resim
Berkan İsmail Kutlu
Takım:Galatasaray
Mevki:Merkez Orta Saha
Yaş:26
Boy:1.86
Uyruk:Türkiye
  • 395
    bu yazacaklarım berkan kutlu hakkında değil. aslında berkan kutlu üzerinden genelde bir çıkarım olacak. yani yüksek efor sarf eden futbolcuların bitiricilik ya da son kararlarda eksiklik yaşayabiliyor olmasıyla alakalı.

    sinan yılmaz bu konu hakkında şöyle bir tespitte bulunmuş. lubosmichel rumuzlu yazar arkadaşımız taşımış girisine. şöyle ki:

    --- alıntı: #3234330 ---

    sinan yılmaz bu bitiricilik sıkıntısının çok yüksek eforla oynamaktan kaynaklandığını söylemiş ve aynı problemi sivas'ta takır takır uzaktan goller atan fakat bizde sürekli hareket etmekten şuta nefesi kalmayan emre kılınç'ın ve kariyeri boyunca sürekli çok sert pres yapmaktan şutlarda sakin kalamayan umut bulut'un da yaşadığını da eklemişti. hatta presle falan işi olmayan mario jardel'in bu sayede son vuruşlarına hem fiziksel hem de zihinsel olarak iyi hazırlandığını da belirtmişti.

    --- alıntı ---

    bu doğru ama eksik bir tespit bana göre. naçizane birkaç ekleme yapmak istiyorum. buradan yola çıktığımızda şöyle bir çıkarım yapılabilir belki: yüksek eforla oynadığınızda bitiricilik konusunda sıkıntı yaşayabilirken, düşük eforla oynadığınızda daha iyi bir bitiriciliğe sahip olabilirsiniz. bu doğru. fakat yine eksik. yüksek eforla -hatta sayılan futbolculardan daha yüksek- oynayıp çok acayip bitiricilikleri olan futbolcular olduğu gibi, çok düşük eforla oynayıp bitiricilik konusunda sıkıntı yaşayan futbolcular da vardır. birinci kısım için günümüzden birçok örnek verilebilir, ikinci kısım için ise biraz geçmişe gitmek gerekir. çünkü her iki durum için de futbolun isterleri güncellendi.

    yine bu yüksek efor konusunda iki durum var. hangi yüksek efor? birikmiş mi? ani mi?

    aslında şunu sormak istiyorum: sürekli yüksek eforla oynamaktan kaynaklı vücutta biriken strese, güç ve enerji eksikliğinden kaynaklı bir bitiricilik mi konumuz; yoksa ani yüksek efor patlamalarında -sprintlerden- sonra gelen bitiricilik sorunumu mu konumuz? tabii ki bu iki durumdan kaynaklı hibrit bir durum da olabilir.

    bu iki durum arasında organik bir bağ olsa da bağlamda farklılıklar var.

    mesela sürekli yüksek efordan bahsedeceksek... burada bir kondisyon probleminden bahsedilebilir. vücudun buna hazır olamayışı... enerjiyi, uzayı(geometriyi) ve zamanı efektif kullanamama... dolayısıyla pozisyon almada eksiklik... takım ve takım arkadaşları arasındaki uyumsuzluk... gibi faktörlerden bahsedilebilir. bu enerjiyi efektif kullanmanın konusuna girer.

    söz gelimi: takımın uyumu iyiyse, takım geometrisini iyi ayarlıyorsa, oyuncu pozisyonunu düzgün alıyorsa haybeden enerji harcamasına gerek kalmaz. bundan dolayı denebilir ki enerjinin efektif kullanımı çok çok önemli ama bir o kadar teknik bir konudur.

    diğer yandan ani yüksek efordan bahsedeceksek başka yerlere bakmak lazım. bu sporcunun yüksek efordan kaynaklı stresle vücudunun ve beyninin nasıl başa çıktığıyla alakalı bir konudur daha çok. yine kondisyon etkili bir parametredir ama ilki kadar değil. yüksek efor sonunda çıkacak şuta gerekli gücü çıkaramıyorsunuzdur. güç yitimi ya da vücuttan o gücü çıkaramama durumu... ya da çok söylenir ya hani maçlarda, futbolcunun beyni istiyor ama vücudu ona ayak uyduramıyor diye. hah... bu iki türlüdür:

    ya futbolcunun beyni şunu yap diyordur ama vücut istere karşılık yeterli gücü çıkaramıyordur.
    ya da futbolcunun beyni istemese (istemli) de vücut kas hafızasıyla bir şeyler yapmayı deniyordur.

    bu insandan insana değişir.

    dolayısıyla sporcunun o yüksek efor anına göre vücudunu yeni normaline alıştırması gerekir. beynin anormal durumda, aslında bu normal deyip düşük efordaki stabilliğini olabildiğince koruması gerekir. yine vücutta o son için gerekli gücün çıkarılabilmesi gerekir. doğru karar, yeterli güç...

    yeterli güç aslında yine efektiflikle alakalıdır. ama bu sefer takımın koordinasyonundan çok, bireyin koordinasyonuyla... takımın pozisyon alışıyla değil, vücudun pozisyon alışıyla(yani formla)... insanoğlu her zaman minimum ile maksimumu aramaya çalışmıştır. kaldıraç mesela... sporda da bu pek farklı değildir. maçın başında çıkarabileceğiniz güç ile maçın sonunda çıkarabileceğiniz güç aynı değildir. enerji korunumu ile alakalı bir konu bu. dolayısıyla vücudu, denk bir güç çıkarmaya yönelik doğru pozisyona geçmeye yönelik eğitmek gerekir.

    bilirsiniz. basketbolda şutların belli başlı formları vardır. kendi kendinize pozisyon yaratırken vücudun aldığı pozisyon/form farklıdır. ya da kısa bir savunmacıya karşı aldığınız form ile uzun bir savunmacıyla karşı aldığınız form farklıdır. ya da uzun postta, üç sayı çizgisinin gerisinde veya orta çizgisinde aldığınız formlar farklıdır. o şutu maç boyunca, drippling sonunda optimal düzeyde çıkarabilmek için bulunmuş (özelde veya genelde. çünkü genel her zaman bireye uygulanamaz.) formlardır bunlar.

    futbolda da haliyle durum farklı değildir. duran topun, hareketli oyunun, yüksek eforun farklı formları vardır. yüksek efor sonundaki şut için vücudunuzun nasıl bir form alacağını bilmelisiniz ki o şutu optimal düzeyde çıkarabilesiniz. tabii ki o son an için gerekli olan form yeterli değildir. doğru koşmak diye de bir şey var. doğru formla koşmak... doğru form sizin daha yüksek hızla koşmanıza izin verirken, vücudunuzun dengesini korumasına, koordinasyonun dağılmamasına, ayağın yere sağlam basmasına, daha yüksek hızda daha az efektif enerji harcamanıza yardımcı olur. dolayısıyla o son ana daha dengeli ve daha çok enerjiyle gelirsiniz.

    bu örneği hep veriyorum bu konularda yine vereceğim. manchester city'nin phil foden için atletizm koçu tutması...

    toparlayalım.

    son söz:

    berkan kutlu özelinde benzer futbolcuların bitiricilik konusunda eksiklikler yaşamasının nedenini yüksek efora bağlamak doğru ama eksik bir tespittir. yüksek efor sadece sonuçtaki, görünürdeki gösterge ve nedendir. daha altta farklı nedenler yatıyor olabilir ve bu neden her futbolcuya özeldir. genel neden, ele alınan bu spesifik konuda zaten yüksek efordur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın