3921
sayısız hile hurdayla 20/21 sezonunu şampiyon bitirmiş futbol takımı.
hatırlanacağı üzere sezona kötü başlamışlardı, başakşehir karşısında çok kötü oyun oynamalarına rağmen skoru erkenden alıp, sonrasında maçı tutmaya oynamışlardı, başakşehir belki de tarihinde en çok gol kaçırdığı maçı oynamıştı ve sergen yalçın kredi kazanmıştı. sonraki hafta ise fenerbahçe ile oynayacaklardı, her şey o günden sonra başladı.
öncelikle josef de souza isimli oyuncuları o gün rakip futbolcu lemos'u tek kelimeyle biçti, direkt kırmızı kart görmeli ve en az 3 maç ceza almalıydı, almadı.
o günden sonra rosier ve josef isimli iki oyuncuları 2-3 maçta bir kırmızılık hareketlerine devam ettiler hatta deplasmanda oynadıkları bir antalyaspor maçı vardır ki, josef rakip oyuncunun gözünü morartmıştı, maç 1-0'ken haksız bir faul üzerine antalyaspor 10 kişi kalmış ve o pozisyonda da gol atıp 1-1 eşitliği yakalamışlardı. hem kaybedecekleri hem de eksik kalacakları bir maç olması gerekirken rakibin 1 puanını aleni şekilde çalmışlardı. haftalarca bu tip kayrılmalarla devam ettiler, mostafa mohammed ankaragücü maçında dirsek attı diye kırmızı görürken 3 hafta sonra ghezzal ve aboubakar aynı dirseği fenerbahçe karşısında atınca kırmızının adı bile geçmedi. hatayspor'un defans oyuncusunu ayartıp şikeyle fark atarak averajlarını düzelttiler yetmedi bizle oynadıkları maçta aleni verilen hatalı penaltıyla yine haketmedikleri bir gol attılar.
ne hikmetse sezonun sonunda her şey unutuldu sergen yalçın büyük hoca oldu. türk futbol tarihinde geçen sene beşiktaş'ın kayrıldığı kadar hiç bir kulübün kayrıldığını görmedim. rosier herhalde 10-15 hafta falan kart sınırında kaldı ve kart görmedi.
yetmedi temmuz ayında başkanları "mevcut limit, mevcut kadromuza yetmiyor, torpil istiyoruz." dedi çat yaptılar torpillerini. o açıklamadan sonra beşiktaş 1 oyuncu dahi satmadan teixera, ghezzal, rosier, pjanic, montero, umut meraş ve can bozdoğan'ı kadrosuna kattı, kimse sesini çıkarmadı yine. lig başladı, ilk maçlardan itibaren her topu kaptırdıkları anda yugoslav faulleri yaptılar, rosier elle voleybol oynadı penaltı çalmadılar, pjanic, seri gibi bileğe bastı aptala yattılar, kart vermediler.
şimdi de hiç bir şey olmamış gibi sergen yalçın şöyle, beşiktaş böyle deniliyor. evet şu an en formda ve kadro kalitesi olarak da en güçlü ekipler, onlara gösterilen ayrıcalık geçen seneden beri başka takıma gösterilse onların durumunda olmak zor değildi, bu göz ardı edildiği sürece bu camia, torpil ve ayrıcalıklarla öne çıkmaya devam edecektir.
hatırlanacağı üzere sezona kötü başlamışlardı, başakşehir karşısında çok kötü oyun oynamalarına rağmen skoru erkenden alıp, sonrasında maçı tutmaya oynamışlardı, başakşehir belki de tarihinde en çok gol kaçırdığı maçı oynamıştı ve sergen yalçın kredi kazanmıştı. sonraki hafta ise fenerbahçe ile oynayacaklardı, her şey o günden sonra başladı.
öncelikle josef de souza isimli oyuncuları o gün rakip futbolcu lemos'u tek kelimeyle biçti, direkt kırmızı kart görmeli ve en az 3 maç ceza almalıydı, almadı.
o günden sonra rosier ve josef isimli iki oyuncuları 2-3 maçta bir kırmızılık hareketlerine devam ettiler hatta deplasmanda oynadıkları bir antalyaspor maçı vardır ki, josef rakip oyuncunun gözünü morartmıştı, maç 1-0'ken haksız bir faul üzerine antalyaspor 10 kişi kalmış ve o pozisyonda da gol atıp 1-1 eşitliği yakalamışlardı. hem kaybedecekleri hem de eksik kalacakları bir maç olması gerekirken rakibin 1 puanını aleni şekilde çalmışlardı. haftalarca bu tip kayrılmalarla devam ettiler, mostafa mohammed ankaragücü maçında dirsek attı diye kırmızı görürken 3 hafta sonra ghezzal ve aboubakar aynı dirseği fenerbahçe karşısında atınca kırmızının adı bile geçmedi. hatayspor'un defans oyuncusunu ayartıp şikeyle fark atarak averajlarını düzelttiler yetmedi bizle oynadıkları maçta aleni verilen hatalı penaltıyla yine haketmedikleri bir gol attılar.
ne hikmetse sezonun sonunda her şey unutuldu sergen yalçın büyük hoca oldu. türk futbol tarihinde geçen sene beşiktaş'ın kayrıldığı kadar hiç bir kulübün kayrıldığını görmedim. rosier herhalde 10-15 hafta falan kart sınırında kaldı ve kart görmedi.
yetmedi temmuz ayında başkanları "mevcut limit, mevcut kadromuza yetmiyor, torpil istiyoruz." dedi çat yaptılar torpillerini. o açıklamadan sonra beşiktaş 1 oyuncu dahi satmadan teixera, ghezzal, rosier, pjanic, montero, umut meraş ve can bozdoğan'ı kadrosuna kattı, kimse sesini çıkarmadı yine. lig başladı, ilk maçlardan itibaren her topu kaptırdıkları anda yugoslav faulleri yaptılar, rosier elle voleybol oynadı penaltı çalmadılar, pjanic, seri gibi bileğe bastı aptala yattılar, kart vermediler.
şimdi de hiç bir şey olmamış gibi sergen yalçın şöyle, beşiktaş böyle deniliyor. evet şu an en formda ve kadro kalitesi olarak da en güçlü ekipler, onlara gösterilen ayrıcalık geçen seneden beri başka takıma gösterilse onların durumunda olmak zor değildi, bu göz ardı edildiği sürece bu camia, torpil ve ayrıcalıklarla öne çıkmaya devam edecektir.
