1243
bu yetenekle terim getirmese de keşfedilecek olan oyuncu. zaten beşiktaş’ın kupada erzincan ile oynadığı mücadelede keşfeden keşfetti bu çocuğu, sezon başında da sadece biz değil beşiktaş dahil birçok kulüp vardı peşinde. bize gelmese de her türlü parlardı yani.
old school diyebileceğimiz daha gelenekselci hocalarla çalışmanın dezavantajlarını yaşıyor. bu hocaların iyi yanları olduğu gibi böyle olumsuz tarafları da var. kendini kanıtlamış, isim yapmış, daha önceden birlikte başarılı olduğu isimler varken diğer alternatiflere kolayca yönelmiyor bu tarz hocalar. yıllarca evlatçılık diye nitelenen şeyin özünde bu var. kenarda yıllardır avrupa’da oynayan tanınmış babel varken, arda varken, feghouli varken 3. ligden gelen yeni isme şans vermiyorlar. illa uzunca bir süre kenarda oturtacaklar. diğer herkes kötü olacak ki sıra gelsin. şenol hocanın da böyle takıntıları var. ne vereceğini bildiği oyuncularla ilerlemek istiyor. kolay kolay diğer alternatifleri denemeyecek. yine de en azından milli kadroya alması da sevindirici. bu “bildiğim oyuncular yeni risklerden iyidir” düşüncesi nedeniyle mehmet topal yıllarca stoper oynadı bu milli takımda. gerçek mevkisi stoper olan birisini oraya koymayı denemedik bile.
taylan’ı nasıl 1 sene oturttuysak kerem de 1 sene oturacak. bu işin raconu bu anlaşılan. sonra bir anda yeni sezonda adamın içine gerard skilleri yüklenip 11 oyuncusu olacak. önümüzdeki sene de kerem 11 oyuncusu olacak ve herkes bakın adamı 1 sene oturtup hazırladık diyecek*
edit: mesele birinin bir şey düşmanı olması değil bu arada. her hocanın kendi tarzı vardır. kimisi ne vereceğini bildiği tecrübeli oyuncularla oynamak ister. başarıyı yakaladığı oyuncuları gittiği her takıma götürürler. kimi hocalar da riskleri sever, içerde uzun süredir olan yeniçeri denilebilecek isimlerle çalışmaz. kimisi vardır yıldız oyuncularla pek anlaşamaz sıfırdan takım kurar. bütün bunlar hocanın karakteristiği ile alakalı durum tespitleri. bunlar kötü hoca ya da iyi hoca yapmıyor. sadece oyuncu tercihlerini buna göre yapıyorlar.
old school diyebileceğimiz daha gelenekselci hocalarla çalışmanın dezavantajlarını yaşıyor. bu hocaların iyi yanları olduğu gibi böyle olumsuz tarafları da var. kendini kanıtlamış, isim yapmış, daha önceden birlikte başarılı olduğu isimler varken diğer alternatiflere kolayca yönelmiyor bu tarz hocalar. yıllarca evlatçılık diye nitelenen şeyin özünde bu var. kenarda yıllardır avrupa’da oynayan tanınmış babel varken, arda varken, feghouli varken 3. ligden gelen yeni isme şans vermiyorlar. illa uzunca bir süre kenarda oturtacaklar. diğer herkes kötü olacak ki sıra gelsin. şenol hocanın da böyle takıntıları var. ne vereceğini bildiği oyuncularla ilerlemek istiyor. kolay kolay diğer alternatifleri denemeyecek. yine de en azından milli kadroya alması da sevindirici. bu “bildiğim oyuncular yeni risklerden iyidir” düşüncesi nedeniyle mehmet topal yıllarca stoper oynadı bu milli takımda. gerçek mevkisi stoper olan birisini oraya koymayı denemedik bile.
taylan’ı nasıl 1 sene oturttuysak kerem de 1 sene oturacak. bu işin raconu bu anlaşılan. sonra bir anda yeni sezonda adamın içine gerard skilleri yüklenip 11 oyuncusu olacak. önümüzdeki sene de kerem 11 oyuncusu olacak ve herkes bakın adamı 1 sene oturtup hazırladık diyecek*
edit: mesele birinin bir şey düşmanı olması değil bu arada. her hocanın kendi tarzı vardır. kimisi ne vereceğini bildiği tecrübeli oyuncularla oynamak ister. başarıyı yakaladığı oyuncuları gittiği her takıma götürürler. kimi hocalar da riskleri sever, içerde uzun süredir olan yeniçeri denilebilecek isimlerle çalışmaz. kimisi vardır yıldız oyuncularla pek anlaşamaz sıfırdan takım kurar. bütün bunlar hocanın karakteristiği ile alakalı durum tespitleri. bunlar kötü hoca ya da iyi hoca yapmıyor. sadece oyuncu tercihlerini buna göre yapıyorlar.