335
şimdi bir şeyi anlamıyorum. fatih hoca tam üç yıldır olmayacak bir şeyi oldurmaya çalışarak küçük çaplı bir manchester city futbolu oynatmaya çalışıyordu bu takıma. hatta bir avrupa kupası maçı sonrasında güçlü bir set oyununa ihtiyacımız olduğunu, takımın bugün sahada bundan kesitler sunduğunu ama bu oyun felsefesinin gelişerek devam edeceğini söylüyordu. o gün, hocanın o konuşması sonrasında kanım donmuş, hayata küsmüştüm. sağ beki yedlin, orta sahası taylan ve berkan gibi iki telaşeden oluşan, solda ve sağda topları bozuk para gibi harcayan kerem ve morutan'la, yakartop oynar misali toptan kaçan cica'yla, ayakta duracak mecali olmayan, top tutamayan santraforlarla sürekli yenilenen bir set hücumu planı üzerine bir oyun aklı inşa etme planı akıl alır şey değildi hâlbuki. değil domenec torrent'i, pep guardiola hatta yanına sarri'yi de getirseniz eldeki bu kadrodan vadedilen oyunu oynayacak bir yapı kurulamaz, fiziğe, doğanın kanuna ters. hadi fatih hoca iflah olmaz bir "dediğim dedik". peki galatasaray'ı yönetenler, şu an ki futbol aklı, onlar neyin peşinde, ne düşünüyor çok merak ediyorum. fatih hocanın elinde helva yapabilecek çok iyi malzemeler vardı (hızlı geçiş oyunu) . o ise elindeki irmikle, sütle, şekerle, yağla krokanlı pasta yapmayı tercih etti ve nitekim olmadı, olamazdı. iyi de o zaman burak elmas yönetimi bu sevgili domenec hocayı ne demeye getirdi? fatih hocadaki problem "takım bu futbolu oynar ama hoca oynatamıyor" değildi ki. problem hocanın yanlışta, ütopyada ısrar etmesiydi. ispanyol hocanın şablonları ve çizeceği hücum ve geçiş setleriyle bazı oyunculara dokunacağını düşünsem de eldeki malzemeyi topa sahip olan, sürekli set hücumu oynamaya çalışan bir takım olarak kafamda canlandırdığımda migrenim tutuyor.