47
avrupa kupalarında başarılı olmak için çok sabırsızlanıyoruz maalesef. kalıcı, sürdürülebilir bir başarı için transfer döneminin bitmesine bir kaç saat kala piyasadan bize düşen futbolcular ile başarılı olacağımıza inanıyor taraftar. rakibimizin transfere saatler kala yüksek bir yıllık ücret ile bir seneliğine kiralık olarak getirdiği yıldız ama yaşı yüksek bir oyuncunun arkasından ağlıyoruz. sebebi de o oyuncu olmadığı için avrupa'da madara olacak olmamız.
avrupa'da senelerdir başarısız olmamızın nedenini hala anlayamadık. sebebi günlük başarılar istiyor olmamız, sabredip birkaç sene sonrasına hedef koyamıyoruz çok uzak geliyor. hatta bir sezon sonrasını bile hayal edemiyoruz. birkaç hafta/ay sonraki maçta gelecek olan başarının peşindeyiz. bakın birkaç hafta/ay diyorum. peki başarılı olabiliyor muyuz? yaklaşamıyoruz bile. her sezon hemen başarı gelsin istiyoruz ama hüsrana uğruyoruz. ama sonraki sene yine aynı şeyin peşinden koşup hemen birkaç maç sonra kazanalım, başarılı olalım artık diyoruz. sonuç yine değişmiyor. her sene başa sarıyor durum bu. fenerbahçe'nin türkiye ligi'nde yaşadığı duruma benzedik. hemen başarı gelsin diye bir yapı kuramıyoruz hiçbir zaman. uzun vadeli düşünemiyoruz. yaptığımız transferleri uzun vadeli başarıyı düşünerek yapmalıyız ve prensiplerimize uygun olmalı. kısa vadeli düşük başarı ihtimallerine kanıp günü kurtaracak hamleler yapmamalıyız. bu dediklerim yanlış anlaşılmasın. bence de koca transfer döneminde hala takıma ihtiyacımız olan tipte bir orta saha transfer edememek yanlış bir planlama oldu. ancak transfer dönemi 8 eylül'de bitiyor ve eğer uzun vade için kafamızda oluşturduğumuz kadroyu kurabileceksek o tarihe kadar, ben bekleme taraftarıyım.
avrupa'da başarılı olamamızın sebebi bence transferlerin yapılmaması ya da geç yapılması değil. en büyük nedeni geçmiş yıllardaki günü kurtaracak hamleler ile sabırsızlık göstererek hemen başarı gelsin istediğimiz için avrupa da yaşadığımız hezimetler. çünkü o başarısızlıklar bizi hep daha kötü sıralamalara attı ve torbamızı düşürdü. boyumuzu aşan başarılar peşinde koştuğumuz için büyük hüsranlar yaşadık. ortalama bir avrupa ligi takımı bile değilken avrupa ligi beğenilmedi taraftarlar arasında. bu 2. lig takımı hekimoğlu'nun 1. ligde mücadele etmeyi beğenmeyip kısa vadede süper lig'i baş altı takımlarının arasında bitirmeyi hedeflemesine benziyor. bu hataya bana göre beşiktaş da düşüyor.
dediğim gibi bence avrupa'da ki başarısızlığımızın temel sebebi kendimize uygun uzun vadeli hedefler koyamamamız. 2021/2022 sezonu sonunda galatasaray son beş sezonda topladığı 17,000 ile uefa kulüpler sıralamasını 96. sırada tamamladı. önündeki bazı takımları söylersem durumun vahameti daha iyi anlaşılır. 94. molde, 93. baryssau, 91. hapoel beer sheva, 90. partizan, 88. malmö ff, 85. aek atina, 69. karabağ, 64. astana, 60. başakşehir bizden önde olan bazı takımlar. şampiyonlar ligi'nde bile son torbada olmayı bile takımımıza yakıştıramazken uefa avrupa ligi'nde gruplara son torbadan katıldık. torbamızda bulunan diğer takımlar legia varşova, midtjylland, ferencvaros, antwerp, strum graz, brondby gibi yine kendi dengimiz görmeyeceğimiz takımlar oldu. eğer bir turnuvanın gruplarına son torbadan katılıyorsan zaten sen kendi şansını geçen senelerdeki kötü performansın ile azaltmışsın. bir de üstüne görece şanssız bir kura ile zor bir gruba düşmüşsen birkaç transfer ile kendini kısa vadeli başarıyla kandırmak hiç doğru gelmiyor bana.
an itibariyle avrupa kulüpler sıralamasında 66. sırada bulunuyoruz. tam 30 sıra yükselerek 96. sıradan 66. sıraya ilerledik. sebebi ise 2016/2017 sezonu puanlarının artık hesaplamaya dahil edilmemesi. çünkü biz o sene avrupa kupalarında olmadığımız için hiç puan toplayamamıştık. bu yüzden çok sıra atlamış bulunduk. önümüzdeki sene ise silinecek olan sezon 2017/2018 olacağı için yine şanslı durumdayız. çünkü o sene ön elemede elenmiştik ve sadece 0,500 puan alabilmiştik. avrupa'da tekrar başarı yakalamak için bu fırsat çok önemli.
gelelim asıl konumuza. dediğim gibi kendimize uzun vadeli hedefler koymalıyız ve yerimizi bilmeliyiz. yukarıda anlattığım gibi maalesef kabul edelim biz şuan avrupa ligi'nin en kötü torbasındayız. ama kadro ve oyun kalitesi olarak bakarsak o kadar kötü olmasak da bence 32 takımın en iyi 16 takımı arasına giremeyiz. bizim bu seneki hedefimiz uefa konferans ligi olmalı. bu organizasyonu da beğenmemezlik yapmayın. puan toplamamız gerek. önümüzdeki senelerde başarı istiyorsak merdivenleri adım adım tırmanmalıyız. uefa'nın kulüplere avrupa ligi ve konferans ligi için verdiği puanlar arasında hemen hemen hiç fark yok. sadece avrupa ligi'nde grubu lider tamamlarsan 2,000; ikinci olursan 1,000 puan daha fazla veriliyor. grup maçları ve gruptan sonraki turlar için verilen puanlar da aynı.
eğer bu sene avrupa ligi'nde grubu 3. sırada tamamlayıp konferans ligi'ne kalırsak iyi puanlar toplamamız çok olası. çünkü ilk olarak play-off turunda konferans ligi grubunu 2. sırada bitiren takımlar ile eşleşeceğiz. gruplarda 2. olması beklenen takımlar gerçekten eleyebileceğimiz rakipler bizim için. bir tek e grubundan gelmesi muhtemel feyenoord/union berlin ve g grubundan rennes bizim için kağıt üstünde zor görünüyor. bu turu geçersek konferans ligi'nde son 16'ya kalmış oluyoruz.
bizim yapmamız gereken bu vakit gelene kadar oyunumuzu sezonun ilk yarısında yavaş yavaş oturtmak. zaten yapılan transferlerin hep belli bir oyun planına ve politikaya göre transfer edildiğini düşünüyorum. oyunu oturttuktan sonra eksiğimiz ne ise devre arası transfer döneminde bunları tamamlamak. bu yaz kadroda yaptığımız değişim hareketini devam ettirmeliyiz. zaten şuan ilk on birimiz aşağı yukarı belli durumda. eğer transferlerimiz beklentilerimizi karşılar ise ilk on bire en fazla bir tane daha orta saha transferi gerekir. tabi orta saha işini şimdiden halledersek çok daha iyi olur. böyle bir durumda onun da ilk on bire ve oyuna adapte olmasını erkene çekmiş oluruz. sadece ligde oynasın önemli değil. bu durumda devre arasında da kadroya alternatif oyuncular eklemek ve ilk yarıda gördüğümüz eksiklikleri tamamlamak görevi kalır. örneğin yine bu hafta alınmaz ise çoğu yerli olmak üzere alternatif olarak kaleci, sağ bek, sol stoper, orta saha bölgelerine transfer gerekebilir. o yüzden şimdiden bunun planı da yapılmalı.
eğer oyunumuzu oturtabilirsek, savunma sorununu çözersek, kadro bir birine iyice alışmaya başlarsa ve yedek kulübesinin kalitesini de biraz daha artırıp kadroyu genişletirsek sezonun ikinci yarısında konferans ligi'ndeki rakiplerimiz ile başa baş oynayacak keyif veren bir takım izleriz. muhtemelen son 16 turuna gruplarını lider tamamlayarak gelecek takımlar lask linz, gent, as roma, az alkmaar, kopenhag, slavia prag/feyenoord, tottenham, basel olacak gibi duruyor kağıt üzerinde. bir de buraya bizim gibi avrupa ligi'nden gelmesi beklenen sparta prag, real sociedad, spartak moskova, olympiakos, midtjylland/ludogorets, celtic, rapid wien/genk gibi takımlar eklenecek. doğru adımlar ile neden bu takımları eleyecek seviyeye gelmeyelim? en kötü ihtimal ile konferans ligi'nde çeyrek final oynarsak harika puanlar toplarız. bence bu sene için gayet makul bir hedef.
yukarıda söylediğim gibi önümüzdeki sezon yine az puan topladığımız bir sezon silineceği için ve bu sene eğer başarırsak topladığımız yüksek puanlar da eklenirsek bir anda kendimizi 66. sıradan ilk 40 içinde buluyoruz. 96. sıradan 40. sıralara gelmek muazzam bir sıçrayış olacak. bu sıralama ile örneğin önümüzdeki sezon şampiyonlar ligi'ne katılırsak muhtemelen 3. torbadan, avrupa ligi'ne katılırsak 2. torbadan katılma şansına sahip olacağız. işte o zaman ilk durum da 3. olmayı hedefleyebilir ve başarabilir; ikinci durumda ise bu sefer avrupa ligi grubundan çıkmayı hedefleyebiliriz.
ayrıca bu sezon kadroda geleceğe dönük bir yatırım yaptığımız için önümüzdeki sezon genç ve bonservisleri bizim olan ve bir sene boyunca bir oyun planı oturtan kadronun temellerini yükseltmeye rahatlıkla devam edebiliriz. kadroyu kiralık ve yaşı yüksek oyuncular ile doldurmadığımız için tamamen baştan bir kadro kurmayıp noktaya atışı birkaç eksiği tamamlamak kalır.
işte bu sebeple taraftarlarımızdan bu sene hedef olarak genç oyuncularımız ile sağlam bir oyun planı oturtmayı, avrupa'da başarı olarak grubumuzdan konferans ligi'ne kalabilmeyi ve avrupa'da başarı için birkaç sene sonrayı hayal etmelerini istiyorum.
avrupa'da senelerdir başarısız olmamızın nedenini hala anlayamadık. sebebi günlük başarılar istiyor olmamız, sabredip birkaç sene sonrasına hedef koyamıyoruz çok uzak geliyor. hatta bir sezon sonrasını bile hayal edemiyoruz. birkaç hafta/ay sonraki maçta gelecek olan başarının peşindeyiz. bakın birkaç hafta/ay diyorum. peki başarılı olabiliyor muyuz? yaklaşamıyoruz bile. her sezon hemen başarı gelsin istiyoruz ama hüsrana uğruyoruz. ama sonraki sene yine aynı şeyin peşinden koşup hemen birkaç maç sonra kazanalım, başarılı olalım artık diyoruz. sonuç yine değişmiyor. her sene başa sarıyor durum bu. fenerbahçe'nin türkiye ligi'nde yaşadığı duruma benzedik. hemen başarı gelsin diye bir yapı kuramıyoruz hiçbir zaman. uzun vadeli düşünemiyoruz. yaptığımız transferleri uzun vadeli başarıyı düşünerek yapmalıyız ve prensiplerimize uygun olmalı. kısa vadeli düşük başarı ihtimallerine kanıp günü kurtaracak hamleler yapmamalıyız. bu dediklerim yanlış anlaşılmasın. bence de koca transfer döneminde hala takıma ihtiyacımız olan tipte bir orta saha transfer edememek yanlış bir planlama oldu. ancak transfer dönemi 8 eylül'de bitiyor ve eğer uzun vade için kafamızda oluşturduğumuz kadroyu kurabileceksek o tarihe kadar, ben bekleme taraftarıyım.
avrupa'da başarılı olamamızın sebebi bence transferlerin yapılmaması ya da geç yapılması değil. en büyük nedeni geçmiş yıllardaki günü kurtaracak hamleler ile sabırsızlık göstererek hemen başarı gelsin istediğimiz için avrupa da yaşadığımız hezimetler. çünkü o başarısızlıklar bizi hep daha kötü sıralamalara attı ve torbamızı düşürdü. boyumuzu aşan başarılar peşinde koştuğumuz için büyük hüsranlar yaşadık. ortalama bir avrupa ligi takımı bile değilken avrupa ligi beğenilmedi taraftarlar arasında. bu 2. lig takımı hekimoğlu'nun 1. ligde mücadele etmeyi beğenmeyip kısa vadede süper lig'i baş altı takımlarının arasında bitirmeyi hedeflemesine benziyor. bu hataya bana göre beşiktaş da düşüyor.
dediğim gibi bence avrupa'da ki başarısızlığımızın temel sebebi kendimize uygun uzun vadeli hedefler koyamamamız. 2021/2022 sezonu sonunda galatasaray son beş sezonda topladığı 17,000 ile uefa kulüpler sıralamasını 96. sırada tamamladı. önündeki bazı takımları söylersem durumun vahameti daha iyi anlaşılır. 94. molde, 93. baryssau, 91. hapoel beer sheva, 90. partizan, 88. malmö ff, 85. aek atina, 69. karabağ, 64. astana, 60. başakşehir bizden önde olan bazı takımlar. şampiyonlar ligi'nde bile son torbada olmayı bile takımımıza yakıştıramazken uefa avrupa ligi'nde gruplara son torbadan katıldık. torbamızda bulunan diğer takımlar legia varşova, midtjylland, ferencvaros, antwerp, strum graz, brondby gibi yine kendi dengimiz görmeyeceğimiz takımlar oldu. eğer bir turnuvanın gruplarına son torbadan katılıyorsan zaten sen kendi şansını geçen senelerdeki kötü performansın ile azaltmışsın. bir de üstüne görece şanssız bir kura ile zor bir gruba düşmüşsen birkaç transfer ile kendini kısa vadeli başarıyla kandırmak hiç doğru gelmiyor bana.
an itibariyle avrupa kulüpler sıralamasında 66. sırada bulunuyoruz. tam 30 sıra yükselerek 96. sıradan 66. sıraya ilerledik. sebebi ise 2016/2017 sezonu puanlarının artık hesaplamaya dahil edilmemesi. çünkü biz o sene avrupa kupalarında olmadığımız için hiç puan toplayamamıştık. bu yüzden çok sıra atlamış bulunduk. önümüzdeki sene ise silinecek olan sezon 2017/2018 olacağı için yine şanslı durumdayız. çünkü o sene ön elemede elenmiştik ve sadece 0,500 puan alabilmiştik. avrupa'da tekrar başarı yakalamak için bu fırsat çok önemli.
gelelim asıl konumuza. dediğim gibi kendimize uzun vadeli hedefler koymalıyız ve yerimizi bilmeliyiz. yukarıda anlattığım gibi maalesef kabul edelim biz şuan avrupa ligi'nin en kötü torbasındayız. ama kadro ve oyun kalitesi olarak bakarsak o kadar kötü olmasak da bence 32 takımın en iyi 16 takımı arasına giremeyiz. bizim bu seneki hedefimiz uefa konferans ligi olmalı. bu organizasyonu da beğenmemezlik yapmayın. puan toplamamız gerek. önümüzdeki senelerde başarı istiyorsak merdivenleri adım adım tırmanmalıyız. uefa'nın kulüplere avrupa ligi ve konferans ligi için verdiği puanlar arasında hemen hemen hiç fark yok. sadece avrupa ligi'nde grubu lider tamamlarsan 2,000; ikinci olursan 1,000 puan daha fazla veriliyor. grup maçları ve gruptan sonraki turlar için verilen puanlar da aynı.
eğer bu sene avrupa ligi'nde grubu 3. sırada tamamlayıp konferans ligi'ne kalırsak iyi puanlar toplamamız çok olası. çünkü ilk olarak play-off turunda konferans ligi grubunu 2. sırada bitiren takımlar ile eşleşeceğiz. gruplarda 2. olması beklenen takımlar gerçekten eleyebileceğimiz rakipler bizim için. bir tek e grubundan gelmesi muhtemel feyenoord/union berlin ve g grubundan rennes bizim için kağıt üstünde zor görünüyor. bu turu geçersek konferans ligi'nde son 16'ya kalmış oluyoruz.
bizim yapmamız gereken bu vakit gelene kadar oyunumuzu sezonun ilk yarısında yavaş yavaş oturtmak. zaten yapılan transferlerin hep belli bir oyun planına ve politikaya göre transfer edildiğini düşünüyorum. oyunu oturttuktan sonra eksiğimiz ne ise devre arası transfer döneminde bunları tamamlamak. bu yaz kadroda yaptığımız değişim hareketini devam ettirmeliyiz. zaten şuan ilk on birimiz aşağı yukarı belli durumda. eğer transferlerimiz beklentilerimizi karşılar ise ilk on bire en fazla bir tane daha orta saha transferi gerekir. tabi orta saha işini şimdiden halledersek çok daha iyi olur. böyle bir durumda onun da ilk on bire ve oyuna adapte olmasını erkene çekmiş oluruz. sadece ligde oynasın önemli değil. bu durumda devre arasında da kadroya alternatif oyuncular eklemek ve ilk yarıda gördüğümüz eksiklikleri tamamlamak görevi kalır. örneğin yine bu hafta alınmaz ise çoğu yerli olmak üzere alternatif olarak kaleci, sağ bek, sol stoper, orta saha bölgelerine transfer gerekebilir. o yüzden şimdiden bunun planı da yapılmalı.
eğer oyunumuzu oturtabilirsek, savunma sorununu çözersek, kadro bir birine iyice alışmaya başlarsa ve yedek kulübesinin kalitesini de biraz daha artırıp kadroyu genişletirsek sezonun ikinci yarısında konferans ligi'ndeki rakiplerimiz ile başa baş oynayacak keyif veren bir takım izleriz. muhtemelen son 16 turuna gruplarını lider tamamlayarak gelecek takımlar lask linz, gent, as roma, az alkmaar, kopenhag, slavia prag/feyenoord, tottenham, basel olacak gibi duruyor kağıt üzerinde. bir de buraya bizim gibi avrupa ligi'nden gelmesi beklenen sparta prag, real sociedad, spartak moskova, olympiakos, midtjylland/ludogorets, celtic, rapid wien/genk gibi takımlar eklenecek. doğru adımlar ile neden bu takımları eleyecek seviyeye gelmeyelim? en kötü ihtimal ile konferans ligi'nde çeyrek final oynarsak harika puanlar toplarız. bence bu sene için gayet makul bir hedef.
yukarıda söylediğim gibi önümüzdeki sezon yine az puan topladığımız bir sezon silineceği için ve bu sene eğer başarırsak topladığımız yüksek puanlar da eklenirsek bir anda kendimizi 66. sıradan ilk 40 içinde buluyoruz. 96. sıradan 40. sıralara gelmek muazzam bir sıçrayış olacak. bu sıralama ile örneğin önümüzdeki sezon şampiyonlar ligi'ne katılırsak muhtemelen 3. torbadan, avrupa ligi'ne katılırsak 2. torbadan katılma şansına sahip olacağız. işte o zaman ilk durum da 3. olmayı hedefleyebilir ve başarabilir; ikinci durumda ise bu sefer avrupa ligi grubundan çıkmayı hedefleyebiliriz.
ayrıca bu sezon kadroda geleceğe dönük bir yatırım yaptığımız için önümüzdeki sezon genç ve bonservisleri bizim olan ve bir sene boyunca bir oyun planı oturtan kadronun temellerini yükseltmeye rahatlıkla devam edebiliriz. kadroyu kiralık ve yaşı yüksek oyuncular ile doldurmadığımız için tamamen baştan bir kadro kurmayıp noktaya atışı birkaç eksiği tamamlamak kalır.
işte bu sebeple taraftarlarımızdan bu sene hedef olarak genç oyuncularımız ile sağlam bir oyun planı oturtmayı, avrupa'da başarı olarak grubumuzdan konferans ligi'ne kalabilmeyi ve avrupa'da başarı için birkaç sene sonrayı hayal etmelerini istiyorum.