14763
yılın 365 gününün 364'ünde fatih terim eleştirisi yapıldığı için haliyle kimsenin de kalitesizleşmeyi fatih terim'in eleştirilmesine bağlamadığı sözlük. eleştiri adı altında yazılanların gerçeklerle ne kadar çeliştiği bu kadar ortadayken kalitesizleşmenin vurgulanması son derece normal. bazıları rahatlıkla erişilebilecek veriler tam aksini söylüyorken tezlerini yanlış veriler üzerine kuruyorlar ve bunun üzerinden fatih terim'i hedef tahtasına oturtuyorlar. en yakın örneklerden 2'sinden birini dünden, öbürünü de ligin ilk 3 haftasından verebilirim;
mesela dünkü maçta ryan babel'in oyuna girişiyle oyunu verdiğimiz söyleniyor. halbuki bu tamamen yanlış. galatasaray oyunu her anlamda 45-65 arasında verdi, babel girdikten hemen sonra babel ile tamamen alakasız bir pozisyonda skor 2-2'ye gelince top hakimiyetini geri alıyor. haliyle hocaya yapılan "babel'i soktun o yüzden oyunu verdin" eleştirileri tamamen boşa çıkıyor. oyun babel girmeden 20 dakika önce verilmişti zaten. bunun sebepleri arasında yorgunluk olabilir, cica-taylan değişikliği olabilir, diagne-mohamed değişikliği olabilir, iyi oynarken devre arasına gol yiyerek gitmenin verdiği moral düşüklüğü olabilir, kerem-barış alper kanat değişikliği olabilir, kasımpaşa'nın yaptığı hamlelere fatih hoca ve ekibinin doğru cevapları verememesi olabilir... ancak süpersonik güçlerle takımın iyi oynamasını engellemediyse ya da soyunma odasında takımın moralini bozacak hareketler yapmadıysa babel bu sebeplerden biri olamaz. adam sahada yoktu çünkü.
2. örnek de ilk 3 hafta boyunca rakiplerimiz kadar üretken olamadığımız iddiası. bu da kolayca çürütülebilen bir iddia. hem ürettiğimiz xg hem de girdiğimiz gol pozisyonu sayısı hem fenerbahçe'den hem beşiktaş'tan hem de trabzonspor'dan daha yüksek;
https://twitter.com/.../1432340850621796352
https://twitter.com/.../1432334381180403721
hal böyleyken rakiplerimizin bizden daha üretken olduklarına dair eleştiriler de komple taca çıkıyor. üstelik "bak rakipler ne kadar üretken fatih terim'in galatasaray'ı doğru düzgün pozisyona giremiyor" tarzı rasyonellikten tamamen uzak eleştiriler aksinin ispatlanmasına rağmen devam ediyor.
bu sadece 2 basit örnek. aslında gerçeklikten tamamen uzak olup genelin gerçek kabul ettiği o kadar fazla söylem var ki;
1- geçtiğimiz sezon beşiktaş'tan daha fazla pas futbolu oynadığımıza dair algı; (bkz: #3053829)
2- geçtiğimiz sezon ilk yarıları çöpe attığımıza dair algı; (bkz: #3173074)
3- galatasaray'ın özellikle geçtiğimiz sezonu içeren skoru tutamadığına dair algı; (bkz: #3235571)
4- galatasaray'ın geçtiğimiz sezon hücumda beşiktaş'tan daha az üretken olduğuna dair algı; https://gss.gs/0KZ.jpeg
ve daha niceleri... sözlükte istisnasız her gün "yoo bu konudaki gerçek böyle değil ki" dediğim entry'leri ve daha kötüsü bu entry'lerden çıkarım yapıldığını okuyorum ve daha kötüsü doğru olmayan önermelerden sonuca varıldığını görüyorum. yine daha bugün fatih terim'e olumsuz eleştiride bulunulan bir entry'de dördüncü fatih terim dönemi'nde maksimum 10 tane kiralık transfer yaptığımız yazıyordu ki gerçek sayı aslında 20 civarı. haliyle "bu kadar transferin maksimum 10'u kiralık" çıkarımı üzerine inşa edilen bir fatih terim yergisi çok da bir anlam ifade etmiyor.
görüldüğü üzere başta fatih terim'e, sonra da sevilmeyen futbolculara öyle gerçeklikten uzak eleştiriler getiriliyor ki haliyle insanlar bundan rahatsız oluyor. şimdiye kadar bahsettiklerim sadece sınırları keskin bir şekilde mantık ile çizilmiş konulardı.
tek sorun bu konularda yapılan eleştiriler de değil. konu fatih terim ve sevilmeyen futbolcular olunca öyle tuhaf sebep-sonuç ilişkileri kuruluyor, öyle tuhaf çıkarımlar yapılıyor ki anlamak imkansız. örneğin takımda performansı düşen her oyuncunun sorumlusu fatih terim oluyorken aksi yöndeki örnekler tamamen göz ardı ediliyor. yeni transferlerimiz hakkında "şimdi iyi oynuyor ama fatih terim idmanı yiyince sonu mostafa mohamed gibi olacak" yorumları oldukça popüler. bunu diyen insanlar gedson fernandes, halil dervişoğlu, marcao teixeira, kerem aktürkoğlu, taylan antalyalı ve daha bir sürü örneği tamamen göz ardı ediyorlar ve fatih terim idmanının her oyuncuyu kötü etkilediği fikrini yayıyorlar.
sırf süper lig 2017-2018 sezonu'nun 2. yarısında bile iyi oynadığımız 10 civarı maç varken 4 senede 10 maç bile iyi top oynamadığımıza dair entry'ler de çok meşhur. bu tarz entry'lere eleştiri getirildiğinde "siz vasata alışmışsınız, ben 1 nisan 2018 galatasaray trabzonspor maçı performansımıza iyi diyemem kardeşim" tepkileri geliyor ancak bizim o günkü performansımızdan çok daha kötü beşiktaş, fenerbahçe yahut bizimle yakın seviyede x bir takım performansları aynı yazarlar tarafından övüle övüle bitirilemiyor. dolayısıyla çelişkili bir durum ortaya çıkıyor.
üstelik bu negatif entry'ler sadece kötü günlerde de yazılmıyor. çok iyi oynadığımız maçlardan sonra bile fatih terim'e yöneltilen çoğu akılalmaz eleştiriler mevcut. örneğin;
1- 6 nisan 2019 galatasaray yeni malatyaspor maçı: ligin güçlü savunma takımlarından yeni malatyaspor'a karşı muazzam bir maç oynamış ve 3-0'lık galibiyeti almışken konumuz neden kart sınırındaki marcao oyundan çıkmadığıydı. kimse marcao'ya fener derbisi öncesi gösterilen kartın son derece yanlış ve manidar bir karar olduğunu konuşmadı, hakeza o sezon kendi evimizde 2 maçın 2-0'dan 2-2'ye geldiğini ve marcao'nun çıkması durumunda oluşacak donk-ahmet tandemiyle bu durumun yeniden yaşanabileceğini dile getirenler azınlıktaydı. o gün fatih hoca takımına taş gibi top oynattı, istediğimiz skoru aldı ve marcao'yu çıkarmamakla da tamamen doğru kararı verdi. ancak bunun karşılığında yine kendisini beğendiremedi.
2- 23 şubat 2020 fenerbahçe galatasaray maçı: ilk yarısını fırtına gibi oynadığımız maçın 2. yarısına durgun başladık. ancak 60'lı dakikaların ortalarından itibaren oyun üstünlüğünü geri aldık ve pozisyonlara girmeye başladık. o dakikalarda sözlükte tek konuşulan fatih terim'in değişiklik yapmayarak maçı verdiğiydi. halbuki takım değişikliksiz bir şekilde üstünlüğü zaten geri almıştı. allah'tan golleri bularak maçı kazandık, yoksa efsane bir futbol oynadığımız maçta son dakikalarda momentum tamamen bize geçse ama golleri bulamasak bile bazı yazarlar nezdinde fatih terim maçı vermiş olacaktı.
3- 9 şubat 2020 kasımpaşa galatasaray maçı: yine muazzam bir futbol oynadığımız, zorlu bir deplasmanı kolaya çevirerek 3 farklı kazandığımız ve galibiyet serimizi 5 maça çıkardığımız maçtan sonra bazı yazarların tek gündemi neden selçuk inan'ın oyuna girdiğiydi. üstelik selçuk o gün oyuna girdikten sonra gayet iyi bir futbol ortaya koymuştu. yine de selçuk yerine genç oyuncu girmesinin istenilmesi kesinlikle anormal değil ancak o kadar olumluluğun yanında tek bir olumsuzluğun tek başına ön plana çıkarılması bazı şeyleri net bir şekilde göstermişti.
4- 15 mart 2020 galatasaray beşiktaş maçı: efsane bir galibiyet serisi sonrası yine çok iyi oynayarak takıldığımız sivasspor maçından sonra seyircisiz maçta oyun olarak ciddi şekilde çıkışta olan, başakşehir-trabzonspor-alanyaspor üçgeninde 4 puan çıkarsa da 3 rakibine de futbol dersi vermiş beşiktaş'ı ağırladık ve seyircisizliğe rağmen rakibi oyun olarak ezip geçtik (şut sayısı 16-3'tü). maç sonunda bazılarının tek gündemi ise değişiklikler ve maça belhanda ile başlama kararıydı. hoca yine övgüden çok eleştiri aldı.
5- 23 kasım 2020 galatasaray kayserispor maçı: bu maçın sonundaki "hoca takıma bitiricilik çalıştırmamış (o ne demekse artık)" eleştirileri ise adeta nirvanaydı. yorum bile yapmıyorum.
6- 8 mayıs 2021 galatasaray beşiktaş maçı: sözde bizden çok daha iyi bir futbol oynayan ve bir önceki maçında hatayspor'a 7 tane atıp neredeyse tüm sözlüğün fatih terim'e laf sokmasına neden olmuş beşiktaş'a nefes bile aldırmadığımız maçtan sonra bazılarının gündemindeki tek soru neden 4. golü atmadığımızdı. aynı yazarlar bu maçtan sadece bir hafta öncebeşiktaş'ın uzay futbolu oynadığından ve bizi sahamızda eze eze yeneceğinden bahsediyorlardı. ve yine aynı yazarlar biz 4. gol için risk alsak fatih terim'in risk aldığı için kaybettiğimiz maçları gündeme getirecek ve her zaman yaptıkları gibi yine fatih terim'i suçlu çıkaracaklardı.
bu maçlar ilk aklıma gelen örneklerden 6'sı. yoksa daha ne örnekler var. 80 dakika iyi top oynayıp 10 dakika durgun olduğumuz maçların o 10 dakikaları bile fatih terim'in ne kadar kötü bir hoca olduğuna dair entry'leri görmemize yetiyor. hatta geçen 24 mayıs 2019 sivasspor galatasaray maçı'na bakayım dedim. gözlerime inanamadım. sanki o gün maça çıkan takım son 9 günde 2 kupa almış takım değil de sezonu başarısız kapatmış bir takım. o gün bile sakince maç izleyip oyuna ve maça gereksiz anlam yüklemeyen o kadar az insan vardı ki. sonra sözlükteki negatiflikten bahsedilince "takım iyi durumda olsa negatif olmayız" deniyor. hayır efendiler, takım iyi durumdayken de negatiflik aynen devam ediyor. takım 2012-2013 sezonunda şampiyonlar ligi çeyrek finali oynayıp onda da tarihin en iyi takımlarından birine hakem farkıyla elendiğinde ve ligi de çok asılmadan %60'ıyla oynayıp rahatça kazandığında da negatiflik devam ediyordu.
bu sezon hoca istediği oyunu oynatmayı başarırsa, bu oyunla en büyük başarıları kazansak bile bazılarının negatifliği devam edecek. siz sanıyor musunuz ki bu takım uefa avrupa ligi yarı finalinde hakem tarafından doğranıp elenirse bahsettiğim yazar tipi "canın sağ olsun hocam, bugünkü şu hamlelerin hususunda seninle hemfikir değilim ancak bu sezon bizi çok büyük başarılara taşıdın" diyecekler? tabii ki hayır. yine hocayı yermek için bir bahane bulunacak (180 dakikayı domine edip dünyaları kaçırsak bile "hoca takıma bitiricilik çalıştırmamış" bahanesi var sonuçta*) ve bazı yazarlar tamamen bu konular üzerinden yorum yapacak. buna çok benzer, hatta daha trajik bir örnek ekşi sözlük'te var mesela; 3 nisan 2013 real madrid galatasaray maçı'nda real madrid bizi hakemlerin büyük katkısıyla (bkz: #3012583) yendikten sonra şöyle bir eleştiri entry'si yazılmıştı hoca hakkında;
https://eksisozluk.com/entry/33077205
entry'nin buradaki bazı kişilerin görüşlerini tamamen yansıtan bir entry olduğunu söylemem lazım. hoca 2011 baharında küme düşme potasında takılan bir takımı 2 sene içinde tarihin en iyi real madrid takımlarından biriyle deplasmanda başa baş oynatıp hakemlerin felaket hataları yüzünden kaybetse bile bazılarının gözündeki ederi bu. yine altı dolmayan suçlamalar, tuhaf varsayımlar, "benim gördüğüm sahada çok da iyi olmayan bir real madrid vardı ve galatasaray dün iyi bir taktikle maçı kazanabilirdi" diyerek rakibi de küçülterek hocaya taktik bilgisi üzerinden sallamalar vs. vs. entry'deki üslup ve entry'nin içeriği ne kadar da tanıdık değil mi? işte aynı karalama zihniyeti maalesef bu sözlükte de var ve maalesef ki azınlıkta olan bir zihniyet değil bu.
bu zihniyetin sonucunda dünyanın her yerinde başarı hikayesi olarak görülecek bir iş olan genç ve hazır olmayan oyuncu transfer edip ve sonrasında oyuncuyu yetiştirip 1 sene içinde hem takımın ilk 11'ine hem de milli takıma kazandırma işini fatih hoca yapınca onda bile övgü değil ağır olumsuz eleştiri alıyor.
ve yine bu zihniyet; dünyanın her yerinde teknik direktörün övüleceği, hele türkiye gibi bir ülkede göklere çıkarılacağı bir transfer operasyonunun sonunda hocayı övmek, en azından 1-2 güzel kelam etmek yerine "bak istediğin oyuncular da alındı, hele bir top oynatama mahvedeceğiz seni" tutumunun gösterilmesine neden oluyor. bu zihniyetteki insanlar aslında bu transferlerin hoca için değil galatasaray'ın geleceği için yapıldığı, hocanın bu vizyonu sayesinde (ki şu anki scout ekibini bile 2012'de kendisi kurmuştu hoca) kendisi başarısız olsa bile uzun vadede çok başarılı olma potansiyeline sahip bir kadro kurulduğu ve bu konuda övgüyü hak eden 1 numaralı ismin hoca olduğu gerçeğini ya görmüyorlar ya da görmezden geliyorlar.
aslında anlatılacak çok şey var da artık sadede geleyim. kimse kimseyi kandırmasın. sözlükte hocayı eleştirenlerin hepsinin niyeti aynı değil. aralarında son derece korkutucu bir zihniyete vakıf olan kişiler var ki bu kişilerin sayısı sadece 3-5 de değil. bu devran maalesef böyle devam edecek, sözlükte her gün hedeflediği insana saldırmak için hatalı bilgi kullanmayı rahatça göze alan insanları göreceğim gibi geliyor. bazıları bu durumu çok sevindirici bulabilir ama bence bu durum gerçekten çok üzücü. bu durumu sevindirici bulanlar umarım kendilerinin beğendikleri kişilere gerçek olmayan argümanlar üzerinden her gün sallanıldığını görmezler. görülecek şey değil hakikaten.
mesela dünkü maçta ryan babel'in oyuna girişiyle oyunu verdiğimiz söyleniyor. halbuki bu tamamen yanlış. galatasaray oyunu her anlamda 45-65 arasında verdi, babel girdikten hemen sonra babel ile tamamen alakasız bir pozisyonda skor 2-2'ye gelince top hakimiyetini geri alıyor. haliyle hocaya yapılan "babel'i soktun o yüzden oyunu verdin" eleştirileri tamamen boşa çıkıyor. oyun babel girmeden 20 dakika önce verilmişti zaten. bunun sebepleri arasında yorgunluk olabilir, cica-taylan değişikliği olabilir, diagne-mohamed değişikliği olabilir, iyi oynarken devre arasına gol yiyerek gitmenin verdiği moral düşüklüğü olabilir, kerem-barış alper kanat değişikliği olabilir, kasımpaşa'nın yaptığı hamlelere fatih hoca ve ekibinin doğru cevapları verememesi olabilir... ancak süpersonik güçlerle takımın iyi oynamasını engellemediyse ya da soyunma odasında takımın moralini bozacak hareketler yapmadıysa babel bu sebeplerden biri olamaz. adam sahada yoktu çünkü.
2. örnek de ilk 3 hafta boyunca rakiplerimiz kadar üretken olamadığımız iddiası. bu da kolayca çürütülebilen bir iddia. hem ürettiğimiz xg hem de girdiğimiz gol pozisyonu sayısı hem fenerbahçe'den hem beşiktaş'tan hem de trabzonspor'dan daha yüksek;
https://twitter.com/.../1432340850621796352
https://twitter.com/.../1432334381180403721
hal böyleyken rakiplerimizin bizden daha üretken olduklarına dair eleştiriler de komple taca çıkıyor. üstelik "bak rakipler ne kadar üretken fatih terim'in galatasaray'ı doğru düzgün pozisyona giremiyor" tarzı rasyonellikten tamamen uzak eleştiriler aksinin ispatlanmasına rağmen devam ediyor.
bu sadece 2 basit örnek. aslında gerçeklikten tamamen uzak olup genelin gerçek kabul ettiği o kadar fazla söylem var ki;
1- geçtiğimiz sezon beşiktaş'tan daha fazla pas futbolu oynadığımıza dair algı; (bkz: #3053829)
2- geçtiğimiz sezon ilk yarıları çöpe attığımıza dair algı; (bkz: #3173074)
3- galatasaray'ın özellikle geçtiğimiz sezonu içeren skoru tutamadığına dair algı; (bkz: #3235571)
4- galatasaray'ın geçtiğimiz sezon hücumda beşiktaş'tan daha az üretken olduğuna dair algı; https://gss.gs/0KZ.jpeg
ve daha niceleri... sözlükte istisnasız her gün "yoo bu konudaki gerçek böyle değil ki" dediğim entry'leri ve daha kötüsü bu entry'lerden çıkarım yapıldığını okuyorum ve daha kötüsü doğru olmayan önermelerden sonuca varıldığını görüyorum. yine daha bugün fatih terim'e olumsuz eleştiride bulunulan bir entry'de dördüncü fatih terim dönemi'nde maksimum 10 tane kiralık transfer yaptığımız yazıyordu ki gerçek sayı aslında 20 civarı. haliyle "bu kadar transferin maksimum 10'u kiralık" çıkarımı üzerine inşa edilen bir fatih terim yergisi çok da bir anlam ifade etmiyor.
görüldüğü üzere başta fatih terim'e, sonra da sevilmeyen futbolculara öyle gerçeklikten uzak eleştiriler getiriliyor ki haliyle insanlar bundan rahatsız oluyor. şimdiye kadar bahsettiklerim sadece sınırları keskin bir şekilde mantık ile çizilmiş konulardı.
tek sorun bu konularda yapılan eleştiriler de değil. konu fatih terim ve sevilmeyen futbolcular olunca öyle tuhaf sebep-sonuç ilişkileri kuruluyor, öyle tuhaf çıkarımlar yapılıyor ki anlamak imkansız. örneğin takımda performansı düşen her oyuncunun sorumlusu fatih terim oluyorken aksi yöndeki örnekler tamamen göz ardı ediliyor. yeni transferlerimiz hakkında "şimdi iyi oynuyor ama fatih terim idmanı yiyince sonu mostafa mohamed gibi olacak" yorumları oldukça popüler. bunu diyen insanlar gedson fernandes, halil dervişoğlu, marcao teixeira, kerem aktürkoğlu, taylan antalyalı ve daha bir sürü örneği tamamen göz ardı ediyorlar ve fatih terim idmanının her oyuncuyu kötü etkilediği fikrini yayıyorlar.
sırf süper lig 2017-2018 sezonu'nun 2. yarısında bile iyi oynadığımız 10 civarı maç varken 4 senede 10 maç bile iyi top oynamadığımıza dair entry'ler de çok meşhur. bu tarz entry'lere eleştiri getirildiğinde "siz vasata alışmışsınız, ben 1 nisan 2018 galatasaray trabzonspor maçı performansımıza iyi diyemem kardeşim" tepkileri geliyor ancak bizim o günkü performansımızdan çok daha kötü beşiktaş, fenerbahçe yahut bizimle yakın seviyede x bir takım performansları aynı yazarlar tarafından övüle övüle bitirilemiyor. dolayısıyla çelişkili bir durum ortaya çıkıyor.
üstelik bu negatif entry'ler sadece kötü günlerde de yazılmıyor. çok iyi oynadığımız maçlardan sonra bile fatih terim'e yöneltilen çoğu akılalmaz eleştiriler mevcut. örneğin;
1- 6 nisan 2019 galatasaray yeni malatyaspor maçı: ligin güçlü savunma takımlarından yeni malatyaspor'a karşı muazzam bir maç oynamış ve 3-0'lık galibiyeti almışken konumuz neden kart sınırındaki marcao oyundan çıkmadığıydı. kimse marcao'ya fener derbisi öncesi gösterilen kartın son derece yanlış ve manidar bir karar olduğunu konuşmadı, hakeza o sezon kendi evimizde 2 maçın 2-0'dan 2-2'ye geldiğini ve marcao'nun çıkması durumunda oluşacak donk-ahmet tandemiyle bu durumun yeniden yaşanabileceğini dile getirenler azınlıktaydı. o gün fatih hoca takımına taş gibi top oynattı, istediğimiz skoru aldı ve marcao'yu çıkarmamakla da tamamen doğru kararı verdi. ancak bunun karşılığında yine kendisini beğendiremedi.
2- 23 şubat 2020 fenerbahçe galatasaray maçı: ilk yarısını fırtına gibi oynadığımız maçın 2. yarısına durgun başladık. ancak 60'lı dakikaların ortalarından itibaren oyun üstünlüğünü geri aldık ve pozisyonlara girmeye başladık. o dakikalarda sözlükte tek konuşulan fatih terim'in değişiklik yapmayarak maçı verdiğiydi. halbuki takım değişikliksiz bir şekilde üstünlüğü zaten geri almıştı. allah'tan golleri bularak maçı kazandık, yoksa efsane bir futbol oynadığımız maçta son dakikalarda momentum tamamen bize geçse ama golleri bulamasak bile bazı yazarlar nezdinde fatih terim maçı vermiş olacaktı.
3- 9 şubat 2020 kasımpaşa galatasaray maçı: yine muazzam bir futbol oynadığımız, zorlu bir deplasmanı kolaya çevirerek 3 farklı kazandığımız ve galibiyet serimizi 5 maça çıkardığımız maçtan sonra bazı yazarların tek gündemi neden selçuk inan'ın oyuna girdiğiydi. üstelik selçuk o gün oyuna girdikten sonra gayet iyi bir futbol ortaya koymuştu. yine de selçuk yerine genç oyuncu girmesinin istenilmesi kesinlikle anormal değil ancak o kadar olumluluğun yanında tek bir olumsuzluğun tek başına ön plana çıkarılması bazı şeyleri net bir şekilde göstermişti.
4- 15 mart 2020 galatasaray beşiktaş maçı: efsane bir galibiyet serisi sonrası yine çok iyi oynayarak takıldığımız sivasspor maçından sonra seyircisiz maçta oyun olarak ciddi şekilde çıkışta olan, başakşehir-trabzonspor-alanyaspor üçgeninde 4 puan çıkarsa da 3 rakibine de futbol dersi vermiş beşiktaş'ı ağırladık ve seyircisizliğe rağmen rakibi oyun olarak ezip geçtik (şut sayısı 16-3'tü). maç sonunda bazılarının tek gündemi ise değişiklikler ve maça belhanda ile başlama kararıydı. hoca yine övgüden çok eleştiri aldı.
5- 23 kasım 2020 galatasaray kayserispor maçı: bu maçın sonundaki "hoca takıma bitiricilik çalıştırmamış (o ne demekse artık)" eleştirileri ise adeta nirvanaydı. yorum bile yapmıyorum.
6- 8 mayıs 2021 galatasaray beşiktaş maçı: sözde bizden çok daha iyi bir futbol oynayan ve bir önceki maçında hatayspor'a 7 tane atıp neredeyse tüm sözlüğün fatih terim'e laf sokmasına neden olmuş beşiktaş'a nefes bile aldırmadığımız maçtan sonra bazılarının gündemindeki tek soru neden 4. golü atmadığımızdı. aynı yazarlar bu maçtan sadece bir hafta öncebeşiktaş'ın uzay futbolu oynadığından ve bizi sahamızda eze eze yeneceğinden bahsediyorlardı. ve yine aynı yazarlar biz 4. gol için risk alsak fatih terim'in risk aldığı için kaybettiğimiz maçları gündeme getirecek ve her zaman yaptıkları gibi yine fatih terim'i suçlu çıkaracaklardı.
bu maçlar ilk aklıma gelen örneklerden 6'sı. yoksa daha ne örnekler var. 80 dakika iyi top oynayıp 10 dakika durgun olduğumuz maçların o 10 dakikaları bile fatih terim'in ne kadar kötü bir hoca olduğuna dair entry'leri görmemize yetiyor. hatta geçen 24 mayıs 2019 sivasspor galatasaray maçı'na bakayım dedim. gözlerime inanamadım. sanki o gün maça çıkan takım son 9 günde 2 kupa almış takım değil de sezonu başarısız kapatmış bir takım. o gün bile sakince maç izleyip oyuna ve maça gereksiz anlam yüklemeyen o kadar az insan vardı ki. sonra sözlükteki negatiflikten bahsedilince "takım iyi durumda olsa negatif olmayız" deniyor. hayır efendiler, takım iyi durumdayken de negatiflik aynen devam ediyor. takım 2012-2013 sezonunda şampiyonlar ligi çeyrek finali oynayıp onda da tarihin en iyi takımlarından birine hakem farkıyla elendiğinde ve ligi de çok asılmadan %60'ıyla oynayıp rahatça kazandığında da negatiflik devam ediyordu.
bu sezon hoca istediği oyunu oynatmayı başarırsa, bu oyunla en büyük başarıları kazansak bile bazılarının negatifliği devam edecek. siz sanıyor musunuz ki bu takım uefa avrupa ligi yarı finalinde hakem tarafından doğranıp elenirse bahsettiğim yazar tipi "canın sağ olsun hocam, bugünkü şu hamlelerin hususunda seninle hemfikir değilim ancak bu sezon bizi çok büyük başarılara taşıdın" diyecekler? tabii ki hayır. yine hocayı yermek için bir bahane bulunacak (180 dakikayı domine edip dünyaları kaçırsak bile "hoca takıma bitiricilik çalıştırmamış" bahanesi var sonuçta*) ve bazı yazarlar tamamen bu konular üzerinden yorum yapacak. buna çok benzer, hatta daha trajik bir örnek ekşi sözlük'te var mesela; 3 nisan 2013 real madrid galatasaray maçı'nda real madrid bizi hakemlerin büyük katkısıyla (bkz: #3012583) yendikten sonra şöyle bir eleştiri entry'si yazılmıştı hoca hakkında;
https://eksisozluk.com/entry/33077205
entry'nin buradaki bazı kişilerin görüşlerini tamamen yansıtan bir entry olduğunu söylemem lazım. hoca 2011 baharında küme düşme potasında takılan bir takımı 2 sene içinde tarihin en iyi real madrid takımlarından biriyle deplasmanda başa baş oynatıp hakemlerin felaket hataları yüzünden kaybetse bile bazılarının gözündeki ederi bu. yine altı dolmayan suçlamalar, tuhaf varsayımlar, "benim gördüğüm sahada çok da iyi olmayan bir real madrid vardı ve galatasaray dün iyi bir taktikle maçı kazanabilirdi" diyerek rakibi de küçülterek hocaya taktik bilgisi üzerinden sallamalar vs. vs. entry'deki üslup ve entry'nin içeriği ne kadar da tanıdık değil mi? işte aynı karalama zihniyeti maalesef bu sözlükte de var ve maalesef ki azınlıkta olan bir zihniyet değil bu.
bu zihniyetin sonucunda dünyanın her yerinde başarı hikayesi olarak görülecek bir iş olan genç ve hazır olmayan oyuncu transfer edip ve sonrasında oyuncuyu yetiştirip 1 sene içinde hem takımın ilk 11'ine hem de milli takıma kazandırma işini fatih hoca yapınca onda bile övgü değil ağır olumsuz eleştiri alıyor.
ve yine bu zihniyet; dünyanın her yerinde teknik direktörün övüleceği, hele türkiye gibi bir ülkede göklere çıkarılacağı bir transfer operasyonunun sonunda hocayı övmek, en azından 1-2 güzel kelam etmek yerine "bak istediğin oyuncular da alındı, hele bir top oynatama mahvedeceğiz seni" tutumunun gösterilmesine neden oluyor. bu zihniyetteki insanlar aslında bu transferlerin hoca için değil galatasaray'ın geleceği için yapıldığı, hocanın bu vizyonu sayesinde (ki şu anki scout ekibini bile 2012'de kendisi kurmuştu hoca) kendisi başarısız olsa bile uzun vadede çok başarılı olma potansiyeline sahip bir kadro kurulduğu ve bu konuda övgüyü hak eden 1 numaralı ismin hoca olduğu gerçeğini ya görmüyorlar ya da görmezden geliyorlar.
aslında anlatılacak çok şey var da artık sadede geleyim. kimse kimseyi kandırmasın. sözlükte hocayı eleştirenlerin hepsinin niyeti aynı değil. aralarında son derece korkutucu bir zihniyete vakıf olan kişiler var ki bu kişilerin sayısı sadece 3-5 de değil. bu devran maalesef böyle devam edecek, sözlükte her gün hedeflediği insana saldırmak için hatalı bilgi kullanmayı rahatça göze alan insanları göreceğim gibi geliyor. bazıları bu durumu çok sevindirici bulabilir ama bence bu durum gerçekten çok üzücü. bu durumu sevindirici bulanlar umarım kendilerinin beğendikleri kişilere gerçek olmayan argümanlar üzerinden her gün sallanıldığını görmezler. görülecek şey değil hakikaten.