32
(bkz: #3342203)
ülkede kadın cinayetleri işleniyor, her türlü ahlaksizlik var ve siz bunları mültecilerden biliyorsunuz deyip insanları ırkçılıkla suçlayan yazar. ülkede bunlar zaten fazlasıyla var, bir de işsiz güçsüz gezen, çoğunda ülke insanimizdaki eksik ahlağın kırıntısı bile olmayan, savaştan kaçıp başka bir ülkeye geldiğinde o ülkeye minnettar olması gerekirken bir de ülkeyi beğenmeyen, üzerine ülkenin ekonomisi zaten uzatmaları oynarken tabuta son çiviyi çakan, toplasip sokaklarda ülke insanlarinin içinden geçen, gençleri bıçaklayan, sokak ortasında vatandaş bogazlayan, arandığında bulunamayan, bir kısmının canlı bomba mi yoksa başka ülke ajani mi olduğu bile bilinmeyen mültecileri biz niye istiyoruz ülkemizde kardeşim? benim kendi ülkemde sahip olmadığım imkanlara sahip bu insanlar. gıda yardımı alıyorlar, karşılıksız burs alıyorlar, giyecek yardımı alıyorlar, çanta kitap defter yardımı alıyorlar, bir sürü ab projesinden envai çeşit maddi yardım alıyorlar, devletten maaş alıyorlar, vergi levhası olmadan işyeri açıp (siyasi korkulardan kimse karisamiyor) vergi yükünün altından ezilen esnafla haksız rekabet edebiliyorlar? bu söylediklerimin hangisini avrupa'ya çalışmaya giden türklere tanıyor o hükümetler?
üzerine bunlar apar topar vatandaş yapılıp kendilerini bu ülkeye alan, ama kendi ülkesinin vatandaşlarını çöpten ekmek toplamaya, ekmek için yağ için kuyruklara girmeye, aç kalmaya muhtaç eden adama oy veriyorlar. ülke dinamiklerini bilmiyorlar, onlar için kendilerini alan adam peygamber(!) gerisi firavun. benim ülkemde benim kim tarafımdan yonetilecegime, hangi sıkıntıya mahkum edileceğime, ne kadar aç kalacağıma, colugumun çocuğumun rizkinin ne olacağına bu insanlar karar veriyorlar. sonra ben bu insanları ülkemde istemeyince ırkçı oluyorum öyle mi? hadi oradan! insanları ırkçılıkla suçlayacak cüreti kendinizde bulmadan önce gözlerinizi açıp etrafinizda olanları görmeye çalışın. hatay'ın yayladag ilçesinde bu insanların yoğun yaşadıkları bir mahallenin muhtariyla konuştuğumda, bana muhtarlık secimlerinde kendi mahallesinde yerel halktan çok bu insanların oyunun olduğunu, o yüzden onlar ne isterse yapmak zorunda olduğunu söylemişti. bu daha küçücük bir ilçenin küçük bir mahallesinde gerçekleşen durum. ülkede neler oluyor siz düşünün. bazı ilçelerde belediye başkanını kendileri seçecek çoğunluğa sahip olacaklar neredeyse antakya'da nereye adımını atarsan at suriyeli var, bazı caddeler halep caddesi gibi, türkler neredeyse dükkan da açmıyor alışveriş de yapmıyor, canlarını sıkan esnaf olduğunda tartaklamaya kadar götürüyorlar isi bu tarz yerlerde. kendileri hariç diğer esnafları yavaş yavaş yutuyorlar. ülke insanının daha sayamayacagim bin türlü sıkıntısı var bu insanlarla ilgili, ama dönüp bu insanları istemiyoruz dediğimizde ırkçı oluyormusuz! yok ya!
suriye'de savaş bitti, ekonomileri nerdeyse bizimle aynı durumda, genel af çıkarıldı, donsunler madem ülkelerine, gereken sürede gerektiginden daha iyi şekilde misafir ettik, yetmez mi? ama dönen yok, neden? bir düşünün bakalım!
kurumumun olduğu işyeri kiralık, sahibi fransa'da yaşayan bir gurbetçi ablamiz, yazları geldiğinde oturup uzun uzun sohbet ederiz. diyor ki: "biz fransa'ya gittikten sonra oranın kültürüne ve şartlarına kendimizi alistirdik. o insanlar gibi medeni yaşamaya çalıştık. kimseye karışmadik, işimize baktık ve zengin olduk. şu anda da hem orada hem burada inanılmaz müreffeh bir hayat yasiyoruz. ama türkiye'den gelen birçok insan fransızları düşmanı gibi görüyor, kendi kulturunu oraya taşımaya çalışıyor, her an ve her ortamda farklılığını ortaya koyuyor, hayatlarında bakımlı kadını çok az görmüş genç erkekler fransız kadınlarına sarkıntılık ediyor, haliyle de hep dislaniyorlar, sonra da bize ırkçılık yapılıyor, vataninizin değerini bilin diyorlar." bakın anlamak isteyene çok şey anlatılıyor burada ama tabi bu gerçeklerin hepsine gözünü kulağını kapatıp ülkesinde artık mülteci istemeyen insanları ırkçılıkla suçlamak çok daha kolay.
antakyanin büyük kısmı arapça bilir, suriyelilerin türkçe öğrenmesine bile gerek olmayan yerlerden biridir. buradaki insanlar çok sıcak kanlidir. bir kısmı din kardeşliğinden dolayi bir kısmı insana değer verdikleri için başlarda kucak açtılar suriyelilere, ama suriyelilerin ekseriyetini tanıdıkça buradaki insanlar da bıktı, çoğunluk suriyelilerin ülkelerine donmelerinden yana, bu mantıkla antakyalı insanlarin çoğunluğu ırkçı. mantığa gel!
çağın ve ülkenin gerçeklerine, demografik yapısına, kültürüne, ekonomik darbogazlarina kulağını gözünü sımsıkı yumup sonra da ülkesinde mülteci istemeyen insanlara ırkçı damgasini yapıştıran arkadaşa önerim alıp evinde üç beş suriyeliyi beslemesi, bakalım ne kadar dayanabilecek.
ne hikmetse ırkçılıkla alakası olmayan, insan ilişkilerinden bize göre çok daha medeni, iyi kötü bir demokrasisi olan avrupa ülkeleri almadı bu suriyelileri. aldıkları da en kalifiye olanları. kalanları besleyelim diye bize para veriyorlar, biz de bu insanları kamplarda tutup kültür ve dil egitimi vermek yerine sokaklara saldık, bir virüs gibi yayilmalarina ve cogalmalarina izin verdik, vücut kendi kendine bagisiklik kazanırsa kazansın yoksa ben ne yapayım dedik, bir ara da bu çok sevdiğimiz mültecilerle avrupa'yı tehdit ediyorduk "bakın kapıları açıp bunları üstünüze salariz ha" diye. yani kendi yoneticilerimizin bile baştan ayağa sıkıntı olduğunu bildiği bu insanlari biz ülkemizde istemeyince ne hikmetse ırkçı oluyoruz.
gidin yazın mersin'de, hatay'ın arsuz ilçesinde, çevlik ilçesinde, antalya'da, alanya'da denize girin bakalım. eşiniz ya da sevgiliniz ya da siz mayo - bikini kullanıyorsanız kumda haşemayla oturup eşinizi, sevgilinizi ya da sizi aç aç izleyen, pis pis sırıtan, yanınızda erkek yoksa suda dibinize gelip size iş atan (bazen erkek varken de yapıyorlar) en az 3 kişiden mürettep suriyeli genç topluluğuna ırkçı olmamak için ses cikartmazsiniz artık. bol bol laf atıp belki gelip fiziksel temasa bile girerler. ne de olsa bir şey derseniz ırkcisiniz.
saçma sapan argümanlarla insanlara yafta yapistirmayi bırakın. gün gelir devran döner alniniza yapışan yaftanin altından kalkamazsiniz. benden söylemesi.
ayrıca sözlük ahalisine tavsiyem, bir yazar saçma sapan bir argümanı, hele de bu ülkenin içinden geçen mültecileri istemeyen ülke insanini ırkçılıkla suçlamak gibi abesle iştigal bir şeyken, biraz düzgün bir yazinla dile getirince hemen peşinden gitmemeniz. epey komik oluyor uzaktan bakınca haberiniz olsun.
ülkede kadın cinayetleri işleniyor, her türlü ahlaksizlik var ve siz bunları mültecilerden biliyorsunuz deyip insanları ırkçılıkla suçlayan yazar. ülkede bunlar zaten fazlasıyla var, bir de işsiz güçsüz gezen, çoğunda ülke insanimizdaki eksik ahlağın kırıntısı bile olmayan, savaştan kaçıp başka bir ülkeye geldiğinde o ülkeye minnettar olması gerekirken bir de ülkeyi beğenmeyen, üzerine ülkenin ekonomisi zaten uzatmaları oynarken tabuta son çiviyi çakan, toplasip sokaklarda ülke insanlarinin içinden geçen, gençleri bıçaklayan, sokak ortasında vatandaş bogazlayan, arandığında bulunamayan, bir kısmının canlı bomba mi yoksa başka ülke ajani mi olduğu bile bilinmeyen mültecileri biz niye istiyoruz ülkemizde kardeşim? benim kendi ülkemde sahip olmadığım imkanlara sahip bu insanlar. gıda yardımı alıyorlar, karşılıksız burs alıyorlar, giyecek yardımı alıyorlar, çanta kitap defter yardımı alıyorlar, bir sürü ab projesinden envai çeşit maddi yardım alıyorlar, devletten maaş alıyorlar, vergi levhası olmadan işyeri açıp (siyasi korkulardan kimse karisamiyor) vergi yükünün altından ezilen esnafla haksız rekabet edebiliyorlar? bu söylediklerimin hangisini avrupa'ya çalışmaya giden türklere tanıyor o hükümetler?
üzerine bunlar apar topar vatandaş yapılıp kendilerini bu ülkeye alan, ama kendi ülkesinin vatandaşlarını çöpten ekmek toplamaya, ekmek için yağ için kuyruklara girmeye, aç kalmaya muhtaç eden adama oy veriyorlar. ülke dinamiklerini bilmiyorlar, onlar için kendilerini alan adam peygamber(!) gerisi firavun. benim ülkemde benim kim tarafımdan yonetilecegime, hangi sıkıntıya mahkum edileceğime, ne kadar aç kalacağıma, colugumun çocuğumun rizkinin ne olacağına bu insanlar karar veriyorlar. sonra ben bu insanları ülkemde istemeyince ırkçı oluyorum öyle mi? hadi oradan! insanları ırkçılıkla suçlayacak cüreti kendinizde bulmadan önce gözlerinizi açıp etrafinizda olanları görmeye çalışın. hatay'ın yayladag ilçesinde bu insanların yoğun yaşadıkları bir mahallenin muhtariyla konuştuğumda, bana muhtarlık secimlerinde kendi mahallesinde yerel halktan çok bu insanların oyunun olduğunu, o yüzden onlar ne isterse yapmak zorunda olduğunu söylemişti. bu daha küçücük bir ilçenin küçük bir mahallesinde gerçekleşen durum. ülkede neler oluyor siz düşünün. bazı ilçelerde belediye başkanını kendileri seçecek çoğunluğa sahip olacaklar neredeyse antakya'da nereye adımını atarsan at suriyeli var, bazı caddeler halep caddesi gibi, türkler neredeyse dükkan da açmıyor alışveriş de yapmıyor, canlarını sıkan esnaf olduğunda tartaklamaya kadar götürüyorlar isi bu tarz yerlerde. kendileri hariç diğer esnafları yavaş yavaş yutuyorlar. ülke insanının daha sayamayacagim bin türlü sıkıntısı var bu insanlarla ilgili, ama dönüp bu insanları istemiyoruz dediğimizde ırkçı oluyormusuz! yok ya!
suriye'de savaş bitti, ekonomileri nerdeyse bizimle aynı durumda, genel af çıkarıldı, donsunler madem ülkelerine, gereken sürede gerektiginden daha iyi şekilde misafir ettik, yetmez mi? ama dönen yok, neden? bir düşünün bakalım!
kurumumun olduğu işyeri kiralık, sahibi fransa'da yaşayan bir gurbetçi ablamiz, yazları geldiğinde oturup uzun uzun sohbet ederiz. diyor ki: "biz fransa'ya gittikten sonra oranın kültürüne ve şartlarına kendimizi alistirdik. o insanlar gibi medeni yaşamaya çalıştık. kimseye karışmadik, işimize baktık ve zengin olduk. şu anda da hem orada hem burada inanılmaz müreffeh bir hayat yasiyoruz. ama türkiye'den gelen birçok insan fransızları düşmanı gibi görüyor, kendi kulturunu oraya taşımaya çalışıyor, her an ve her ortamda farklılığını ortaya koyuyor, hayatlarında bakımlı kadını çok az görmüş genç erkekler fransız kadınlarına sarkıntılık ediyor, haliyle de hep dislaniyorlar, sonra da bize ırkçılık yapılıyor, vataninizin değerini bilin diyorlar." bakın anlamak isteyene çok şey anlatılıyor burada ama tabi bu gerçeklerin hepsine gözünü kulağını kapatıp ülkesinde artık mülteci istemeyen insanları ırkçılıkla suçlamak çok daha kolay.
antakyanin büyük kısmı arapça bilir, suriyelilerin türkçe öğrenmesine bile gerek olmayan yerlerden biridir. buradaki insanlar çok sıcak kanlidir. bir kısmı din kardeşliğinden dolayi bir kısmı insana değer verdikleri için başlarda kucak açtılar suriyelilere, ama suriyelilerin ekseriyetini tanıdıkça buradaki insanlar da bıktı, çoğunluk suriyelilerin ülkelerine donmelerinden yana, bu mantıkla antakyalı insanlarin çoğunluğu ırkçı. mantığa gel!
çağın ve ülkenin gerçeklerine, demografik yapısına, kültürüne, ekonomik darbogazlarina kulağını gözünü sımsıkı yumup sonra da ülkesinde mülteci istemeyen insanlara ırkçı damgasini yapıştıran arkadaşa önerim alıp evinde üç beş suriyeliyi beslemesi, bakalım ne kadar dayanabilecek.
ne hikmetse ırkçılıkla alakası olmayan, insan ilişkilerinden bize göre çok daha medeni, iyi kötü bir demokrasisi olan avrupa ülkeleri almadı bu suriyelileri. aldıkları da en kalifiye olanları. kalanları besleyelim diye bize para veriyorlar, biz de bu insanları kamplarda tutup kültür ve dil egitimi vermek yerine sokaklara saldık, bir virüs gibi yayilmalarina ve cogalmalarina izin verdik, vücut kendi kendine bagisiklik kazanırsa kazansın yoksa ben ne yapayım dedik, bir ara da bu çok sevdiğimiz mültecilerle avrupa'yı tehdit ediyorduk "bakın kapıları açıp bunları üstünüze salariz ha" diye. yani kendi yoneticilerimizin bile baştan ayağa sıkıntı olduğunu bildiği bu insanlari biz ülkemizde istemeyince ne hikmetse ırkçı oluyoruz.
gidin yazın mersin'de, hatay'ın arsuz ilçesinde, çevlik ilçesinde, antalya'da, alanya'da denize girin bakalım. eşiniz ya da sevgiliniz ya da siz mayo - bikini kullanıyorsanız kumda haşemayla oturup eşinizi, sevgilinizi ya da sizi aç aç izleyen, pis pis sırıtan, yanınızda erkek yoksa suda dibinize gelip size iş atan (bazen erkek varken de yapıyorlar) en az 3 kişiden mürettep suriyeli genç topluluğuna ırkçı olmamak için ses cikartmazsiniz artık. bol bol laf atıp belki gelip fiziksel temasa bile girerler. ne de olsa bir şey derseniz ırkcisiniz.
saçma sapan argümanlarla insanlara yafta yapistirmayi bırakın. gün gelir devran döner alniniza yapışan yaftanin altından kalkamazsiniz. benden söylemesi.
ayrıca sözlük ahalisine tavsiyem, bir yazar saçma sapan bir argümanı, hele de bu ülkenin içinden geçen mültecileri istemeyen ülke insanini ırkçılıkla suçlamak gibi abesle iştigal bir şeyken, biraz düzgün bir yazinla dile getirince hemen peşinden gitmemeniz. epey komik oluyor uzaktan bakınca haberiniz olsun.