30
bir restoranınız var ve oraya restoran müdürü arıyorsunuz. ilan veriyorsunuz, birileri özgeçmiş falan bırakıyor işte...
iş görüşmesine gidip gelenler bilmem ne...
sektörden bi arkadışınız size diyor ki ''baba, biri var. doğru düzgün müdürlük tecrübesi yok ama çok uzun yıllar komilik yaptı. son bir kaç zamandır da garson. yaşı da bayağı var ama zekası çok parlak. hemen öğrenir...''
''tamam diyorsun'' görüşelim.
hali hazırda müdürünüz varken yeni müdür adayınıza ''hocam sen bir süre restoranı gözlemle, biz sana en yakın zamanda görev vereceğiz'' diyorsun...
sonra gün geliyor, siz daha o restoranı almadan bile orada çalışan müdürünüze ''hocam olmuyor size bir kaptan getirelim'' diyorsunuz.'' oysa restoranınıza sürekli saçma sapan vergi cezaları gelmekte, kimseye yapılmayan sigara kontrolleri size yapılmakta, elektriğiniz suyunuz durup dururken kesilmektedir. müdür de size '' önce elektriği suyu açtırın sonra da bana işimi öğretin'' diyince müdürü gönderiyorsunuz. ve haftalardır restoranı gözlemleyen müdür adayınız işe başlıyor... ve daha ilk günden itibaren müşteriler azalırken, şikayetler iyice artıyor. çünkü yeni müdürün garsonluk yaptığı yer bir steakhouse iken, siz ona akdeniz mutfağını emanet etmişsiniz. üstelik eve gittiğinizde ''işler nasıl'' diye soran aile bireylerinize ''iyi yoldayız'' diyorsunuz...
60 yaşındaki ve hiçe yakın özgeçmişi ile domenec torrent'in galatasaray'da başarılı olma ihtimali ile fm dışında hiç teknik direktörlük yapmayan benim başarılı olmamın ihtimali; öğrenci mekanında söylenen double ve single viskiler arasındaki cl farkı kadardır. yarım cl falan yani...
hatanın neresinden dönersen kar. restoran komiye emanet edilmez. üstelik dışardan gelene hiç edilmez. birine edeceksen donanım olarak çok iyi olmasa da backrounddaki en kör noktada bile ne olduğunu bilen bir çalışanınla çalışırsın.
ulan nereden nerelere geldik be...
(bkz: ışıtan gün istifa)
(bkz: burak elmas istifa)
iş görüşmesine gidip gelenler bilmem ne...
sektörden bi arkadışınız size diyor ki ''baba, biri var. doğru düzgün müdürlük tecrübesi yok ama çok uzun yıllar komilik yaptı. son bir kaç zamandır da garson. yaşı da bayağı var ama zekası çok parlak. hemen öğrenir...''
''tamam diyorsun'' görüşelim.
hali hazırda müdürünüz varken yeni müdür adayınıza ''hocam sen bir süre restoranı gözlemle, biz sana en yakın zamanda görev vereceğiz'' diyorsun...
sonra gün geliyor, siz daha o restoranı almadan bile orada çalışan müdürünüze ''hocam olmuyor size bir kaptan getirelim'' diyorsunuz.'' oysa restoranınıza sürekli saçma sapan vergi cezaları gelmekte, kimseye yapılmayan sigara kontrolleri size yapılmakta, elektriğiniz suyunuz durup dururken kesilmektedir. müdür de size '' önce elektriği suyu açtırın sonra da bana işimi öğretin'' diyince müdürü gönderiyorsunuz. ve haftalardır restoranı gözlemleyen müdür adayınız işe başlıyor... ve daha ilk günden itibaren müşteriler azalırken, şikayetler iyice artıyor. çünkü yeni müdürün garsonluk yaptığı yer bir steakhouse iken, siz ona akdeniz mutfağını emanet etmişsiniz. üstelik eve gittiğinizde ''işler nasıl'' diye soran aile bireylerinize ''iyi yoldayız'' diyorsunuz...
60 yaşındaki ve hiçe yakın özgeçmişi ile domenec torrent'in galatasaray'da başarılı olma ihtimali ile fm dışında hiç teknik direktörlük yapmayan benim başarılı olmamın ihtimali; öğrenci mekanında söylenen double ve single viskiler arasındaki cl farkı kadardır. yarım cl falan yani...
hatanın neresinden dönersen kar. restoran komiye emanet edilmez. üstelik dışardan gelene hiç edilmez. birine edeceksen donanım olarak çok iyi olmasa da backrounddaki en kör noktada bile ne olduğunu bilen bir çalışanınla çalışırsın.
ulan nereden nerelere geldik be...
(bkz: ışıtan gün istifa)
(bkz: burak elmas istifa)