2305
galatasaray taraftarının samimiyetsizliğini ve ikiyüzlülüğünü yüzümüze yüzümüze vuran galatasaray başkanı.
bu adam, mustafa cengiz dönemine başlarken etrafa gülücükler saçan, dursun aydın özbek yönetimine ağır muhalefet eden, twitter’da taraftarın gönlünü hoş edecek her şeyi yapan bir adamdı. yönetim ocak 2018’de göreve başladı, şubat’ta su koyverdi. mart’ta bir bakmışız dursun aydın özbek’le dirsek temasına başlamış. bunu da açık açık söyleyemedi, hep arkadan dolanarak işi yürüttü, ayyuka çıkınca da “evet görüştüm, galatasaray menfaatleri için herkesle görüşürüm.” hamasetiyle savundu kendini. 3 ay önce demediğini bırakmadığı adamlarla 3 ay sonraki seçim için “geniş yetkilerle ceo olması koşuluyla” kolkola yürümeye başladı. seçimi mustafa cengiz kazanınca, mart 2019 ibra kepazeliğinde başrollerden birini oynadı.
bunlar çok değil, 3 senelik bir zaman diliminde gerçekleşti fakat taraftarımız mustafa cengiz’e olan tepkisinden dolayı* kendisini bir anda melaike gibi görmeye başladı. candaş tolga ışık gibi bir adamdan mecazi manada sille yiyip köşesine çekilmesini dahi sineye çekti. hiçbir zaman kendisi beni umutlandırmadı, hiçbir zaman başkanlığı dolduracak o ağırlığı hissettiremedi. allah’a şükür balık hafızalı değilim, -yukarıda saydığım- yaptıklarını unutmadım hiçbir zaman.
kendisi hakkında bugüne kadar 3 yorum girmişim*. birisi ibra kepazeliğine dair, birisi kayınbabasıyla çevirdiği ali cengiz oyunlarına dair, diğeri de candaş tolga rezaletiyle alakalı. seçildiği ilk günden itibaren 3 seneyi doldurabileceğini asla düşünmüyordum. koltuktaki süresi fatih terim’in başında olduğu galatasaray’ın başarısıyla göbekten bağlıydı, hakemler bizi üst üste her hafta doğrarken, takım aşağıya çekilirken ortalığı ayağa kaldıracağına tuttu nihat ağabey geyiklerine sardı, muhalefette cengaverken aslında kağıttan kaplan olduğunu gösterdi ve fatih terim ligde başarısız olunca ve üstüne hocayı gönderince başkanlığı da artık sürdürülemez noktaya geldi.
birinci yetersizlik; senin başkanlığın hocaya bu kadar bağlıyken sen ligde böylesine doğranmaya canhıraş vaziyette tepki vermeliydin fakat bir adil gevrek, bir tahir kıran kadar olamadın.
ikinci yetersizlik; tüm bu etkisizliğine rağmen başarısız sonuçlarda tüm kulübe paratoner olan, tüm okların yöneldiği hoca’yı göndererek kendini doğrudan hedef tahtasına oturttun.
üçüncü yetersizlik; haydi hoca’yı gönderdin, yerine takım, lig, kulüp hakkında hiçbir bilgisi olmayan bir adamı takımın başına getirdin. torrent önümüzdeki süreçte inşallah başarılı olur, gönül ister ki galatasaray’ın gelmiş geçmiş en başarılı hocası olsun ama böyle bir risk alınmaz. fatih terim, faruk süren döneminde ayrıldı, yerine lucescu geldi, özhan canaydın döneminde ayrıldı, yerine en büyük efsanelerimizden hagi geldi, ünal aysal döneminde ayrıldı, yerine mancini getirildi. terim’i göndermek gibi bir risk alıyorsan yerine bu riske karşılık taraftarı heyecanlandırabilecek ismi getirerek alırsın, bu isim kesinlikle torrent değil. altını çizerek söylüyorum, belki torrent müthiş bir grafik çizecek, başarıdan başarıya koşacak, bilemem ama şu ortamda alınacak bir risk değil.
dördüncü yetersizlik; aslında bu başkan olduğu ilk günden ayyuka çıkan yetersizlik. ideal düzlemde, galatasaray’ın herhangi bir yöneticisinin cebinden para vermesini istemem. kulübün kendi kendisini döndürebildiği ekonomik bir sisteminin olması şart fakat mevcut konjonktürde maalesef bu mümkün değil. anlık kasa kolaylıkları, kişisel teminatlar, hayati kararlara sebep olabiliyor. böyle bir düzende, yönetimde bu kolaylığı sağlayabilecek tek bir adam yok. sen zaten bu konuda oldukça yetersizsin ama en azından 1-2 tane paralı yöneticiyi ikna edip alman lazımdı. sezon başında hazırlık maçı için tff’ye 100.000₺ gibi komik bir parayı ödeyemeyip metin öztürk’ten yardım istemek gibi bir duruma düşmezdin en azından.
beşinci yetersizlik; her şeyin maalesef iktidarın iki dudağı arasında olduğu ülkemizde, iktidarla bir şekilde temas kurabilecek, köprü olabilecek bir yönetici dahi listeye almadın. bunu sen yapamıyorsan -ki yapamayacağın çok aşikar- en azından yapabilecek birilerini listene almalıydın.
başa dönecek olursak görünen köy kılavuz istemezken şimdi sanki burak elmas ilk kez böyle bir karaktere bürünmüş gibi yorumlar yapmak gerçekten samimiyetsizlik. mustafa cengiz’e muhalefet ederken de kendisi buydu, başkanken de bu. hiçbir zaman galatasaray başkanı olabilecek görüntüyü vermedi, 2035’e kadar başkan kalsa yine veremez. daha başkanlığında yarım yılı yeni doldurmuşken tüm camiada büyük başlar ittifak ve liste temaslarına başladıysa değil 3 yılı, 1 seneyi zor görür.
bu adam, mustafa cengiz dönemine başlarken etrafa gülücükler saçan, dursun aydın özbek yönetimine ağır muhalefet eden, twitter’da taraftarın gönlünü hoş edecek her şeyi yapan bir adamdı. yönetim ocak 2018’de göreve başladı, şubat’ta su koyverdi. mart’ta bir bakmışız dursun aydın özbek’le dirsek temasına başlamış. bunu da açık açık söyleyemedi, hep arkadan dolanarak işi yürüttü, ayyuka çıkınca da “evet görüştüm, galatasaray menfaatleri için herkesle görüşürüm.” hamasetiyle savundu kendini. 3 ay önce demediğini bırakmadığı adamlarla 3 ay sonraki seçim için “geniş yetkilerle ceo olması koşuluyla” kolkola yürümeye başladı. seçimi mustafa cengiz kazanınca, mart 2019 ibra kepazeliğinde başrollerden birini oynadı.
bunlar çok değil, 3 senelik bir zaman diliminde gerçekleşti fakat taraftarımız mustafa cengiz’e olan tepkisinden dolayı* kendisini bir anda melaike gibi görmeye başladı. candaş tolga ışık gibi bir adamdan mecazi manada sille yiyip köşesine çekilmesini dahi sineye çekti. hiçbir zaman kendisi beni umutlandırmadı, hiçbir zaman başkanlığı dolduracak o ağırlığı hissettiremedi. allah’a şükür balık hafızalı değilim, -yukarıda saydığım- yaptıklarını unutmadım hiçbir zaman.
kendisi hakkında bugüne kadar 3 yorum girmişim*. birisi ibra kepazeliğine dair, birisi kayınbabasıyla çevirdiği ali cengiz oyunlarına dair, diğeri de candaş tolga rezaletiyle alakalı. seçildiği ilk günden itibaren 3 seneyi doldurabileceğini asla düşünmüyordum. koltuktaki süresi fatih terim’in başında olduğu galatasaray’ın başarısıyla göbekten bağlıydı, hakemler bizi üst üste her hafta doğrarken, takım aşağıya çekilirken ortalığı ayağa kaldıracağına tuttu nihat ağabey geyiklerine sardı, muhalefette cengaverken aslında kağıttan kaplan olduğunu gösterdi ve fatih terim ligde başarısız olunca ve üstüne hocayı gönderince başkanlığı da artık sürdürülemez noktaya geldi.
birinci yetersizlik; senin başkanlığın hocaya bu kadar bağlıyken sen ligde böylesine doğranmaya canhıraş vaziyette tepki vermeliydin fakat bir adil gevrek, bir tahir kıran kadar olamadın.
ikinci yetersizlik; tüm bu etkisizliğine rağmen başarısız sonuçlarda tüm kulübe paratoner olan, tüm okların yöneldiği hoca’yı göndererek kendini doğrudan hedef tahtasına oturttun.
üçüncü yetersizlik; haydi hoca’yı gönderdin, yerine takım, lig, kulüp hakkında hiçbir bilgisi olmayan bir adamı takımın başına getirdin. torrent önümüzdeki süreçte inşallah başarılı olur, gönül ister ki galatasaray’ın gelmiş geçmiş en başarılı hocası olsun ama böyle bir risk alınmaz. fatih terim, faruk süren döneminde ayrıldı, yerine lucescu geldi, özhan canaydın döneminde ayrıldı, yerine en büyük efsanelerimizden hagi geldi, ünal aysal döneminde ayrıldı, yerine mancini getirildi. terim’i göndermek gibi bir risk alıyorsan yerine bu riske karşılık taraftarı heyecanlandırabilecek ismi getirerek alırsın, bu isim kesinlikle torrent değil. altını çizerek söylüyorum, belki torrent müthiş bir grafik çizecek, başarıdan başarıya koşacak, bilemem ama şu ortamda alınacak bir risk değil.
dördüncü yetersizlik; aslında bu başkan olduğu ilk günden ayyuka çıkan yetersizlik. ideal düzlemde, galatasaray’ın herhangi bir yöneticisinin cebinden para vermesini istemem. kulübün kendi kendisini döndürebildiği ekonomik bir sisteminin olması şart fakat mevcut konjonktürde maalesef bu mümkün değil. anlık kasa kolaylıkları, kişisel teminatlar, hayati kararlara sebep olabiliyor. böyle bir düzende, yönetimde bu kolaylığı sağlayabilecek tek bir adam yok. sen zaten bu konuda oldukça yetersizsin ama en azından 1-2 tane paralı yöneticiyi ikna edip alman lazımdı. sezon başında hazırlık maçı için tff’ye 100.000₺ gibi komik bir parayı ödeyemeyip metin öztürk’ten yardım istemek gibi bir duruma düşmezdin en azından.
beşinci yetersizlik; her şeyin maalesef iktidarın iki dudağı arasında olduğu ülkemizde, iktidarla bir şekilde temas kurabilecek, köprü olabilecek bir yönetici dahi listeye almadın. bunu sen yapamıyorsan -ki yapamayacağın çok aşikar- en azından yapabilecek birilerini listene almalıydın.
başa dönecek olursak görünen köy kılavuz istemezken şimdi sanki burak elmas ilk kez böyle bir karaktere bürünmüş gibi yorumlar yapmak gerçekten samimiyetsizlik. mustafa cengiz’e muhalefet ederken de kendisi buydu, başkanken de bu. hiçbir zaman galatasaray başkanı olabilecek görüntüyü vermedi, 2035’e kadar başkan kalsa yine veremez. daha başkanlığında yarım yılı yeni doldurmuşken tüm camiada büyük başlar ittifak ve liste temaslarına başladıysa değil 3 yılı, 1 seneyi zor görür.