1158
futbolun matrix öğretisi'nin bize kakaladığı düşüncelere kurban gitmiş çapı ve kendisi world class yani dünya çapında olan dokuz numaramızdır elano ralph blumer . her ne kadar ben kurban gittiği deyişime inanmasam da , onu çok fazla sevmeme çok fazla inanmama , onunla gurur duymama rağmen geldiğinden beri elinde zırhlarıyla konuşan ve yazan karalama politikasının şovalyeleri elano üzerinde bir çok politika ürettiler . kah istatistiklerini çıkardılar ortaya , kah şöyle kah böyle , yok efendim brezilya milli takımında ne işi var bilmem ne . hatta bokunu çıkardılar andre santos'un yedeği dediler lan , yuh arkadaşım .
sonuç olarak elano her ne kadar potansiyelini açığa çıkarmış olsa da hep akıllarda dolanan o avare deyişler kaldı . allahlaştırılan bir alex'in yanında ancak oynadığı maçın 2 katı kadar gol atması lazım bir şeyleri değiştirmek için . ama bu önyargıları yıkmak atomu parçalamak kadar zor olduğu için o çevrelere hiçbir zaman yaranamayacak bu adam . benim gibi topa ilk dokunduğu andan şu ana kadar hep inanan insanları hiç şaşırtmadı , kötü oynadı ama bir pas attı pozisyona soktu . maçı özetlerden izleyen şeytan ridvanımsı amipler bu adamı 90 dakika izlemedikleri için bok atıp durdular 9'a .
asist mi ? asist öncesi pas mı ? diye sorsam sizlere ne cevap verirsiniz bilmiyorum ama benim cevabım ikincisi olacaktır . şöyle ki , asist genellikle pozisyonun içerisindeki futbolcuların yaptığı iştir . asistten bir önceki pas ise genellikle pozisyonu yaratan pastır . işte elano blumer budur . bir ortasaha pozisyon yaratır hücum oyuncusu atar . düz mantığı budur bu işin . ha ben burda yazıyorum ama bir şeyleri ispat etmek için değil . çünkü biliyorum ki ekranlardaki sidik torbasi kadar beyni olmayan insanlar bildiklerini okuyacaklar , bazılarımızda onlara inanacak görev tamamlanacak . görev nedir mi ? (bkz: futbolun matrix öğretisi)
sonuç olarak elano her ne kadar potansiyelini açığa çıkarmış olsa da hep akıllarda dolanan o avare deyişler kaldı . allahlaştırılan bir alex'in yanında ancak oynadığı maçın 2 katı kadar gol atması lazım bir şeyleri değiştirmek için . ama bu önyargıları yıkmak atomu parçalamak kadar zor olduğu için o çevrelere hiçbir zaman yaranamayacak bu adam . benim gibi topa ilk dokunduğu andan şu ana kadar hep inanan insanları hiç şaşırtmadı , kötü oynadı ama bir pas attı pozisyona soktu . maçı özetlerden izleyen şeytan ridvanımsı amipler bu adamı 90 dakika izlemedikleri için bok atıp durdular 9'a .
asist mi ? asist öncesi pas mı ? diye sorsam sizlere ne cevap verirsiniz bilmiyorum ama benim cevabım ikincisi olacaktır . şöyle ki , asist genellikle pozisyonun içerisindeki futbolcuların yaptığı iştir . asistten bir önceki pas ise genellikle pozisyonu yaratan pastır . işte elano blumer budur . bir ortasaha pozisyon yaratır hücum oyuncusu atar . düz mantığı budur bu işin . ha ben burda yazıyorum ama bir şeyleri ispat etmek için değil . çünkü biliyorum ki ekranlardaki sidik torbasi kadar beyni olmayan insanlar bildiklerini okuyacaklar , bazılarımızda onlara inanacak görev tamamlanacak . görev nedir mi ? (bkz: futbolun matrix öğretisi)