12238
takıma pas oyunundaki katkısı, istediğinde yaptığı güzel şeyler nedeniyle severim. son fenerbahçe deplasmanında attığımız goldeki ortasaha mücadelesinde topu kazanıp gole götürdüğü için ciddi takdir ettim.
her insan efendi, aile babası motifli olacak diye bişey yok. aşırılıkları olsa da tolere edildi. evet şampiyonluk yarışındayız, evet 3 aylık sözleşmesi kaldı. pozisyonunda hiç alternatifi yok.
ancak arkadaşlar, gönderilmesine hiç zemin eleştirisi
falan demeyin. böyle bir söz ve tavır yok. kulübün başkanı beyin ameliyatı geçirmiş, kurtulması bir mucize hele ki sağlam insanın sosyalleşirken korktuğu bu dönemde adamlar takımla beraber elinden geleni yapıyor.
erzurum maçında çamur deryasında oynadık kazanınca zemine ses çıkarılmadı, son derece muzafferlerdi. ankaragücü maçında bomboş kaleleri atamayıp puan kaybı yaşa. sivas maçında aynı zeminde oynuyoruz, 2 tane bedava gol vermişiz. fırsatlar da geliyor atamadık. atamayışımızı, oyuncu değişikliklerini eleştiremedin, sözleşmende yenilenmeyince yönetime salladın. oh ne güzelmiş.
sivasspor maçını zeminden mi kazanamamışız, top kaleye girerken çamura mı saplanmış. son 5 dakikada, 1 frikik, 1 kornerde bomboş halil dervişoğluna sonrasında ardaya geldi, bir atakta ise çaprazda halil'e 2 kere karşı karşıya top geldi. ilk yarıda onyekuruya gelenleri demiyorum bile. her oyuncunun güzel ortamda top oynamak hakkıdır. kusura bakmasında tiki-taka mı oynuyor bu takım da yapamadı.
zeminimiz galatasaray'a yakışmayacak derece kötü, katılıyorum. ama üzerine bu kadar oyun oynanan takımın başkanına ve yönetimine hasta halinde görevdeyken "daha az sosyal medyada gez de şu zemini yaptır" dersen kovulursun kusura bakma. bunun iletişimi böyle mi olur. seçtiği kelimeler aynen bu. yönetimi tiktokçu kız yaptı.
"biz galatasarayız herşeyin en iyisini başardık, sahamızı da bu derecede iyisi olsun isteriz, antreman sahamızı yapabiliyorsak burası niye olmasın?" diyebilirdi.
kendi seçtiği sözlerin aynısını, aynı koşullarda sosa'nın ali koç'a, oğuzhan'ın ahmet nur çebi'ye söylediğini düşünün anlarsınız.
bomboş topları kaleye sokamayın, sözleşmenin yenilenmeyeceğini anladın yönetime bel altı salla.
her insan efendi, aile babası motifli olacak diye bişey yok. aşırılıkları olsa da tolere edildi. evet şampiyonluk yarışındayız, evet 3 aylık sözleşmesi kaldı. pozisyonunda hiç alternatifi yok.
ancak arkadaşlar, gönderilmesine hiç zemin eleştirisi
falan demeyin. böyle bir söz ve tavır yok. kulübün başkanı beyin ameliyatı geçirmiş, kurtulması bir mucize hele ki sağlam insanın sosyalleşirken korktuğu bu dönemde adamlar takımla beraber elinden geleni yapıyor.
erzurum maçında çamur deryasında oynadık kazanınca zemine ses çıkarılmadı, son derece muzafferlerdi. ankaragücü maçında bomboş kaleleri atamayıp puan kaybı yaşa. sivas maçında aynı zeminde oynuyoruz, 2 tane bedava gol vermişiz. fırsatlar da geliyor atamadık. atamayışımızı, oyuncu değişikliklerini eleştiremedin, sözleşmende yenilenmeyince yönetime salladın. oh ne güzelmiş.
sivasspor maçını zeminden mi kazanamamışız, top kaleye girerken çamura mı saplanmış. son 5 dakikada, 1 frikik, 1 kornerde bomboş halil dervişoğluna sonrasında ardaya geldi, bir atakta ise çaprazda halil'e 2 kere karşı karşıya top geldi. ilk yarıda onyekuruya gelenleri demiyorum bile. her oyuncunun güzel ortamda top oynamak hakkıdır. kusura bakmasında tiki-taka mı oynuyor bu takım da yapamadı.
zeminimiz galatasaray'a yakışmayacak derece kötü, katılıyorum. ama üzerine bu kadar oyun oynanan takımın başkanına ve yönetimine hasta halinde görevdeyken "daha az sosyal medyada gez de şu zemini yaptır" dersen kovulursun kusura bakma. bunun iletişimi böyle mi olur. seçtiği kelimeler aynen bu. yönetimi tiktokçu kız yaptı.
"biz galatasarayız herşeyin en iyisini başardık, sahamızı da bu derecede iyisi olsun isteriz, antreman sahamızı yapabiliyorsak burası niye olmasın?" diyebilirdi.
kendi seçtiği sözlerin aynısını, aynı koşullarda sosa'nın ali koç'a, oğuzhan'ın ahmet nur çebi'ye söylediğini düşünün anlarsınız.
bomboş topları kaleye sokamayın, sözleşmenin yenilenmeyeceğini anladın yönetime bel altı salla.
