5349
sağlığının kötülediği an bırakıp seçime gitmesi gerekirdi aslında kendisinin.
geçtiğimiz yıl yaz aylarında covid-19 kısıtlamaları rahat bir ortamdayken çıkıp istifasını sunup seçim sürecini başlatması lazımdı, kendisi bunu yapmak yerine koltuğa tutundukça tutundu. hem de bunu genel kurul iradesine karşı yapması apayrı bir problemler silsilesi yarattı. mahkeme kapılarında geçen süreçleri ve daha bir çok sıkıntısı aslında galatasaray'a yakışmayan bir durumdu.
gelelim seçim sürecinin başlamasına. tamam, açıkladığın tarihte kısıtlamalar devam ediyor. ertelesene seçimi? yok, tepki göreceğini bile bile iptal ederek yeni seçim takvimi açıkladı. bunu abdurrahim albayrak'ın baskısı nedeniyle yaptığını düşünüyorum, hatta son dönemdeki bir çok kararın mustafa cengiz tarafından değil abdurrahim bey tarafından alındığını da düşünüyorum.
fakat gel gelelim ki kendisi büyük bir destekle iyi bir başkan profili çizerek başladığı başkanlığı bugün tarihin en kötüleri dursun aydın özbek - adnan polat - özhan canaydın gibi bir çizgide bitiriyor bugün maalesef.
mesela rahmetli özhan canaydın da çok iyi bir insandı, mutlaka duymuşsunuzdur. ancak ne kadar iyi insan olursa olsun aynı zamanda rahmetli kötü de bir başkandı. bundan yıllar yıllar sonra mustafa cengiz'in adı geçtiğinde de bir konuşmanın içerisinde ben şu şekilde değiştirerek kullanacağım kendisi için bu kalıbı;
"hastalığından önce iyi insandı, ortalama bir başkandı. hastalığından sonra (galiba psikolojik etmenleri de var bilemiyorum uzmanı değilim) ancak hem kötü bir insana hem de kötü bir başkana dönüştü. özellikle son döneminde yönetiminin kontrolünü tamamen kaybetti."
kısacası seni pek iyi anamayacağım sayın başkan. ha ne kadar umurunda olur bilemiyorum, sonuçta ben milyonlarca taraftardan sadece birisiyim. fare / dağ / ilişki içeren deyişteki kombinasyondaki fare değilim ben. bizimkisi daha çok tavşan ile dağın ilişkisi olabilir, haberin olmaz belki ancak sen benim için tavşanın küstüğü dağ olabilirsin, ben de senin için o küsen tavşan.
keşke bu hastalığın ile pençeleşirken inat etmeyip ailenle, sevdiklerinle zaman geçirmek için görevini bıraksaydın. herkes bunu anlayışla karşılar, en azından daha büyük bir saygı duyardı. neyse, geçmiş geçmiştir.
selametle mustafa cengiz. kalan ömrünü sağlıkla, sevdiklerinle, galatasaray'ı bir taraftar olarak severek geçirmen dileklerimle, güle güle.
geçtiğimiz yıl yaz aylarında covid-19 kısıtlamaları rahat bir ortamdayken çıkıp istifasını sunup seçim sürecini başlatması lazımdı, kendisi bunu yapmak yerine koltuğa tutundukça tutundu. hem de bunu genel kurul iradesine karşı yapması apayrı bir problemler silsilesi yarattı. mahkeme kapılarında geçen süreçleri ve daha bir çok sıkıntısı aslında galatasaray'a yakışmayan bir durumdu.
gelelim seçim sürecinin başlamasına. tamam, açıkladığın tarihte kısıtlamalar devam ediyor. ertelesene seçimi? yok, tepki göreceğini bile bile iptal ederek yeni seçim takvimi açıkladı. bunu abdurrahim albayrak'ın baskısı nedeniyle yaptığını düşünüyorum, hatta son dönemdeki bir çok kararın mustafa cengiz tarafından değil abdurrahim bey tarafından alındığını da düşünüyorum.
fakat gel gelelim ki kendisi büyük bir destekle iyi bir başkan profili çizerek başladığı başkanlığı bugün tarihin en kötüleri dursun aydın özbek - adnan polat - özhan canaydın gibi bir çizgide bitiriyor bugün maalesef.
mesela rahmetli özhan canaydın da çok iyi bir insandı, mutlaka duymuşsunuzdur. ancak ne kadar iyi insan olursa olsun aynı zamanda rahmetli kötü de bir başkandı. bundan yıllar yıllar sonra mustafa cengiz'in adı geçtiğinde de bir konuşmanın içerisinde ben şu şekilde değiştirerek kullanacağım kendisi için bu kalıbı;
"hastalığından önce iyi insandı, ortalama bir başkandı. hastalığından sonra (galiba psikolojik etmenleri de var bilemiyorum uzmanı değilim) ancak hem kötü bir insana hem de kötü bir başkana dönüştü. özellikle son döneminde yönetiminin kontrolünü tamamen kaybetti."
kısacası seni pek iyi anamayacağım sayın başkan. ha ne kadar umurunda olur bilemiyorum, sonuçta ben milyonlarca taraftardan sadece birisiyim. fare / dağ / ilişki içeren deyişteki kombinasyondaki fare değilim ben. bizimkisi daha çok tavşan ile dağın ilişkisi olabilir, haberin olmaz belki ancak sen benim için tavşanın küstüğü dağ olabilirsin, ben de senin için o küsen tavşan.
keşke bu hastalığın ile pençeleşirken inat etmeyip ailenle, sevdiklerinle zaman geçirmek için görevini bıraksaydın. herkes bunu anlayışla karşılar, en azından daha büyük bir saygı duyardı. neyse, geçmiş geçmiştir.
selametle mustafa cengiz. kalan ömrünü sağlıkla, sevdiklerinle, galatasaray'ı bir taraftar olarak severek geçirmen dileklerimle, güle güle.