89
sözlükteki en büyük terimcilerden biri olarak bu konunun biraz yanlış anlaşılmakta olduğunu düşünüyorum. biraz da çarpıtılıyor bu konu.
birinci tekil şahıs olarak konuşacağım. katılanlar, katılmayanlar olacaktır elbette....
öncelikle terim'i kaşı gözü için sevmiyorum. başarılı olduğu için seviyorum. başarısız diyeni allah çarpar zaten. en çok eleştirildiği 4. gelişinde bile 4 sezonda şimdilik 2 şampiyonluğu var, birini tarihin en iyi beşiktaşının elinden almış, diğerini de nerdeyse bütün devlet eşrafının desteklediği başakşehirin elinden. geçen sezon salgın nedeniyle maçlara ara verilmesi ve seyircisiz oynanmasıyla kaybedilen bir şampiyonluk da var. yani ben adım gibi eminim o formla geçen yıl şampiyonluk bizimdi. oynadığımız futbol da gümbür gümbürdü. hani deniliyor ya geldiğinden beridir hiç iyi oynamadık diye, gerçekten koskoca bir yalan. ilk geldiği sezonun ikinci yarısında orta sahanın en şaşalı adamı olan ndiaye'nin gönderilmesiyle birlikte orada olan boşluğu tudor'un masraf çıkarmasın diye çöpe gönderdiği donk ile doldurdu. yani bunu sağlayabilecek bir teknik direktör tarihimizde yok. belki lucescu vardır 2002'de. 19 yıl geri gitmek gerekiyor bir cevap vermek için. 19 sene. 19 sene önce neler yapıyorduk acaba. belki bazı yazar arkadaşlar doğmamıştır bile, ya da yeni doğmuştur. o kadar uzun bir süre. onca geçen senede bir ton teknik adam geldi, şapkadan tavşan çıkaran, elindeki kadroyla bir şeyler yapan kaç tane teknik adamımız oldu isterseniz bir sayalım. yok abi. büyük bir kulübüz ama zengin bir kulüp değiliz. ben kendimi bildim bileli galatasarayın maddi sorunları var. terimin diğer teknik direktörlerden farkı elindekileriyle bir şeyler yapmaya çalışması. son yıllarda bunu ne kadar başardı tartışılır ama bu özelliği bizde görev alan hiçbir teknik direktöre benzemiyor. bu yüzden seviyorum aslında belki... neyse 2017/2018 sezonu diyorduk. tudor görevi bıraktığında baş aşağı giden bir galatasaray vardı. kimse liderin 1 puan gerisinde olduğumuzu falan söylemesin. herkes kabul eder ki o sezon tudorla devam etseydik şampiyon bile olamazdık. 4. sırada falan olurdu sıralamamız. adam hiç adeti olmamasına rağmen devre arasında geldi, çatır çatır oynattı takımı. tudor zamanında derbi galibiyetini geçtim, derbilerde gol bile atamayan takıma ikinci devre oynadığı tüm derbilerde gol bile yedirmedi (trabzonspor maçında endirekt serbest vuruştan atılan golü de sayıyorum. öyle gol mü olur aq) oldukça çekişmeli geçen sezonda şampiyonluğu almamız mucizeydi çünkü en dar kadro bizdeydi. şu an düşünüyorum da terim'den başka kimse o şampiyonluğu alamazdı.
bunun yanı sıra 2018 - 2019 sezonunun ikinci yarısında gayet iyi top oynadık. zaten o yarım devre mağlubiyet görmedik. 2012 süper finalinden sonra oynadığımız en büyük finallerden biri olan başakşehir maçında, hem de geriye düşmemize rağmen takımın reaksiyon gösterip ikinci yarı sayılan - sayılmayanlarla birlikte 4 gol atması ve iştahlı oynaması unutulmazdı. yani söylendiği gibi geldiğinden beridir top oynamıyoruz söylemi gerçekten alakasız bir söylem. aynı terimci ithamı gibi.
geçen sezon ve bu sezon yaşananlar zaten herkesin malumu. başarısız dediğimiz bu iki sezonda da geçen yıl devre arasından salgın başlangıcına kadar gayet iyi top oynadık. bu sezon ilk yarı belli dönemler, devre arası da ilk 8 hafta gayet iyi oynadık. 20 senedir her türlü kadro ve taktikle gidip istediğimiz sonucu alamadığımız kadıköy deplasmanında da iki sezon üst üste ezerek galibiyeti tattırdı. bunu en son hangi sezon yaşadık bilmiyorum. benim hatırladığım bir sezon yok. sözlükteki abiler hatırlıyorsa bana yazabilir. üst üste iki sezon kadıköy galibiyeti gördüğümüz yıllar hangileriymiş gerçekten merak ediyorum. terim budur. olmayanı sana kazandırmıştır. galatasaraydan büyük değildir ama galatasarayın tek büyük olmasını sağlamıştır. bugün türkiyenin en büyük kulübüysek, avrupada biraz da olsun saygı görüyorsak, ülkede en çok taraftara biz sahipsek bunun mimarı terimdir. yani böyle bir insana tutup da kapıyı gösteremem ben. ister vefa deyin ister terimci bu bir gerçek. zaten kendisi de koltuk sevdalısı bir adam değil. bi kere fiorentina macerası için, bi kere başarısız olduğu için, bir kere de ünal aysal ile polemiğe girdiği için ayrıldı. yani öyle malum kesimin liderine benzetilen bir yanı yok. başarısız olduğunu hissettiğinde, istenmediğini gördüğünde ya da canı sıkıldığında giden bir adam terim. bu sezon sonu da zaten teorik olarak başkanlık seçimleri nedeniyle istifa edecek. ondan sonra devam eder mi bilmiyorum, umarım eder ama etmeye de bilir. tamamen kendisinin bileceği iş. bırakın da bu kararı kendisi versin. buna hakkı vardır diye düşünüyorum.
ha giderse galatasarayı desteklemeyi bırakır mıyım, alakası bile yok. galatasaray çatısı altına giren her insanı desteklerim. kahvede maç seyrederken durup dururken sabri'ye ana avrat söven taraftarla gırtlak gırtlağa kavga etmiş adamım. sabri babamın oğlu değil ama benim hayatımın en büyük parçalarından biri olan bu kulübün bir parçasına haksız yere laf edilmesini kaldıramıyorum. ben manciniyle 2014-2015 sezonunun planlarını yapmış adamım arkadaşlarla. o sezon hamza hamzaoğlu önderliğinde 4. yıldızı takan takımın her maçını deliler gibi takip edip şampiyonlukta sevinmiş adamım. keza gerets döneminde, keza kalli - güler döneminde, keza lucescu döneminde. şampiyonluğu siktir et, rijkaard döneminde 4-3-3 hayalleri kurmuş adamım, gitmesine de üzülmüş insanım. devamında şampiyon olamayacağı belli olan rezil bir sezonda gelen hagi'ye bile destek veren adamım. çünkü hagi kutsalımdır. hatta terim mi hagi mi dense baya baya düşünürüm. cevap veremem sanırım ): o sezon tribünde hagi'ye sallayan taraftarlara da laf dalaşına girdim ''kendine gel aq'' diyerek.
çok uzattım biliyorum ama yazar arkadaşlar şunu anlamalı. sizin terimcilik dediğiniz olay bizde vefa göstergesidir. başarıya ve emeğe verilen saygıdır. size tek bir soru soracağım. kulübü, takımı siktir et, kendi kendi evinizi düşünün, babanız önceden çalışırken bol para getiriyordu, her istediğinizi almaya çalışyordu ama emekli olduğunda artık eskisi kadar para kazanamadığını düşünün. sizin burda göreviniz babayı evinden atmak mıdır?
birinci tekil şahıs olarak konuşacağım. katılanlar, katılmayanlar olacaktır elbette....
öncelikle terim'i kaşı gözü için sevmiyorum. başarılı olduğu için seviyorum. başarısız diyeni allah çarpar zaten. en çok eleştirildiği 4. gelişinde bile 4 sezonda şimdilik 2 şampiyonluğu var, birini tarihin en iyi beşiktaşının elinden almış, diğerini de nerdeyse bütün devlet eşrafının desteklediği başakşehirin elinden. geçen sezon salgın nedeniyle maçlara ara verilmesi ve seyircisiz oynanmasıyla kaybedilen bir şampiyonluk da var. yani ben adım gibi eminim o formla geçen yıl şampiyonluk bizimdi. oynadığımız futbol da gümbür gümbürdü. hani deniliyor ya geldiğinden beridir hiç iyi oynamadık diye, gerçekten koskoca bir yalan. ilk geldiği sezonun ikinci yarısında orta sahanın en şaşalı adamı olan ndiaye'nin gönderilmesiyle birlikte orada olan boşluğu tudor'un masraf çıkarmasın diye çöpe gönderdiği donk ile doldurdu. yani bunu sağlayabilecek bir teknik direktör tarihimizde yok. belki lucescu vardır 2002'de. 19 yıl geri gitmek gerekiyor bir cevap vermek için. 19 sene. 19 sene önce neler yapıyorduk acaba. belki bazı yazar arkadaşlar doğmamıştır bile, ya da yeni doğmuştur. o kadar uzun bir süre. onca geçen senede bir ton teknik adam geldi, şapkadan tavşan çıkaran, elindeki kadroyla bir şeyler yapan kaç tane teknik adamımız oldu isterseniz bir sayalım. yok abi. büyük bir kulübüz ama zengin bir kulüp değiliz. ben kendimi bildim bileli galatasarayın maddi sorunları var. terimin diğer teknik direktörlerden farkı elindekileriyle bir şeyler yapmaya çalışması. son yıllarda bunu ne kadar başardı tartışılır ama bu özelliği bizde görev alan hiçbir teknik direktöre benzemiyor. bu yüzden seviyorum aslında belki... neyse 2017/2018 sezonu diyorduk. tudor görevi bıraktığında baş aşağı giden bir galatasaray vardı. kimse liderin 1 puan gerisinde olduğumuzu falan söylemesin. herkes kabul eder ki o sezon tudorla devam etseydik şampiyon bile olamazdık. 4. sırada falan olurdu sıralamamız. adam hiç adeti olmamasına rağmen devre arasında geldi, çatır çatır oynattı takımı. tudor zamanında derbi galibiyetini geçtim, derbilerde gol bile atamayan takıma ikinci devre oynadığı tüm derbilerde gol bile yedirmedi (trabzonspor maçında endirekt serbest vuruştan atılan golü de sayıyorum. öyle gol mü olur aq) oldukça çekişmeli geçen sezonda şampiyonluğu almamız mucizeydi çünkü en dar kadro bizdeydi. şu an düşünüyorum da terim'den başka kimse o şampiyonluğu alamazdı.
bunun yanı sıra 2018 - 2019 sezonunun ikinci yarısında gayet iyi top oynadık. zaten o yarım devre mağlubiyet görmedik. 2012 süper finalinden sonra oynadığımız en büyük finallerden biri olan başakşehir maçında, hem de geriye düşmemize rağmen takımın reaksiyon gösterip ikinci yarı sayılan - sayılmayanlarla birlikte 4 gol atması ve iştahlı oynaması unutulmazdı. yani söylendiği gibi geldiğinden beridir top oynamıyoruz söylemi gerçekten alakasız bir söylem. aynı terimci ithamı gibi.
geçen sezon ve bu sezon yaşananlar zaten herkesin malumu. başarısız dediğimiz bu iki sezonda da geçen yıl devre arasından salgın başlangıcına kadar gayet iyi top oynadık. bu sezon ilk yarı belli dönemler, devre arası da ilk 8 hafta gayet iyi oynadık. 20 senedir her türlü kadro ve taktikle gidip istediğimiz sonucu alamadığımız kadıköy deplasmanında da iki sezon üst üste ezerek galibiyeti tattırdı. bunu en son hangi sezon yaşadık bilmiyorum. benim hatırladığım bir sezon yok. sözlükteki abiler hatırlıyorsa bana yazabilir. üst üste iki sezon kadıköy galibiyeti gördüğümüz yıllar hangileriymiş gerçekten merak ediyorum. terim budur. olmayanı sana kazandırmıştır. galatasaraydan büyük değildir ama galatasarayın tek büyük olmasını sağlamıştır. bugün türkiyenin en büyük kulübüysek, avrupada biraz da olsun saygı görüyorsak, ülkede en çok taraftara biz sahipsek bunun mimarı terimdir. yani böyle bir insana tutup da kapıyı gösteremem ben. ister vefa deyin ister terimci bu bir gerçek. zaten kendisi de koltuk sevdalısı bir adam değil. bi kere fiorentina macerası için, bi kere başarısız olduğu için, bir kere de ünal aysal ile polemiğe girdiği için ayrıldı. yani öyle malum kesimin liderine benzetilen bir yanı yok. başarısız olduğunu hissettiğinde, istenmediğini gördüğünde ya da canı sıkıldığında giden bir adam terim. bu sezon sonu da zaten teorik olarak başkanlık seçimleri nedeniyle istifa edecek. ondan sonra devam eder mi bilmiyorum, umarım eder ama etmeye de bilir. tamamen kendisinin bileceği iş. bırakın da bu kararı kendisi versin. buna hakkı vardır diye düşünüyorum.
ha giderse galatasarayı desteklemeyi bırakır mıyım, alakası bile yok. galatasaray çatısı altına giren her insanı desteklerim. kahvede maç seyrederken durup dururken sabri'ye ana avrat söven taraftarla gırtlak gırtlağa kavga etmiş adamım. sabri babamın oğlu değil ama benim hayatımın en büyük parçalarından biri olan bu kulübün bir parçasına haksız yere laf edilmesini kaldıramıyorum. ben manciniyle 2014-2015 sezonunun planlarını yapmış adamım arkadaşlarla. o sezon hamza hamzaoğlu önderliğinde 4. yıldızı takan takımın her maçını deliler gibi takip edip şampiyonlukta sevinmiş adamım. keza gerets döneminde, keza kalli - güler döneminde, keza lucescu döneminde. şampiyonluğu siktir et, rijkaard döneminde 4-3-3 hayalleri kurmuş adamım, gitmesine de üzülmüş insanım. devamında şampiyon olamayacağı belli olan rezil bir sezonda gelen hagi'ye bile destek veren adamım. çünkü hagi kutsalımdır. hatta terim mi hagi mi dense baya baya düşünürüm. cevap veremem sanırım ): o sezon tribünde hagi'ye sallayan taraftarlara da laf dalaşına girdim ''kendine gel aq'' diyerek.
çok uzattım biliyorum ama yazar arkadaşlar şunu anlamalı. sizin terimcilik dediğiniz olay bizde vefa göstergesidir. başarıya ve emeğe verilen saygıdır. size tek bir soru soracağım. kulübü, takımı siktir et, kendi kendi evinizi düşünün, babanız önceden çalışırken bol para getiriyordu, her istediğinizi almaya çalışyordu ama emekli olduğunda artık eskisi kadar para kazanamadığını düşünün. sizin burda göreviniz babayı evinden atmak mıdır?