2770
27 şubat 2022 galatasaray çaykur rizespor maçında çok faul yaptık ama bunun altında çok fazla şey aramaya gerek olduğunu düşünmüyorum. bir kere oyuncunun bize bizim oyuncuya bilenmemiz eşyanın tabiatına aykırı bir şey değil. bunu sona bırakacağım. ancak bu faullerin oyunla direkt alakası var.
rize'nin oyununu gördünüz mü? adamlarda topu ayağına alabilecek 2,5 oyuncu var. en temelde de bu oyuncu gedson. işini çok düzgün bir şekilde yapan bir box to box olduğu için takımının kendi savunmasına da hücumuna da yakın bölgelerde en çok topla buluşmaya teşne oyuncu. tam manasıyla oyunlarının merkezi ve başka bir şeyleri yok. gedson da rize'ye kıyasla çok üst düzey. haliyle savunma kaynakların gedson üzerine aktarıyorsun. oyunun yapısı gereği ağırlıklı geçişte hatta kontra atakta bu müdahaleler geldiğinden çok keskin bir şekilde bu kaynakları kullanıyorsun ve faul oluyor. yahu gedson'un 8. dakikada attığı muazzam firikik olmasa ilk yarı hücumları yok adamların. haliyle gedson'u durdurunca adamların yapacağı bir şey de kalmıyor. yani hedefin gedson olarak belirlenmesinden daha makul bir şey olamaz. 2. yarı da takım riski artırınca (çünkü sağ olsun omar saçma sapan bir gol yedirdi ve çıkmaza düştü takım) bir iki pozisyon buldular.
fauller sert de olabilir ama sakatlamaya yönelik hamleler değildi. bunda bir anlaşalım. gereksiz arkadan basmalar, alttan süpürmeler, zorbalıklar vs olmadı. bu durum normalde istenen bir şey mi? hayır! ancak kendi içinde tutarlı bir şey gördük. galatasaray gergin bir takım ve karşısında merkeze konmuş tek planı o olan bir oyuncu olunca yüksek faul çok şaşırtıcı değil.
bilenme işine gelirsek. açıkçası gedson'un takımından çok fazla oyuncu kalmadı. o takım değişti. haliyle ne kadar bilenme var bilmiyorum. yani berkan, çika, pva neyine bilensin oyuncunun. ancak gedson'u çok sevdik, çok istedik, çok rahattık ve çok güzel hayaller kurduk. kafamızdakilerin bire bir tersi oldu. bu hayal kırıklığının bir karşılığı olur. aynısı gedson için de geçerli. biri sormuş "neden oyuncu bize bu kadar bilendi?" diye. adam yarım sezon bize gelmek için oynamadı. sözler aldı ve bu sebepten alt yapısından çıktığı kulüple kavga etti. hani sen sözünü tutmayan bir camia olmaktan rahatsızsın ya. işte o sözü tutulmayan kişi gedson. eğer bizim sözümüze güvenmese yazın teklifler de almıştı. fransa da rahat rahat oynayabilirdi. haliyle bu konuda gayet sinirli olmaktan doğal bir şey yok. çoktan parası ödenip bu takıma gelmesi gerekirken -6 ay bunu ayarlayacak zaman da var- olması gerekenlerin hiç biri olmadı. günün sonunda gelen ilk teklif de beşiktaş'ın olunca berbat bir halde içine düştüğü durumdan çıkabildi. düşünsenize kulübünüzle kavga etmişsiniz, teklifleri reddetmişsiniz, maç yapmamışsınız ve bunların sebebi olarak onayını aldığınız takım "seni almıyoruz." diyor. kendini kazıklanmış gibi hissetmezsen bu normal değil.
rize'nin oyununu gördünüz mü? adamlarda topu ayağına alabilecek 2,5 oyuncu var. en temelde de bu oyuncu gedson. işini çok düzgün bir şekilde yapan bir box to box olduğu için takımının kendi savunmasına da hücumuna da yakın bölgelerde en çok topla buluşmaya teşne oyuncu. tam manasıyla oyunlarının merkezi ve başka bir şeyleri yok. gedson da rize'ye kıyasla çok üst düzey. haliyle savunma kaynakların gedson üzerine aktarıyorsun. oyunun yapısı gereği ağırlıklı geçişte hatta kontra atakta bu müdahaleler geldiğinden çok keskin bir şekilde bu kaynakları kullanıyorsun ve faul oluyor. yahu gedson'un 8. dakikada attığı muazzam firikik olmasa ilk yarı hücumları yok adamların. haliyle gedson'u durdurunca adamların yapacağı bir şey de kalmıyor. yani hedefin gedson olarak belirlenmesinden daha makul bir şey olamaz. 2. yarı da takım riski artırınca (çünkü sağ olsun omar saçma sapan bir gol yedirdi ve çıkmaza düştü takım) bir iki pozisyon buldular.
fauller sert de olabilir ama sakatlamaya yönelik hamleler değildi. bunda bir anlaşalım. gereksiz arkadan basmalar, alttan süpürmeler, zorbalıklar vs olmadı. bu durum normalde istenen bir şey mi? hayır! ancak kendi içinde tutarlı bir şey gördük. galatasaray gergin bir takım ve karşısında merkeze konmuş tek planı o olan bir oyuncu olunca yüksek faul çok şaşırtıcı değil.
bilenme işine gelirsek. açıkçası gedson'un takımından çok fazla oyuncu kalmadı. o takım değişti. haliyle ne kadar bilenme var bilmiyorum. yani berkan, çika, pva neyine bilensin oyuncunun. ancak gedson'u çok sevdik, çok istedik, çok rahattık ve çok güzel hayaller kurduk. kafamızdakilerin bire bir tersi oldu. bu hayal kırıklığının bir karşılığı olur. aynısı gedson için de geçerli. biri sormuş "neden oyuncu bize bu kadar bilendi?" diye. adam yarım sezon bize gelmek için oynamadı. sözler aldı ve bu sebepten alt yapısından çıktığı kulüple kavga etti. hani sen sözünü tutmayan bir camia olmaktan rahatsızsın ya. işte o sözü tutulmayan kişi gedson. eğer bizim sözümüze güvenmese yazın teklifler de almıştı. fransa da rahat rahat oynayabilirdi. haliyle bu konuda gayet sinirli olmaktan doğal bir şey yok. çoktan parası ödenip bu takıma gelmesi gerekirken -6 ay bunu ayarlayacak zaman da var- olması gerekenlerin hiç biri olmadı. günün sonunda gelen ilk teklif de beşiktaş'ın olunca berbat bir halde içine düştüğü durumdan çıkabildi. düşünsenize kulübünüzle kavga etmişsiniz, teklifleri reddetmişsiniz, maç yapmamışsınız ve bunların sebebi olarak onayını aldığınız takım "seni almıyoruz." diyor. kendini kazıklanmış gibi hissetmezsen bu normal değil.
