8485
türkiye'deki kayıtlı nüfusun neredeyse dörtte birine denk gelmekte olan insan grubu. türkiye'de yaşayan nüfusun son yıllarda sosyo ekonomik ve kültürel anlamda yaşadığı travmatik denebilecek değişimden aynı oranda etkilenmiştir. sağlıklı düşünmesini, sağlıklı tepkiler verebilmesini, hele hele itidalli falan olabilmesini beklemek lüksten de öte haksızlıktır. şiddetli tahammülsüzlükler, anlık parlamalar, kesin önyargılar, sonsuz bir cepheleşme isteği, birilerinin hedef göstermesiyle linç etmeler, birilerinin gaza gelmesiyle göklere çıkarmalar falan normal şeyler artık.
bunlar da sadece bizim taraftarın değil, ülkede yaşayan herkesin gerçeği...
bundan 10 yıl önce, ya da 20 yıl önce sıradan taraftar ile genel kurul arasında bir konumda duran bir kitle vardı. internetin de yeni yeni kitlelere yayıldığı dönemlerde hem sıradan taraftarı hem de genel kurulu galatasaray'ın menfaatleri doğrultusunda inanılmaz katkılarla beslerdi. aradan geçen yıllar içinde galatasaray özelinde konuşursak bu kitleyi dramatik şekilde kaybettik.
bir şekilde fırsatını bulanlar genel kurul üyeliğine geçtiler. oranın iklimine ve matematiğine dahil olup oranın hesaplarında yer almaya başladılar. bir kısmı en genel tabirle sosyal medya fenomenliğini tercih etti. maddi olsun manevi olsun bunu kullanarak galatasaray menfaatlerini bir kenara bırakıp kendi menfaatlerini ön plana koymayı tercih ettiler. geri kalanlar da zaten hayat koşturmacası içinde kenarıya çekilmek zorunda kaldı.
günümüze baktığımız zaman artık kendini o şekilde konumlandırmak isteyen yeni bir nesilden bahsetmek imkansız. sıradan bir tarafta olmakla yetinmeyen güruh içerisinde, çağımızın etkiket hastalığının etkisiyle herkes zorlayabildiği yere kadar kulüp üyeliğini zorluyor ilk etapta. bu yolda bir şekilde veto yiyenler, ya da "doğuştan" pek şansı olmayanlarsa kendini sosyal medya fenomeni yapacak adımları atıyor sadece. zaten çeşitli manevralarla belli bir takipçi sayısına ulaşan herkes de artık işin ticaretine başlıyor. maddi olsun manevi olsun yerine göre okkalı yerine göre minik kazançlarla değirmenini döndürmeye çalışıyor. hele bir de ikili ilişkiler devreye girince olay ticaretin de ötesine geçiyor.
buna ek olarak sıradan taraftarlık da tarih boyunca olmadığı kadar zor durumda aslında. herkes "bir şekilde" sıradan taraftarlıktan zıplamaya çalışıyor. gazeteci, youtuber ya da sadece fenomen olarak üst paragrafta bahsi geçen pastadan pay kapabilme peşinde olan ciddi bir kitle var. bunlar da sayılarının çok, fırsatların(!) görece az olmasından ötürü daha da agresif davranabiliyor.
bütün bu aritmatiğe ek olarak toplumca yaşadığımız değişiklikler sonucu ortaya çıkan yeni yaşam şeklimiz ve yeni psikolojik vaziyetlerimizi de göz önünde bulundurunca hakikaten sağlıklı bir taraftarlık kurumundan bahsetmek absürd olur. günün sonunda geldiğimiz noktada adada ya da cemiyette birkaç yemek masasına, birkaç maçta localarda yapılacak lounge ağırlamalarla, operasyonel destek ya da reklamlarla galatasaray taraftarını her yola sokturtmak mümkündür. bunun karşısında duracak, durabilecek, fikriyat ve icraat olarak kaymak tabaka diyebileceğimiz bir aklıselim de yoktur.
varsa da bizzat bu ekip tarafından, birilerinin adamı olmakla ya da fonlanmakla suçlanıp çileden çıkartılırlar genelde...
bunlar da sadece bizim taraftarın değil, ülkede yaşayan herkesin gerçeği...
bundan 10 yıl önce, ya da 20 yıl önce sıradan taraftar ile genel kurul arasında bir konumda duran bir kitle vardı. internetin de yeni yeni kitlelere yayıldığı dönemlerde hem sıradan taraftarı hem de genel kurulu galatasaray'ın menfaatleri doğrultusunda inanılmaz katkılarla beslerdi. aradan geçen yıllar içinde galatasaray özelinde konuşursak bu kitleyi dramatik şekilde kaybettik.
bir şekilde fırsatını bulanlar genel kurul üyeliğine geçtiler. oranın iklimine ve matematiğine dahil olup oranın hesaplarında yer almaya başladılar. bir kısmı en genel tabirle sosyal medya fenomenliğini tercih etti. maddi olsun manevi olsun bunu kullanarak galatasaray menfaatlerini bir kenara bırakıp kendi menfaatlerini ön plana koymayı tercih ettiler. geri kalanlar da zaten hayat koşturmacası içinde kenarıya çekilmek zorunda kaldı.
günümüze baktığımız zaman artık kendini o şekilde konumlandırmak isteyen yeni bir nesilden bahsetmek imkansız. sıradan bir tarafta olmakla yetinmeyen güruh içerisinde, çağımızın etkiket hastalığının etkisiyle herkes zorlayabildiği yere kadar kulüp üyeliğini zorluyor ilk etapta. bu yolda bir şekilde veto yiyenler, ya da "doğuştan" pek şansı olmayanlarsa kendini sosyal medya fenomeni yapacak adımları atıyor sadece. zaten çeşitli manevralarla belli bir takipçi sayısına ulaşan herkes de artık işin ticaretine başlıyor. maddi olsun manevi olsun yerine göre okkalı yerine göre minik kazançlarla değirmenini döndürmeye çalışıyor. hele bir de ikili ilişkiler devreye girince olay ticaretin de ötesine geçiyor.
buna ek olarak sıradan taraftarlık da tarih boyunca olmadığı kadar zor durumda aslında. herkes "bir şekilde" sıradan taraftarlıktan zıplamaya çalışıyor. gazeteci, youtuber ya da sadece fenomen olarak üst paragrafta bahsi geçen pastadan pay kapabilme peşinde olan ciddi bir kitle var. bunlar da sayılarının çok, fırsatların(!) görece az olmasından ötürü daha da agresif davranabiliyor.
bütün bu aritmatiğe ek olarak toplumca yaşadığımız değişiklikler sonucu ortaya çıkan yeni yaşam şeklimiz ve yeni psikolojik vaziyetlerimizi de göz önünde bulundurunca hakikaten sağlıklı bir taraftarlık kurumundan bahsetmek absürd olur. günün sonunda geldiğimiz noktada adada ya da cemiyette birkaç yemek masasına, birkaç maçta localarda yapılacak lounge ağırlamalarla, operasyonel destek ya da reklamlarla galatasaray taraftarını her yola sokturtmak mümkündür. bunun karşısında duracak, durabilecek, fikriyat ve icraat olarak kaymak tabaka diyebileceğimiz bir aklıselim de yoktur.
varsa da bizzat bu ekip tarafından, birilerinin adamı olmakla ya da fonlanmakla suçlanıp çileden çıkartılırlar genelde...