• 10886
    ya sözlük şu ülkeden de, koşullarından da, insanından da cidden yoruldum artık. sözlüğün dertleşme duvarı kapatılmış, bir yerlere yazmak istedim aklıma burası geldi. muhtemelen moderatör silecektir ama ben sadece rahatlamak amaçlı yazmak istiyorum ve yazacağım.

    cidden artık hayattan bezme noktasına geldim. zamanında gerek kendi aptallıklarım, gerek ailemin bilgisizliği yüzünden hem lise tercihim(ticaret meslek lisesi) çok yanlış oldu, hem de o dönemler üniversiteye gidişlerde kat sayı zımbırtısı yüzünden, okuduğun meslek lisesiyle alakalı bölüm tercihi yapma zorunluluğu beni baltaladı ve bu olay hayatımın adeta içine etti diyebilirim. liseyi muhasebe üzerine okudum ve ben bu mesleği sevemedim arkadaş. ama bu demek değil ki sevmek için çabalamadım. vallahi billahi çok çabaladım ama olmadı. sırf şu işi öğretsinler diye üç kuruş paraya çalıştım bir süre ama yok abi öğrenemedim. üniversiteye gitmeye kalktım, bölüm seçme şansım sınırlı olduğu için kazandığım bir üniversitenin işletme bölümüne kayıt yaptırdım. ama mesele şehir dışında kalmaya gelince afalladık maalesef. yurtlar ağzına kadar dolu, aileye de zor geldi ev tutmak, e ışık evleri denilen o cemaat yuvalarında da ben kalmak istemedim. haliyle üniversiteye de gidememiş olduk. gerçi gitsek de ne fayda? 80 sonrası doğan türk gençlerinin büyük çoğunluğu gibi işletme mezunu olup dolanacaktık işsiz, işsiz belki de. yada en kötü şimdiki durumda olurdum. neyse uğraştım, didindim, ama maddiyat el vermedi. olmadı dondurduk üniversiteyi daha sonra giderim diye. peder beyi de işten çıkarmışları o sırada zaten. sonrasında da baktım ki gidemiyorum askerliği aradan çıkarma falan derken 3-4 sene daha heba oldu gitti.

    askerden sonra birkaç geçici iş(tezgahtarlık) akabinde iş arama faslı sürdü haliyle. sigortalı kalıcı bir iş arıyorken ms office programlarını bilmem, klavyemin hızlı olması ve geçmişte genel olarak ofis deneyimlerim olması sebebiyle, erkek sekreter arayan bir mütedeyyin aile şirketinde işe başladım. 7 yıldır da burada çalışıyorum. maaşlar genelde o senenin asgari ücretinin bir tık üstünde seyreder geldiğimden beri. bu 7 yıllık macerada sekreterlik dışında depo sorumlusu, dışarıda banka ve çek işleri kovalama ve kalifiye kölelik gibi bölümlere de bakıyorum. girerken anlaşmamız sadece masa başı sekreterlik üzerineyken, birkaç sene sonra geçici olarak başladığım dışarı işleri de sırtıma binmiş oldu. cidden bu ülke kadar sineğin yağını çıkarmayı seven, zenginlerin olduğu bir başka ülke daha bilmiyorum ben. kuzenlerim ekseri isviçre, almanya ve italya'da yaşıyor. yani gidip oraları görmüşlüğüm var. bizdeki patron ve işveren modeli onlarda yok arkadaş. tek maaşla birden fazla işini gördürme olayı geri kalmış ülke olmanın alameti ne yazık ki.

    önünde telefon var, 0 (yazıyla sıfır)'a bastığı an sekreter telefonu çalacak ve derdini meramını söyleyeceksin. ama yok hocam adam bağırarak odasına çağırıyor ve inanın ki yer yer o kadar saçma işler için çağırıyor ki anlatsam gülersiniz. bankaya sırt çantasıyla yer geliyor iki milyon tl taşıyoruz ama aldığım maaş üç kuruş. hayır bir de insanı salak yerine koyuyorlar geçici olarak yapıyorsun bu işi adam alacağız diye. 2 senedir adam alacaklar tabi yersen. bu sabah artık patlama noktasına geldim. adam odama sinek girdi diye bana söylüyor. ulan sineği de ben mi kovalayacağım yahu?

    şimdi belki diyeceksiniz ki bu makedonyali çok mız mız, iş sevmiyor falan. vallahi alakası yok be dostlar. ağırıma giden zaten geçinmenin imkansız olduğu 3 kuruş paraya, sanki büyük bir nimet veriyormuş gibi 10 tane iş yaptırılması. yani sana para veriyorum o halde benim kölemsin zihniyeti. bu arada bu çalıştığım adamlar diğer patronlarıma göre en hakkaniyetli olanlar. varın geri kalanları siz düşünün. hayır bir kazancım olsa, bir araba alabilsem, köşeye bir para atabilsem, bir ev alabilsem falan filan önemli değil çekeriz diyeceğim ama o da yok. sırf hayatta kalabilmek için bu denli köleleşmek sinirime dokunuyor. şehir desen zaten bitmiş bildiğin mülteci bataklığı. afganı, suriyelisi, afrikalısı farklı farklı tanımadığımız, dilini bilmediğimiz insanlarla dip dibe yaşıyoruz. politik gidişat, ülke ekonomisi, sosyolojisi vs iflas etmiş. geçen hanım hastalandı, özel hastaneye gidene kadar devlet hastanelerinde bir iğne için 2,5 saat mal gibi bekletildik.

    maddi açıdan desen zaten tek başıma geçinemiyorum. evliyim ve ailemle birlikte kirada yaşamak zorundayım. babadan, dededen kalan bir şeyde yok maalesef. hayatımı değiştirmek istiyorum bazen. kalkıp bir yere gideyim diyorum ama gidemiyorum. çünkü ne param var, ne doğru düzgün mesleğim. yanlış anlamayın intihar notu falan değil bu. o kadar karamsar biri değilim, hayatı seven biriyim. ama gerçekten her geçen gün daha da sıkıcı bir hal almaya devam ediyor. psikolojik olarak bitik durumdayım ve bu ülkeden bir halt olmayacak diye düşünüyorum. kişiliğimizi elimizden aldılar ve bizi bu şekilde sefil bir halde yaşayıp ölmeyi bekleyen yığınlara döndürdüler. zengin daha zengin, fakir ise daha fakir. nereden bakarsam bakayım, sanki bir loopun, bir simülasyonun içine hapsolmuş gibiyim. biri çıkıp kırmızı hapı uzatsın diye bekler hale geldim galiba.

    neyse bir parça rahatladım. üşenmeyip okuyan olduysa selam olsun ona.
App Store'dan indirin Google Play'den alın