4463
çocukları olmuş, allah analı babalı büyütsün.
galatasaray için çok fedakarlıkta bulunmuş anladığım kadarıyla yazılanlar. sakatlanmış, ayağı kırılmış.
pardon da tam olarak ne fedakarlık yapmış biri bana söyleyebilir mi?
ayağı kırılmış, geçmiş olsun da eee? iş kazası sonuçta, hepimiz mesleki olarak işimizi yaparken sakatlanma riskiyle karşı karşıyayız, para kazandığım işleri yapıyoruz ve her işin kendine göre riskleri var, fedakarlık mı bu şimdi? emre babasının hayrına galatasaray'da oynarken, zerre para almazken, babasının bağını bahçesini tarlasını satıp bütün parayı galatasaray için harcamışken, çoluğunun çocuğunun rızkından boğazından kesip galatasaray'a bağışlamışken mi kırıldı bacağı? ve yine hiçbir mecburiyeti yokken dönüp tekrar kırdı bacağını?
arkadaşlar emre senede 1.750 milyon euro kazanırken kırdı bacağını bilmem farkında mısınız? bir çoğumuzun ömrü boyunca yiyip içmeden maaşlarımızı biriktirerek ulaşamayacağı kadar parayı bir senede kazanırken sakatlık yaşadı. sonra düzeldi ve işine geri döndü ve tekrar sakatlık yaşadı, bakın işini yaparken yaşadı sakatlığı, babasının hayrına çalışırken değil.
yani bir inşaat işçisinin çalışırken yük kaldırmasından bel fıtığı olması gibi düşünün, defalarca belki de. bu işçi düzeldiğinde çalışmam diyor mu? neden bu kadar romantiksiniz anlamıyorum ben maalesef. herkes işini yapacak aldığı para karşısında ve riskleri göze alacak, sonuçta hepimiz işimizi yaparken belirli bir risk altındayız ve kimse bu yüzden sızlanmıyor. sporcuların sakatlık riskleri de gayet normal olarak hepimizden daha yüksek ve hepsi bunu bilincinde. bunu fedakarlık olarak görmek doğru değil, fedakarlık karşılık beklemeden yapılan şeydir ve emre yaptığı her şeyin karşılığını fazlasıyla alıyor.
fedakarlık, yağmur çamur demeden her koşulda ve şartta tek bir kuruş çıkarı olmadan takımının yanında olmaktır, belki de cebindeki son parayı takımı için harcamaktır, gerisi fasa fiso.
işin oyun kısmına gelince, emre sahada o kadar rahat ve kendini o kadar kasmadan oynuyor kim, ben ilerken çıldırıyorum. en ufak bir hırs, bir çaba göremiyorum, ne takıma liderlik yapma amacında, ne de bir insiyatif alıp takımı taşımak gibi bir çabası var. anca ayağına top gelecek de bir iki hareket yapabilirse yapacak, ki onlar da çok nadir, varsa yoksa pozisyonları piç ediyor, bırakın denizli'de kullandığı gevşek penaltıyı, jimnastik maçında durum 1-0 iken 3e 1 yakaladığımız pozisyonda attığı pasla atağı, belki de farka gidecek maçı piç etmesi gözümün önünden gitmiyor. kimse kusura bakmasın ama 1.7m euro alan oyuncu senede en az 5-6 maçı tek başına alacak bana, trabzon ve konya maçlarını hiç örnek vermeyin bana sezon başından beri adam gibi ağırlığını koysaydı maçları iş buralara gelmeden çok daha farklı olurdu. bu adamada pres dene şey koca bir 0 (sıfır) ve her maç 10 kişi başlıyoruz resmen ve ben artık dayanamıyorum emre'yi sahada göremeye.
neyse kusura bakmayın bu konuda çok doluydum ve uzun oldu biraz, hakkınızı helal edin.
galatasaray için çok fedakarlıkta bulunmuş anladığım kadarıyla yazılanlar. sakatlanmış, ayağı kırılmış.
pardon da tam olarak ne fedakarlık yapmış biri bana söyleyebilir mi?
ayağı kırılmış, geçmiş olsun da eee? iş kazası sonuçta, hepimiz mesleki olarak işimizi yaparken sakatlanma riskiyle karşı karşıyayız, para kazandığım işleri yapıyoruz ve her işin kendine göre riskleri var, fedakarlık mı bu şimdi? emre babasının hayrına galatasaray'da oynarken, zerre para almazken, babasının bağını bahçesini tarlasını satıp bütün parayı galatasaray için harcamışken, çoluğunun çocuğunun rızkından boğazından kesip galatasaray'a bağışlamışken mi kırıldı bacağı? ve yine hiçbir mecburiyeti yokken dönüp tekrar kırdı bacağını?
arkadaşlar emre senede 1.750 milyon euro kazanırken kırdı bacağını bilmem farkında mısınız? bir çoğumuzun ömrü boyunca yiyip içmeden maaşlarımızı biriktirerek ulaşamayacağı kadar parayı bir senede kazanırken sakatlık yaşadı. sonra düzeldi ve işine geri döndü ve tekrar sakatlık yaşadı, bakın işini yaparken yaşadı sakatlığı, babasının hayrına çalışırken değil.
yani bir inşaat işçisinin çalışırken yük kaldırmasından bel fıtığı olması gibi düşünün, defalarca belki de. bu işçi düzeldiğinde çalışmam diyor mu? neden bu kadar romantiksiniz anlamıyorum ben maalesef. herkes işini yapacak aldığı para karşısında ve riskleri göze alacak, sonuçta hepimiz işimizi yaparken belirli bir risk altındayız ve kimse bu yüzden sızlanmıyor. sporcuların sakatlık riskleri de gayet normal olarak hepimizden daha yüksek ve hepsi bunu bilincinde. bunu fedakarlık olarak görmek doğru değil, fedakarlık karşılık beklemeden yapılan şeydir ve emre yaptığı her şeyin karşılığını fazlasıyla alıyor.
fedakarlık, yağmur çamur demeden her koşulda ve şartta tek bir kuruş çıkarı olmadan takımının yanında olmaktır, belki de cebindeki son parayı takımı için harcamaktır, gerisi fasa fiso.
işin oyun kısmına gelince, emre sahada o kadar rahat ve kendini o kadar kasmadan oynuyor kim, ben ilerken çıldırıyorum. en ufak bir hırs, bir çaba göremiyorum, ne takıma liderlik yapma amacında, ne de bir insiyatif alıp takımı taşımak gibi bir çabası var. anca ayağına top gelecek de bir iki hareket yapabilirse yapacak, ki onlar da çok nadir, varsa yoksa pozisyonları piç ediyor, bırakın denizli'de kullandığı gevşek penaltıyı, jimnastik maçında durum 1-0 iken 3e 1 yakaladığımız pozisyonda attığı pasla atağı, belki de farka gidecek maçı piç etmesi gözümün önünden gitmiyor. kimse kusura bakmasın ama 1.7m euro alan oyuncu senede en az 5-6 maçı tek başına alacak bana, trabzon ve konya maçlarını hiç örnek vermeyin bana sezon başından beri adam gibi ağırlığını koysaydı maçları iş buralara gelmeden çok daha farklı olurdu. bu adamada pres dene şey koca bir 0 (sıfır) ve her maç 10 kişi başlıyoruz resmen ve ben artık dayanamıyorum emre'yi sahada göremeye.
neyse kusura bakmayın bu konuda çok doluydum ve uzun oldu biraz, hakkınızı helal edin.