1897
fatih terim’in konsantrasyon eksikliğinin ekmeğini yiyen adamdır, bundan ötesi yalan. beşiktaş’ın her maçını izliyorum(engel bir durum olmadıkça). futbolunu tarif edeyim desem 3 kelimeye sığdırırım: istek, konsantrasyon ve aboubakar.
evet o kadar kaliteli bir kadrosu yok. sadece doğru mevkilerde doğru adamları var. ama bu yıl lig kalite gerektiren yıl değil zaten. bu kadar sıkışık bir fikstürde, ne kadar kaliteli kadronuz olursa olsun, asıl mevzu konsantrasyonu üst seviyede tutmak. çünkü her takım ciddi yoruluyor. konsantrasyon kaybı yaşıyor. sergen’in başarılı yaptığı iş bu.
bizim futbolumuzu özetlerseniz de iki kelime lazım, şanssızlık ve adaletsizlik. bakın şanssızlık tarafı gerçekten bir bahane değil. bizim sivas maçımızda bir pozisyon var mesela, top altıpasta 15 saniye dolanıp iki direğe de çarpıp kornere gidiyor. ama beşiktaş’ta aynı hafta top larin’in ayağına bildiğin çarpıp, yükselip kaleciyi aşıp ağlara gidiyor. garip.
biz beşiktaş’ın oynadığı futbolu oynayabilir miydik? işte bu kısım işin adaletsizlik kısmı. beşiktaş’ın rakipleri hızlı hücum yapamıyor. istatistiklere bakmadım, fakat muhtemelen beşiktaş ligin topu en hızlı geri kazanan takımıdır. bunun sebebi çok net, beşiktaş ya hızlı bir şekilde sert pres yapıyor, ya da faul. faul yaparsa kart görmüyor. sert pres yaparsa faul düdüğü çalmıyor. bizde ise bu böyle değil, tam tersi. ve işin acı ve beklenen boyutu, bizim futbolcularımız artık nasıl müdahale edeceğini bilemiyor, çünkü endişeliler. hakemlere güvenleri yok. bunu sahada çekinerek yaptıkları müdahalelerden çok net hissedebilirsiniz. bu işin ciddi psikolojik boyutu. kart yerim, hata yaparım korkusu istisnasız her futbolcumuzda ağır hissediliyor.
bu psikolojik çöküntüyü fatih terim’in çözmesini beklerdim, ama kolay olmadığını anlayabiliyorum. ama burdan bu süreci sergen iyi yönetti demek çok büyük haksızlık gözümde. zira sergen aslında yaptığı açıklamalara falan bakarsanız, daha inanılmaz çiğ. hakkı bile yenmeyen bir maçtan sonra çıkıp “bu hakemi bir daha maçlarımıza istemiyoruz” diyebiliyor. şu açıklamayı fatih terim’in, hem de hakkımız yenmemiş olmasına gerek yok, alenen doğrandığımız bir maçtan sonra yaptığını düşünsenize. ne fetöcülüğümüz kalır ne devlet düşmanlığımız. ama sergen bu kadar çiğ açıklamalara rağmen baskı yemiyor, ceza yemiyor. gördüğü maksimum ceza aynı hakemin o maça tekrar atanması. ki o baskı altında o hakemin o maça atanması beşiktaş lehine mi aleyhine mi tartışılır.
velhasıl, şartlar aynı değil. sergen’in fatih terim’den daha iyi olduğu tezi hocaya çok çok büyük haksızlık. fenerbahçe biraz daha iyi futbol oynasaydı, beşiktaş’a da bu denli haksızlık yapılsaydı o zaman tartışabilirdik.
terimli veya terimsiz, diliyorum ülkedeki futbol ortamı pisliklerini temizler, adaleti hatırlarız. yoksa terim gitsin, kalsın, çok bi değişiklik olmadan kendi bokumuzda boğulmaya devam ederiz.
evet o kadar kaliteli bir kadrosu yok. sadece doğru mevkilerde doğru adamları var. ama bu yıl lig kalite gerektiren yıl değil zaten. bu kadar sıkışık bir fikstürde, ne kadar kaliteli kadronuz olursa olsun, asıl mevzu konsantrasyonu üst seviyede tutmak. çünkü her takım ciddi yoruluyor. konsantrasyon kaybı yaşıyor. sergen’in başarılı yaptığı iş bu.
bizim futbolumuzu özetlerseniz de iki kelime lazım, şanssızlık ve adaletsizlik. bakın şanssızlık tarafı gerçekten bir bahane değil. bizim sivas maçımızda bir pozisyon var mesela, top altıpasta 15 saniye dolanıp iki direğe de çarpıp kornere gidiyor. ama beşiktaş’ta aynı hafta top larin’in ayağına bildiğin çarpıp, yükselip kaleciyi aşıp ağlara gidiyor. garip.
biz beşiktaş’ın oynadığı futbolu oynayabilir miydik? işte bu kısım işin adaletsizlik kısmı. beşiktaş’ın rakipleri hızlı hücum yapamıyor. istatistiklere bakmadım, fakat muhtemelen beşiktaş ligin topu en hızlı geri kazanan takımıdır. bunun sebebi çok net, beşiktaş ya hızlı bir şekilde sert pres yapıyor, ya da faul. faul yaparsa kart görmüyor. sert pres yaparsa faul düdüğü çalmıyor. bizde ise bu böyle değil, tam tersi. ve işin acı ve beklenen boyutu, bizim futbolcularımız artık nasıl müdahale edeceğini bilemiyor, çünkü endişeliler. hakemlere güvenleri yok. bunu sahada çekinerek yaptıkları müdahalelerden çok net hissedebilirsiniz. bu işin ciddi psikolojik boyutu. kart yerim, hata yaparım korkusu istisnasız her futbolcumuzda ağır hissediliyor.
bu psikolojik çöküntüyü fatih terim’in çözmesini beklerdim, ama kolay olmadığını anlayabiliyorum. ama burdan bu süreci sergen iyi yönetti demek çok büyük haksızlık gözümde. zira sergen aslında yaptığı açıklamalara falan bakarsanız, daha inanılmaz çiğ. hakkı bile yenmeyen bir maçtan sonra çıkıp “bu hakemi bir daha maçlarımıza istemiyoruz” diyebiliyor. şu açıklamayı fatih terim’in, hem de hakkımız yenmemiş olmasına gerek yok, alenen doğrandığımız bir maçtan sonra yaptığını düşünsenize. ne fetöcülüğümüz kalır ne devlet düşmanlığımız. ama sergen bu kadar çiğ açıklamalara rağmen baskı yemiyor, ceza yemiyor. gördüğü maksimum ceza aynı hakemin o maça tekrar atanması. ki o baskı altında o hakemin o maça atanması beşiktaş lehine mi aleyhine mi tartışılır.
velhasıl, şartlar aynı değil. sergen’in fatih terim’den daha iyi olduğu tezi hocaya çok çok büyük haksızlık. fenerbahçe biraz daha iyi futbol oynasaydı, beşiktaş’a da bu denli haksızlık yapılsaydı o zaman tartışabilirdik.
terimli veya terimsiz, diliyorum ülkedeki futbol ortamı pisliklerini temizler, adaleti hatırlarız. yoksa terim gitsin, kalsın, çok bi değişiklik olmadan kendi bokumuzda boğulmaya devam ederiz.