2639
bundan yıllar evvel bir kuaförüm vardı, tamer abi. kendisi inanılmaz iyi bir beşiktaşlı ve aşırı derecede galatasaray antipatisi olan biriydi. anlam veremezdim. bir beşiktaşlı neden galatasaray'a bu kadar nefret duysun. o zamanlar çevremde tek tük beşiktaşlı vardı ve hepsi de uygun tiplerdi. fanatik olanlar dahil bize böyle nefretle bakanına hiç rastlamamıştım. bu böyle devam etti. okul, farklı çevreler ve iş hayatı derken hayatıma belli bir yaş üzeri beşiktaşlılar akın akın girmeye başladı ve gerçeklerle yüzleştim. ve tabii ki sosyal medya. özellikle belli bir yaşın üzerinde olanlarda inanılmaz bir nefret oluyor. öyle böyle değil. 14 sene sonra şampiyon olduğumuz sezon, 8-0, sonrasında 4 sene üst üste şampiyon olurken beşiktaş'la daha çok çekişmemiz vs.
aslında her şey o 4 senelik şampiyonlukta başlıyor. çünkü 96 senesinde şampiyonluklar fb 13, gs 10, bjk 9 şeklinde. tabii bir de sonradan 2 şampiyonluk verilecek beşiktaş'a...
yani kafa kafayayız. o dönem biz alıp yürümüşüz ve arada olan 100. yıl şampiyonluklarıyla koca 13 yıla 1 şampiyonluk sığdırmışlar.
ben takım yüzünden insanlardan nefret eden biri hiç olmadım. çok kızdım, hatta bazen kendime zarar verdim belki ama kimseye bundan dolayı kin nefret duymadım. ama bunlarda olan nefreti de ben kimsede görmedim. bir de taraftar grupları var malum çarşı. bizim grubu devamlı eleştiririm ve asla sevmem ama en azından ne olduğu belli. bunlar hem sosyal konularda duyarlı takılırlar -ki tamamen şov üzerinedir- hem de devamlı ırkçı, cinsiyetçi, ayrımcı paylaşımlar yaparlar. yani gerçek yüzleri ortaya dökülür. beşiktaş da aynen böyledir işte. bir insan tanırsın, bakarsın entelektüel mesleği çok şaşalı falan, konu futbola gelince içinden canavar çıkar. daha doğrusu konu galatasaray'a gelince.
bu beşiktaş yönetimine gelirsek de ben bu kadar bilerek arsızı oynayan yönetim daha önce görmedim. sözlükte entrylerimde de ortadadır, hep sahayı konuşurum ve hakem işlerine asla girmem. her ne kadar -bana göre- geçen sezon şampiyon olmayı hak etseler de, 20-25 yıllık bilinçli futbol serüvenimde ben, hiçbir takımın bu kadar kollandığını, rakibine de bu denli çifte standartlar uygulandığını görmedim. inanılmaz bir 2. devre oynanmıştı. öyle ki pozisyonlar hala aklımda, tek tek sayarım. mhk başkanı siyah beyaz kravatıyla şampiyonluk kutlamasına katılmış. bir devlet bakanı gelip fotoğrafa girdi diye 20 senedir kafa ütüleyen güruh, acaba art arda aldığımız şampiyonluklarda başımızda eski mitçi bir adam olsaydı şu an üzerine ne kitaplar yazmışlardı merak ediyorum.
daha henüz 1 hafta olmamış, rakibin tüm beklentilerin aksine çıkıp senin galibiyetini kutlamış bir nevi, sen çıkıp rakibinle alakası olmayan bir pozisyonu resmi hesaptan paylaşıp algı yapıyorsun. rakibini yeniyorsun, gidip onun daha önce bir avrupa maçı öncesi kullandığı bir oyun temalı dizi üzerinden mesaj gönderiyorsun. çok net söylüyorum, ben aziz yıldırım ve ali koç yönetimi dahil bu kadar pişkin bir yönetim hiç görmedim.
sene başında dört büyük başkanın katıldığı bir yayın olmuştu. bakın orada bile bu belliydi. burak elmas ve ali koç ve zaman zaman ahmet ağaoğlu da futbolun paydaşları olarak gayet güzel açıklamalar yapıp, öneriler sundular. ama beşiktaş başkanı ağzını bile açmadı. adamın umrunda değil. her ne olursa olsun da bizim lehimize olsun, yeter ki biz kazanalım psikolojisi. her şey zaten benim lehime, aman işleyen düzene çomak sokulmasın boşverin tavırları.
o yüzden yaptıkları açıklamalara da paylaşımlara da şaşırmamamak lazım. çünkü insan; aklıyla, mantığıyla, vicdanıyla şaşırır. bunların yaptıkları bilinçli pişkinlik, başka bir şey değil. beşiktaş hakkında da bu kadar yazı yazdım ya, o da ayrı mesele.
aslında her şey o 4 senelik şampiyonlukta başlıyor. çünkü 96 senesinde şampiyonluklar fb 13, gs 10, bjk 9 şeklinde. tabii bir de sonradan 2 şampiyonluk verilecek beşiktaş'a...
yani kafa kafayayız. o dönem biz alıp yürümüşüz ve arada olan 100. yıl şampiyonluklarıyla koca 13 yıla 1 şampiyonluk sığdırmışlar.
ben takım yüzünden insanlardan nefret eden biri hiç olmadım. çok kızdım, hatta bazen kendime zarar verdim belki ama kimseye bundan dolayı kin nefret duymadım. ama bunlarda olan nefreti de ben kimsede görmedim. bir de taraftar grupları var malum çarşı. bizim grubu devamlı eleştiririm ve asla sevmem ama en azından ne olduğu belli. bunlar hem sosyal konularda duyarlı takılırlar -ki tamamen şov üzerinedir- hem de devamlı ırkçı, cinsiyetçi, ayrımcı paylaşımlar yaparlar. yani gerçek yüzleri ortaya dökülür. beşiktaş da aynen böyledir işte. bir insan tanırsın, bakarsın entelektüel mesleği çok şaşalı falan, konu futbola gelince içinden canavar çıkar. daha doğrusu konu galatasaray'a gelince.
bu beşiktaş yönetimine gelirsek de ben bu kadar bilerek arsızı oynayan yönetim daha önce görmedim. sözlükte entrylerimde de ortadadır, hep sahayı konuşurum ve hakem işlerine asla girmem. her ne kadar -bana göre- geçen sezon şampiyon olmayı hak etseler de, 20-25 yıllık bilinçli futbol serüvenimde ben, hiçbir takımın bu kadar kollandığını, rakibine de bu denli çifte standartlar uygulandığını görmedim. inanılmaz bir 2. devre oynanmıştı. öyle ki pozisyonlar hala aklımda, tek tek sayarım. mhk başkanı siyah beyaz kravatıyla şampiyonluk kutlamasına katılmış. bir devlet bakanı gelip fotoğrafa girdi diye 20 senedir kafa ütüleyen güruh, acaba art arda aldığımız şampiyonluklarda başımızda eski mitçi bir adam olsaydı şu an üzerine ne kitaplar yazmışlardı merak ediyorum.
daha henüz 1 hafta olmamış, rakibin tüm beklentilerin aksine çıkıp senin galibiyetini kutlamış bir nevi, sen çıkıp rakibinle alakası olmayan bir pozisyonu resmi hesaptan paylaşıp algı yapıyorsun. rakibini yeniyorsun, gidip onun daha önce bir avrupa maçı öncesi kullandığı bir oyun temalı dizi üzerinden mesaj gönderiyorsun. çok net söylüyorum, ben aziz yıldırım ve ali koç yönetimi dahil bu kadar pişkin bir yönetim hiç görmedim.
sene başında dört büyük başkanın katıldığı bir yayın olmuştu. bakın orada bile bu belliydi. burak elmas ve ali koç ve zaman zaman ahmet ağaoğlu da futbolun paydaşları olarak gayet güzel açıklamalar yapıp, öneriler sundular. ama beşiktaş başkanı ağzını bile açmadı. adamın umrunda değil. her ne olursa olsun da bizim lehimize olsun, yeter ki biz kazanalım psikolojisi. her şey zaten benim lehime, aman işleyen düzene çomak sokulmasın boşverin tavırları.
o yüzden yaptıkları açıklamalara da paylaşımlara da şaşırmamamak lazım. çünkü insan; aklıyla, mantığıyla, vicdanıyla şaşırır. bunların yaptıkları bilinçli pişkinlik, başka bir şey değil. beşiktaş hakkında da bu kadar yazı yazdım ya, o da ayrı mesele.