60
benim takip ettiğim yıllar özelinde konuşuyorum, lucescu, galatasaray'a gelen en iyi 3 hocadan biridir. hatta şahsi sıralamam: 1- imparator 2- kalli 3- lucescu şeklindedir. başarı olarak kalliyle yerleri değişebilir ama ben kallinin teknik adamlığını daha çok beğeniyorum.
kendisinin 2000 - 2001 sezonunda şampiyonluğu verdiği şeklindeki eleştirilere katılmıyorum. bir kaç yönden incelememiz lazım o konuyu. bi kere o sezon şampiyonluk açısından doyum gösterdiğimiz bir sezondu. tribünler bile boştu çoğu maçta. çoğu zaman 15.000 civarı seyirci geldi sami yen'e. diğer tarafta tam hatırlamasam da 40-50 milyon dolar futbolcu transferine yatırım yapmış, tüm konsantresi lig şampiyonluğu olan fenerbahçe vardı. 96'dan beridir şampiyon olamıyorlardı ve bunun vermiş olduğu agresiflikle birlikte saha içinde ve saha dışında baskılı bir görüntü çizmeye çalışıyorlardı. bizde ise futbolcular maç seçmeye başlamıştı bile. terim'in gidişinden sonra doğan otorite boşluğu yüzünden çoğu futbolcu artık avrupada boy göstermeye çalışıyordu. bu yüzden de lig maçları ikinci planda kaldı.
hakan şükürün yerine jardel gelmişti ve tarihin en golcü ismi olmasına rağmen, jardel takıma uyum göstermede sorun yaşıyordu. bu adam sadece gol atıyor diye eleştirildiği bir dönemdi. varın siz düşünün.
hakemler de inanılmaz art niyetliydi. yanlış hatırlamıyorsam serkan aykutun 7 ya da 8 nizami golünün verilmediği bir sezondu. üstelik hagi'ye de uzun süre ceza verdiler. bizi hagisiz bırakmak zaten şampiyonluğu bırakmakla eş değerdi.
yerli - yabancı ayrımının ayyuka çıktığı sezondu. futbolcular, çok fazla para alan jardele bariz tepkiliydiler. karakter olarak da zayıf olan jardel daha fazla dayanamadı zaten. son haftalarda serkan aykuta yerini bıraktı.
üstelik emre ve okan'ın interle daha önce anlaştılar dedikodusu ve özellikle son haftalarda tam manasıyla fazla kasmamaları 2. olmamızda etken oldu.
buna rağmen iki kulvarda da çok iyi ilerledik. real maçında 0-2'den geri döndük ama başta dediğim gibi tüm konsantrasyonu lig şampiyonluğu olan suyun karşı takımı tek kulvarda ilerleyince son haftalardaki çöküşümüzle birlikte şampiyonluğu verdik. ben açıkçası o sezon sonu lucescuyla yollar ayrılır diye düşünüyordum ama yönetim biraz da şampiyonlar ligindeki başarılarımızı kıstas alıp kendisiyle devam etti. iyi ki de etti..
2001 - 2002 sezonu şampiyonluğu, benim için kazandığımız en epic şampiyonluklardan biriydi. bi kere hagi'miz futbolu bırakmıştı. uefa kupasındaki kemik kadromuzun çoğu ayrılmıştı. yerlerine adlarını hiç duymadığımız kiralık oyuncular gelmişti. üstelik kulüp olarak her zamanki gibi maddi anlamda çıkmazdaydık. zaten sezon oynanırken yönetim değişmişti. çok garip bir sezondu. buna rağmen içerde oynadığımız maçlarda hiç yenilmedik. baya dominant bir futbol oynuyorduk.
sergen, ümit karan, hasan şaş,arif erdem, ayhan akman ve tabi ki mondragon önderliğinde çok çok efsane bir şampiyonluk yaşadık ama asıl olayımız şampiyonlar ligindeydi. tarihin en zor gruplarından biri olan barcelona - liverpool ve romalı gruptan son maçta çıkamadık. 5 maçta 5 beraberlik aldık. içerdeki roma maçında saçmasapan son dakika golü yedik. tek yenilgimizi aldığımız barcelona maçında attıkları gol yarım metre ofsayttı. benim görmüş olduğum en iyi avrupa serüvenlerinden biriydi ve bu serüvenin mimarı lucescuydu. hakkını yememek lazım.
imparator milandan gönderilince kendisini lucescuya tercih etmek doğal. her galatasaraylının yapabileceği bir tercih bu. lucescunun şanssızlığıdır bu durum, değilse bi 4 sene de kendisini görürdük takımımızda.. kim ne derse desin ben kendisini seviyorum. o çalkantılı dönemde kendisinden başka bir tercih daha çok dibe batmamız manasına gelirdi..
osmanlının duraklama dönemindeki sokullu mehmet paşanın etkisi gibi kendisi de bizim düşüş dönemimizde sert düşüşümüzü engellemiştir. bizde emeği büyüktür. çok yaşasın, sağlıklı yaşasın.
edit: kendisinin gönderilmesiyle ilgili fatih terime çemkirmek de şovenizmden başka bir şey değildir. fatih terim tek başına bir seçim yatırımıdır. daha önce bahsettiğim gibi fatih terimin lucescuya tercih edilmesi son derece doğal bir durumdur.
lucescunun kadrosunu devralsa imparatorun başarısız olacağı öngörüsü de yanlış bir öngörüdür. fatih terim milandan haksız bir şekilde gönderildikten sonra bir kaç sene kafasını futbola verememiştir. aklı orda kalmıştır. değilse 2002 - 2003 sezonunda çok iyi puan toplamasına rağmen şampiyon olamamıştır. bir sonraki sezonsa tarihimizin en kötü başkanı olan özhan canaydın'ın eseridir. birini överken diğerini gömmek galatasaray taraftarına yakışacak bir hareket değildir. fatih terim nefretinizi kendinize saklayın derim.
kendisinin 2000 - 2001 sezonunda şampiyonluğu verdiği şeklindeki eleştirilere katılmıyorum. bir kaç yönden incelememiz lazım o konuyu. bi kere o sezon şampiyonluk açısından doyum gösterdiğimiz bir sezondu. tribünler bile boştu çoğu maçta. çoğu zaman 15.000 civarı seyirci geldi sami yen'e. diğer tarafta tam hatırlamasam da 40-50 milyon dolar futbolcu transferine yatırım yapmış, tüm konsantresi lig şampiyonluğu olan fenerbahçe vardı. 96'dan beridir şampiyon olamıyorlardı ve bunun vermiş olduğu agresiflikle birlikte saha içinde ve saha dışında baskılı bir görüntü çizmeye çalışıyorlardı. bizde ise futbolcular maç seçmeye başlamıştı bile. terim'in gidişinden sonra doğan otorite boşluğu yüzünden çoğu futbolcu artık avrupada boy göstermeye çalışıyordu. bu yüzden de lig maçları ikinci planda kaldı.
hakan şükürün yerine jardel gelmişti ve tarihin en golcü ismi olmasına rağmen, jardel takıma uyum göstermede sorun yaşıyordu. bu adam sadece gol atıyor diye eleştirildiği bir dönemdi. varın siz düşünün.
hakemler de inanılmaz art niyetliydi. yanlış hatırlamıyorsam serkan aykutun 7 ya da 8 nizami golünün verilmediği bir sezondu. üstelik hagi'ye de uzun süre ceza verdiler. bizi hagisiz bırakmak zaten şampiyonluğu bırakmakla eş değerdi.
yerli - yabancı ayrımının ayyuka çıktığı sezondu. futbolcular, çok fazla para alan jardele bariz tepkiliydiler. karakter olarak da zayıf olan jardel daha fazla dayanamadı zaten. son haftalarda serkan aykuta yerini bıraktı.
üstelik emre ve okan'ın interle daha önce anlaştılar dedikodusu ve özellikle son haftalarda tam manasıyla fazla kasmamaları 2. olmamızda etken oldu.
buna rağmen iki kulvarda da çok iyi ilerledik. real maçında 0-2'den geri döndük ama başta dediğim gibi tüm konsantrasyonu lig şampiyonluğu olan suyun karşı takımı tek kulvarda ilerleyince son haftalardaki çöküşümüzle birlikte şampiyonluğu verdik. ben açıkçası o sezon sonu lucescuyla yollar ayrılır diye düşünüyordum ama yönetim biraz da şampiyonlar ligindeki başarılarımızı kıstas alıp kendisiyle devam etti. iyi ki de etti..
2001 - 2002 sezonu şampiyonluğu, benim için kazandığımız en epic şampiyonluklardan biriydi. bi kere hagi'miz futbolu bırakmıştı. uefa kupasındaki kemik kadromuzun çoğu ayrılmıştı. yerlerine adlarını hiç duymadığımız kiralık oyuncular gelmişti. üstelik kulüp olarak her zamanki gibi maddi anlamda çıkmazdaydık. zaten sezon oynanırken yönetim değişmişti. çok garip bir sezondu. buna rağmen içerde oynadığımız maçlarda hiç yenilmedik. baya dominant bir futbol oynuyorduk.
sergen, ümit karan, hasan şaş,arif erdem, ayhan akman ve tabi ki mondragon önderliğinde çok çok efsane bir şampiyonluk yaşadık ama asıl olayımız şampiyonlar ligindeydi. tarihin en zor gruplarından biri olan barcelona - liverpool ve romalı gruptan son maçta çıkamadık. 5 maçta 5 beraberlik aldık. içerdeki roma maçında saçmasapan son dakika golü yedik. tek yenilgimizi aldığımız barcelona maçında attıkları gol yarım metre ofsayttı. benim görmüş olduğum en iyi avrupa serüvenlerinden biriydi ve bu serüvenin mimarı lucescuydu. hakkını yememek lazım.
imparator milandan gönderilince kendisini lucescuya tercih etmek doğal. her galatasaraylının yapabileceği bir tercih bu. lucescunun şanssızlığıdır bu durum, değilse bi 4 sene de kendisini görürdük takımımızda.. kim ne derse desin ben kendisini seviyorum. o çalkantılı dönemde kendisinden başka bir tercih daha çok dibe batmamız manasına gelirdi..
osmanlının duraklama dönemindeki sokullu mehmet paşanın etkisi gibi kendisi de bizim düşüş dönemimizde sert düşüşümüzü engellemiştir. bizde emeği büyüktür. çok yaşasın, sağlıklı yaşasın.
edit: kendisinin gönderilmesiyle ilgili fatih terime çemkirmek de şovenizmden başka bir şey değildir. fatih terim tek başına bir seçim yatırımıdır. daha önce bahsettiğim gibi fatih terimin lucescuya tercih edilmesi son derece doğal bir durumdur.
lucescunun kadrosunu devralsa imparatorun başarısız olacağı öngörüsü de yanlış bir öngörüdür. fatih terim milandan haksız bir şekilde gönderildikten sonra bir kaç sene kafasını futbola verememiştir. aklı orda kalmıştır. değilse 2002 - 2003 sezonunda çok iyi puan toplamasına rağmen şampiyon olamamıştır. bir sonraki sezonsa tarihimizin en kötü başkanı olan özhan canaydın'ın eseridir. birini överken diğerini gömmek galatasaray taraftarına yakışacak bir hareket değildir. fatih terim nefretinizi kendinize saklayın derim.