18
gündüz oynanan şampiyonluk maçlarının sonuncusudur. kombine olmasının rahatlığı ile bu sefer maçın başlamasına az bir süre kala kapalıya girmiş, tam konfeti dağıtımına denk gelmiştik. maç öncesi sahanın ortasında açılan bank express reklamlı dev beyaz forma, aynı saatlerde ankara'da oynanan şekerspor-fenerbahçe maçından gelebilecek olası gol haberi(zira deplasman takımının da maç öncesi şampiyonluk umudu vardı bizim maçın skoruna göre ama tabiki yine yarınlara kaldı umutlar) ilk anda aklıma gelenler. maçın ilk yarısında penaltıdan gurbetçi engin gerilmeden atmıştı diye hatırlıyorum golü.
akabinde pis sıcak, nemli hava, tıklım tıklım kapalı ile 2.yarı sahaya resmen hükmeden bir galatasaray takımı ve tribünü vardı. bizi 2.golü attıktan 4-5 dakika sonra 2-3 koltuk yanımda radyo dinleyen bir abi "goooool" diye bağırınca zaten işin rengi belli olmuştu. bir umut bir şeyler çıkar diye o maça gelen istanbulspor taraftarı görünümlü yaklaşık 100-150 kadar deplasman seyircisi ise eski açığın numaralı tarafında kendilerine yer bulmuş, 3. golden sona polis zoru ve koruması ile kendi taraflarında kapı olmadığı için(o kadara kenara süpürülmüşlerdi ki kapı dahi alamamışlardı) tüm eski açığın önünden, itfaiye kapısına getirilmek istenmişler, ama eski açık ahalisi onları çıkartmak bir yana resmen yabancı madde , su, tükürük vb yağmuruna tutmuş, linçten polis sayesinde kurtulmuşlardı.
maç sonu şampiyonluk turu(en büyük taraftar tura geliyor), ricky martin in 1998 dünya kupası için çıkardığı "go go alley alley" isimli şarkınsının cimbombom oleyyy olleyy-şampiyon olleyy oleeyy" şeklinde beste porftöyüne katılması ve şampiyonluğun en sevdiğim yanı olan bol sis ve meşale kokusunu ciğerlerimize çeke çeke saatler sonunda stadda çıkmıştık.
eve döndüğümde karşı apartmanın 2.katında oturan, her önemli fenerbahçe maçında attıkları golde hayvan gibi anırıp mahalleye online kendini duyuran, söz konusu sezonun başlarında kadıköy 'de oynadığımız ve 3-1 kaybettiğimiz maçta bize verilen deplasman tribününe yakın(eski okul açık) numaralıda bize bilimum hareket çeken(çok pistir gözlerim ve hafızam-tanıdık simayı bir yerde gördüğüm de unutmam onu hele fener tribününde ise asla) kişinin balkonun altına gidip ,o sırada balkonda oturuyorlardı, "galatasaray adamı böyle üzer" diyip bir iki cümle daha sarf edip aşağıya düelloya davet ediyordum ki, beni eve bırakan rahmetli peder binaya değil başka yere yönlendiğimi görünce hemen olaya müdahil olmuş, beni oradan uzaklaştırmıştı. şampiyonluk günü azar yemiş olsak ta kendimce o 3-1 maçın intikamını almıştım.
ayrıca maçtan 1 gün önce de "great expectations"filmine gitmiş gwyneth paltrow 'a aşık olmuş, filmin müziğinin etkisinde koca bir yaz geçirmiştim.
sarı kırmızı akar bizim kanımız...
akabinde pis sıcak, nemli hava, tıklım tıklım kapalı ile 2.yarı sahaya resmen hükmeden bir galatasaray takımı ve tribünü vardı. bizi 2.golü attıktan 4-5 dakika sonra 2-3 koltuk yanımda radyo dinleyen bir abi "goooool" diye bağırınca zaten işin rengi belli olmuştu. bir umut bir şeyler çıkar diye o maça gelen istanbulspor taraftarı görünümlü yaklaşık 100-150 kadar deplasman seyircisi ise eski açığın numaralı tarafında kendilerine yer bulmuş, 3. golden sona polis zoru ve koruması ile kendi taraflarında kapı olmadığı için(o kadara kenara süpürülmüşlerdi ki kapı dahi alamamışlardı) tüm eski açığın önünden, itfaiye kapısına getirilmek istenmişler, ama eski açık ahalisi onları çıkartmak bir yana resmen yabancı madde , su, tükürük vb yağmuruna tutmuş, linçten polis sayesinde kurtulmuşlardı.
maç sonu şampiyonluk turu(en büyük taraftar tura geliyor), ricky martin in 1998 dünya kupası için çıkardığı "go go alley alley" isimli şarkınsının cimbombom oleyyy olleyy-şampiyon olleyy oleeyy" şeklinde beste porftöyüne katılması ve şampiyonluğun en sevdiğim yanı olan bol sis ve meşale kokusunu ciğerlerimize çeke çeke saatler sonunda stadda çıkmıştık.
eve döndüğümde karşı apartmanın 2.katında oturan, her önemli fenerbahçe maçında attıkları golde hayvan gibi anırıp mahalleye online kendini duyuran, söz konusu sezonun başlarında kadıköy 'de oynadığımız ve 3-1 kaybettiğimiz maçta bize verilen deplasman tribününe yakın(eski okul açık) numaralıda bize bilimum hareket çeken(çok pistir gözlerim ve hafızam-tanıdık simayı bir yerde gördüğüm de unutmam onu hele fener tribününde ise asla) kişinin balkonun altına gidip ,o sırada balkonda oturuyorlardı, "galatasaray adamı böyle üzer" diyip bir iki cümle daha sarf edip aşağıya düelloya davet ediyordum ki, beni eve bırakan rahmetli peder binaya değil başka yere yönlendiğimi görünce hemen olaya müdahil olmuş, beni oradan uzaklaştırmıştı. şampiyonluk günü azar yemiş olsak ta kendimce o 3-1 maçın intikamını almıştım.
ayrıca maçtan 1 gün önce de "great expectations"filmine gitmiş gwyneth paltrow 'a aşık olmuş, filmin müziğinin etkisinde koca bir yaz geçirmiştim.
sarı kırmızı akar bizim kanımız...