44292
marsilya maçından önce de hakemlerle ilgili konuşmam yönünde beklentiler vardı. o gün, saha dışındaki konuların tur mücadelemizin önüne geçmesini istemediğim için detaylı yorumlarda bulunmamıştım. önümüzde çok ciddi bir birincilik hedefi var. buradan lider çıkmanın kulübümüz için, ülke futbolu için, prestij açısından, ek olarak ekonomik açıdan çok daha önemli sonuçları olacağına inanıyorum. bu, bir meydan okumanın olumlu geri dönüşü.
bu konular hakkında konuşmam yönünde beklentiler olduğunu biliyorum. sadece şu kadar söyleyebilirim; dünyanın hiçbir yerinde, oyunun en büyük aktörlerinden biri olan teknik direktörlere bu kadar kolay ve uzun ceza verilmez. bu kadar ağır men cezaları çıkmıyor. uluslararası bir platformda olduğumuzda daha değişik oluyor. ingiltere’deki büyük maçlarda hocalar arasında olan resmen kavgalar var, araya girenler var… kimsenin ceza aldığını görmüyoruz. kimse ceza vermek için yaklaşmıyor. onlar bizde olsalardı, ikisi de 5-6 maçtan aşağı almazlardı. derbi oynuyorsunuz, diyelim ki rakip sahadasınız, 50 bin kişinin içinde çıkıp seyredeceksiniz. yoksa 4 maç ceza yersiniz. saçma sapan bir madde. ben orada böyle cezalar görmüyorum. şöyle bir yanlış anlaşıma çıkmamalı, biz kimsenin tolerans görmesini istemiyoruz. bir olayın sonucuna bakarken, o olayın oralara neden geldiğini de iyi bilmek lazım. ben, en son alkıştan atıldım. önce çizgiye bastım, sonra alkıştan atıldım.
ben, hayatım boyunca yaşadığım hiçbir şeyi kimseden gizli yaşamadım. son 50 senedir, milyonların gözü önünde yaşıyorum. hiç gizli saklı bir şeyim yok. bir şey yaptıktan sonra da yaptım diyorum. bunu görmeyin demiyorum. anlatılacak çok şey var. karagümrük maçında bana ceza veren temsilciyi, hatayspor maçına gönderiyorsunuz, sonra fenerbahçe maçına gönderiyorsunuz. refik emre diye biri. sormak lazım, başka kimse yok mu?
yaşar kemal, ümit öztürk, bahattin şimşek. son 3 maç. kimseye böyle trio gelmiş midir? biz artık şaşırdık. her dakika bize bir kural anlatıyor. dirseğe kadar olursa bilmem ne, aşağıya gelirse bilmem ne… bu var, hataları azaltın diye.
en kolayı, ben yapmadım, yanlış anlaşıldım demek. biz böyle de demiyoruz. ben bunu yapamam zaten. hepsinin bedelini öderim, ödüyorum da. ancak hiçbir şeyi unutmam. hiçbirini de unutmam. bakın, ben marsilya maçından sonra maçın hakemi için ne dedim? müthiş bir hakem iletişimi, yönetimi dedim. yeri gelince herkese söylüyoruz. onların, sizin görüşlerinizi dinleyip, size değer vermesi önemli. önemli olan bu. yoksa herkes hata yapıyor. biz de hata yapıyoruz. orada sıkıntı yok.
marsilya maçının ilk devresinde, hakem, gol pozisyonunda cicaldau’nun önünde durdu. %100 golümüzü önledin dedik. ‘üzgünüm, kötü bir şans’ dedi. bunun üstüne ne diyebilirsiniz. insan başka bir duygu içine giremiyor zaten.
teknik adamlarla, futbolcularla konuşmaktan korkmayın. konuştuğunuzda hadise aşağı iner. biz teknik direktörler, oyuncularla birlikte, yaşam kalitesi 90 dakikada çizilen insanlarız.
belki de bu konuşmaları yaparken cezaların sınırında geziyoruz. dikkat etmemiz lazım ceza almamak için. neden milyonlarca kişinin yanıt beklediği insanlar, milyonlarca hayatı etkileyen kararlarını hiçbir şekilde açıklamıyorlar?
biz her sorunuza cevap veriyoruz. aslan gibi stadyumdan ayrılıyoruz. onlar bunları açıklamadıkları gibi, stadyumlardan da gizlice ayrılıyorlar. ne zaman sorsak, kural değişiyor. illa bir şey buluyorlar, kural değişiyor. belki kurallar değişmiştir, bizi ikna ederler, insanlar da onları haklı bulurlar. bunu da bir düşünün artık.
fatih terim
hataları olsa da, bazen kendine hakim olamasa da, ülkede futbolu bu denli akil şekilde her yönüyle bilen ve bu kadar güzel yorumlayacak başka bir futbol adamı yok.
ülke futbolunu senelerdir yönetenler malum, bir de futbol adamı yönetse de görsek.
bu konular hakkında konuşmam yönünde beklentiler olduğunu biliyorum. sadece şu kadar söyleyebilirim; dünyanın hiçbir yerinde, oyunun en büyük aktörlerinden biri olan teknik direktörlere bu kadar kolay ve uzun ceza verilmez. bu kadar ağır men cezaları çıkmıyor. uluslararası bir platformda olduğumuzda daha değişik oluyor. ingiltere’deki büyük maçlarda hocalar arasında olan resmen kavgalar var, araya girenler var… kimsenin ceza aldığını görmüyoruz. kimse ceza vermek için yaklaşmıyor. onlar bizde olsalardı, ikisi de 5-6 maçtan aşağı almazlardı. derbi oynuyorsunuz, diyelim ki rakip sahadasınız, 50 bin kişinin içinde çıkıp seyredeceksiniz. yoksa 4 maç ceza yersiniz. saçma sapan bir madde. ben orada böyle cezalar görmüyorum. şöyle bir yanlış anlaşıma çıkmamalı, biz kimsenin tolerans görmesini istemiyoruz. bir olayın sonucuna bakarken, o olayın oralara neden geldiğini de iyi bilmek lazım. ben, en son alkıştan atıldım. önce çizgiye bastım, sonra alkıştan atıldım.
ben, hayatım boyunca yaşadığım hiçbir şeyi kimseden gizli yaşamadım. son 50 senedir, milyonların gözü önünde yaşıyorum. hiç gizli saklı bir şeyim yok. bir şey yaptıktan sonra da yaptım diyorum. bunu görmeyin demiyorum. anlatılacak çok şey var. karagümrük maçında bana ceza veren temsilciyi, hatayspor maçına gönderiyorsunuz, sonra fenerbahçe maçına gönderiyorsunuz. refik emre diye biri. sormak lazım, başka kimse yok mu?
yaşar kemal, ümit öztürk, bahattin şimşek. son 3 maç. kimseye böyle trio gelmiş midir? biz artık şaşırdık. her dakika bize bir kural anlatıyor. dirseğe kadar olursa bilmem ne, aşağıya gelirse bilmem ne… bu var, hataları azaltın diye.
en kolayı, ben yapmadım, yanlış anlaşıldım demek. biz böyle de demiyoruz. ben bunu yapamam zaten. hepsinin bedelini öderim, ödüyorum da. ancak hiçbir şeyi unutmam. hiçbirini de unutmam. bakın, ben marsilya maçından sonra maçın hakemi için ne dedim? müthiş bir hakem iletişimi, yönetimi dedim. yeri gelince herkese söylüyoruz. onların, sizin görüşlerinizi dinleyip, size değer vermesi önemli. önemli olan bu. yoksa herkes hata yapıyor. biz de hata yapıyoruz. orada sıkıntı yok.
marsilya maçının ilk devresinde, hakem, gol pozisyonunda cicaldau’nun önünde durdu. %100 golümüzü önledin dedik. ‘üzgünüm, kötü bir şans’ dedi. bunun üstüne ne diyebilirsiniz. insan başka bir duygu içine giremiyor zaten.
teknik adamlarla, futbolcularla konuşmaktan korkmayın. konuştuğunuzda hadise aşağı iner. biz teknik direktörler, oyuncularla birlikte, yaşam kalitesi 90 dakikada çizilen insanlarız.
belki de bu konuşmaları yaparken cezaların sınırında geziyoruz. dikkat etmemiz lazım ceza almamak için. neden milyonlarca kişinin yanıt beklediği insanlar, milyonlarca hayatı etkileyen kararlarını hiçbir şekilde açıklamıyorlar?
biz her sorunuza cevap veriyoruz. aslan gibi stadyumdan ayrılıyoruz. onlar bunları açıklamadıkları gibi, stadyumlardan da gizlice ayrılıyorlar. ne zaman sorsak, kural değişiyor. illa bir şey buluyorlar, kural değişiyor. belki kurallar değişmiştir, bizi ikna ederler, insanlar da onları haklı bulurlar. bunu da bir düşünün artık.
fatih terim
hataları olsa da, bazen kendine hakim olamasa da, ülkede futbolu bu denli akil şekilde her yönüyle bilen ve bu kadar güzel yorumlayacak başka bir futbol adamı yok.
ülke futbolunu senelerdir yönetenler malum, bir de futbol adamı yönetse de görsek.