıksızlıktır. buna izin vermezler.
sisteme uymayayım başarısızlıkta farketmez diyorsan o zaman başkanlarını niye yolluyorsun? bu da akıl tutulmasıdır, ne istediğini bilmemektir.
özetlersem; galatasaray taraftarı iktidarla(futbolu yöneten klikle) iyi geçinmeden başarılı olmak istiyor. bunun içinde sistemin içinde olan iş adamlarını başkan seçip onların sisteme karşı davranmasını ve başarılı olmasını istiyor. akıl var, mantık var bu nasıl mümkün olabilir? ünal aysal bunu denemeye kalktı, yapmasını isteyen taraftarda kendisini alaşağı etti. galatasaray taraftarına kim niye güvensin de sisteme karşı çıksın?
galatasaray taraftarının çoğunluğu kendi kulübünü tanımıyor, kendi ülkesini tanımıyor. galatasaray'ın az sayıda ve bilindik başkan adayı havuzu vardır. bunlar genellikle daha evvel yöneticilik yapmış tecrübeli isimlerle(adnan polat, burak elmas, özhan canaydın, mehmet cansun), galatasaray lisesi mezunu iş adamlarından(dursun özbek, ünal aysal) oluşur.
galatasaray taraftarı daha evvel yöneticilik yaparak tecrübe kazanmış her başkanı alaşağı etti. oysa bu isimler başkanlık için yetiştirilmişlerdi. bir daha bu tecrübeyi bulmayacağımızın farkında bile değil taraftar. o yetişmiş tecrübe gücünü elimizin tersiyle ittik.
geriye iş adamları kaldı. onlarıda başarısız diye yolladık. yollamakla kalmadık adamların iş hayatını da zehir ettik. bundan sonra niye iş adamları galatasaray'a başkan olmak istesin? kendi reklamını yapmak için diyen arkadaşlarımız çıkacaktır. şunu sormak lazım reklamını yapmak isteyen iş adamları kulübe üye değil zaten, bizim üye havuzumuz kısıtlı, diğer kulüpler gibi değil. az sayıda iş adamı var bu işe talip. derin galatasaray denen inan kıraç bile talip değil , düşünün yani. aslında olması gereken inan kıraç'ın başkan olmasıydı ama şimdi düşününce inan kıraç'a fazlasıyla hak veriyorum. bu taraftar için başkan olunmaz.
taraftarımızın başkanları ezmemesi, başkanlık makamını küçültmemesi gerekir. başkanlık makamı küçülünce galatasaray büyümüyor, tam tersine galatasaray küçülüyor.