9
time dergisi tarafından dünyadaki en etkili 100 kişi arasında gösterilen, 6 seneden fazladır uluslararası enerji ajansı'nı yöneten fatih bey, geçtiğimiz hafta ise fransa devletinin takdim ettiği en yüksek dereceli nişan olan legion d'honneur ile onore edildi. türk insanın maalesef ki gittikçe içine kapandığı bir dönemde, böylesine uluslararası bir kariyere şahit olmak, en azından arkadan gelen gençleri heyecanlandırabilir diye ummak nafile, zira türkiye medyasında doğru düzgün haberi bile yapılmadı, çoğumuz durumdan bihaber.
entellektüel birikimin şaka malzemesi yapıldığı, kendisini yetiştirmiş insana negatif bakılan, vasatın tahakkümünü iyice arttırdığı bir ortamda, ankara doğumlu, istanbul eğitimli bir kişinin geldiği nokta halbuki nasıl da ilham verici. yolu yarılamış bir insan olarak, işi gücü bırakıp doktora eğitimine geri dönsem mi diye düşündürtmüşlüğü bile var beni.
fakat daha önemli paydaşlığımız kendisiyle, sadece benim değil tabii, tüm sözlüğün, fatih bey'in iflah olmaz galatasaraylılığı. düşünün ki, böylesine bir kariyeri almanya, italya, japonya vb. ülkelerden gelen nişanlar ile taçlandırmışsınız, abd eski başkan yardımcısı sadece sizi övdüğü bir makale dahi yayınlamış, sizin ise bu kariyerin derlenip toplandığı linkedin'deki fotoğrafınız galatasaray forması ile çekilmiş.
batıya açılan pencere diye gururlandığımız, kendimizi rakiplerimizden bu vesileyle ayrılmaya layık gördüğümüz bir ortamda, maalesef ki son dönemlerimiz bu yoldan uzakta ve oldukça sancılı geçti. en kestirme tabirle benim için galatasaray, türkiye topraklarındaki uluslararasılıktır. fakat içinde bulunduğu coğrafya, kendisini globalden lokale çekmek için herşeyi yaparken, sürecin tersine dönebileceğine dair beni ümitvar kılan unsur, fatih bey gibi insanların varlığıdır.
galatasaray çok büyük, onu bu kadar büyük yapan ise sadece formasını giyen sporcular, kenarda taktik veren hocalar, kulübü bir süreliğine yönetip giden yönetimler değil, galatasaraylılığı böylesine ortamlarda hakkıyla temsil edebilen değerlerdir.
aslında çok basit, bambaşka şartlar altında,
dünyanın her bir tarafında, üzerimizde sarı kırmızı bir forma,
sonrasında zaten hepimizin rüyası ortak,
yüksel taa arşa kadar, şanlı galatasaray!
entellektüel birikimin şaka malzemesi yapıldığı, kendisini yetiştirmiş insana negatif bakılan, vasatın tahakkümünü iyice arttırdığı bir ortamda, ankara doğumlu, istanbul eğitimli bir kişinin geldiği nokta halbuki nasıl da ilham verici. yolu yarılamış bir insan olarak, işi gücü bırakıp doktora eğitimine geri dönsem mi diye düşündürtmüşlüğü bile var beni.
fakat daha önemli paydaşlığımız kendisiyle, sadece benim değil tabii, tüm sözlüğün, fatih bey'in iflah olmaz galatasaraylılığı. düşünün ki, böylesine bir kariyeri almanya, italya, japonya vb. ülkelerden gelen nişanlar ile taçlandırmışsınız, abd eski başkan yardımcısı sadece sizi övdüğü bir makale dahi yayınlamış, sizin ise bu kariyerin derlenip toplandığı linkedin'deki fotoğrafınız galatasaray forması ile çekilmiş.
batıya açılan pencere diye gururlandığımız, kendimizi rakiplerimizden bu vesileyle ayrılmaya layık gördüğümüz bir ortamda, maalesef ki son dönemlerimiz bu yoldan uzakta ve oldukça sancılı geçti. en kestirme tabirle benim için galatasaray, türkiye topraklarındaki uluslararasılıktır. fakat içinde bulunduğu coğrafya, kendisini globalden lokale çekmek için herşeyi yaparken, sürecin tersine dönebileceğine dair beni ümitvar kılan unsur, fatih bey gibi insanların varlığıdır.
galatasaray çok büyük, onu bu kadar büyük yapan ise sadece formasını giyen sporcular, kenarda taktik veren hocalar, kulübü bir süreliğine yönetip giden yönetimler değil, galatasaraylılığı böylesine ortamlarda hakkıyla temsil edebilen değerlerdir.
aslında çok basit, bambaşka şartlar altında,
dünyanın her bir tarafında, üzerimizde sarı kırmızı bir forma,
sonrasında zaten hepimizin rüyası ortak,
yüksel taa arşa kadar, şanlı galatasaray!
