455
yaşım 33, 6 yaşımdayken futbola başladım. ismim bir futbolcunun ismi, hayatımın her şeyini futbola göre şekillendirdim.
eşimle halı saha maçı öncesi tanıştım.
kız istemeye cumartesi galatasaray maçı olduğu için cuma gittim. çocuğum oldu akşamına eve gittim galatasaray maçı izlemeye.
üniversite okurken çok kız bırakıp gitmişimdir galatasaray maçı izlemeye.
sadece galatasaray için değil, çok farklı maçlar için belki de hayatımdan ödün verdim. ancak bunu futbolu sevdiğim için yaptım. futbola gönülden bağlıyım. 3 yıl önce çaprazları kopardık iş güç gereği ameliyat hak getire.
neyse diyeceğim o ki futbol benim her şeyim. ancak şu milli araları sevemiyorum arkadaş. dünya kupası haricinde milli maçlar beni heyecanlandırmıyor. hem zamanımı çalıyor, hem paramı bedavadan yayıncı kuruluş alıyor.
he sene sezonun ilk 3 4 ayı 6-8 hafta boş geçiyor.
ancak ben yayıncı kuruşlarla peşin çalışıp her ayın parasını ödemiş oluyorum. kafadan bir buçuk bilemedin iki ayım çöp. bu bir de sadece sezon başı.
onu da geçtim takımına yeni oyuncular getirip yatırım yapıyorsun. biz kalkıp o adamları izlemek için paralar saçıyoruz. bütçemizden kısıyoruz yeri geliyor yeter ki kulübümüze para girdisi olsun onlar da bizi afyonlasın ki mutlu olalım diye. sonra adam milli takıma bir gidiyor bacağını eline verip takıma yolluyorlar. neymiş uefa maaşını karşılayacakmış sakat kaldığı süre zarfında. iyi de benim takımımın bir düzeni yok mu? her şey para mı o düzenin içinde? neresinden baksan tutarsızca.
bence kıtasal şampiyonalar kaldırılmalı ve sadece 4 yılda bir dünya kupası oynanmalı.
milli takımların zaten devamlılık problemi yok. milli takıma gelen oyunculara da çok bir şeyler katılabileceğini de düşünmüyorum. belli bir havuzdan seçilen oyuncular birlikte oynayabilsin diye bir çoban koyuluyor başa o kadar.
ne verebilirsin 1 ay gibi bir süre zarfında oyunculara. orayı hak eden adamlar zaten olmuş adamlar ki onlarla ulusal başarı yakalamaya çalışıyorsun.
işin özü milli maç angaryadan başka bir şey değil.
eşimle halı saha maçı öncesi tanıştım.
kız istemeye cumartesi galatasaray maçı olduğu için cuma gittim. çocuğum oldu akşamına eve gittim galatasaray maçı izlemeye.
üniversite okurken çok kız bırakıp gitmişimdir galatasaray maçı izlemeye.
sadece galatasaray için değil, çok farklı maçlar için belki de hayatımdan ödün verdim. ancak bunu futbolu sevdiğim için yaptım. futbola gönülden bağlıyım. 3 yıl önce çaprazları kopardık iş güç gereği ameliyat hak getire.
neyse diyeceğim o ki futbol benim her şeyim. ancak şu milli araları sevemiyorum arkadaş. dünya kupası haricinde milli maçlar beni heyecanlandırmıyor. hem zamanımı çalıyor, hem paramı bedavadan yayıncı kuruluş alıyor.
he sene sezonun ilk 3 4 ayı 6-8 hafta boş geçiyor.
ancak ben yayıncı kuruşlarla peşin çalışıp her ayın parasını ödemiş oluyorum. kafadan bir buçuk bilemedin iki ayım çöp. bu bir de sadece sezon başı.
onu da geçtim takımına yeni oyuncular getirip yatırım yapıyorsun. biz kalkıp o adamları izlemek için paralar saçıyoruz. bütçemizden kısıyoruz yeri geliyor yeter ki kulübümüze para girdisi olsun onlar da bizi afyonlasın ki mutlu olalım diye. sonra adam milli takıma bir gidiyor bacağını eline verip takıma yolluyorlar. neymiş uefa maaşını karşılayacakmış sakat kaldığı süre zarfında. iyi de benim takımımın bir düzeni yok mu? her şey para mı o düzenin içinde? neresinden baksan tutarsızca.
bence kıtasal şampiyonalar kaldırılmalı ve sadece 4 yılda bir dünya kupası oynanmalı.
milli takımların zaten devamlılık problemi yok. milli takıma gelen oyunculara da çok bir şeyler katılabileceğini de düşünmüyorum. belli bir havuzdan seçilen oyuncular birlikte oynayabilsin diye bir çoban koyuluyor başa o kadar.
ne verebilirsin 1 ay gibi bir süre zarfında oyunculara. orayı hak eden adamlar zaten olmuş adamlar ki onlarla ulusal başarı yakalamaya çalışıyorsun.
işin özü milli maç angaryadan başka bir şey değil.