2436
aynı isimde jimnastik kulübü olan bir istanbul ilçesidir.
son yıllara kadar az çok saygım olan bir kulüptü. yalnız son zamanlarda sanki kendilerine sürekli "şerefsiz" deniyormuş gibi sürekli olarak "şeref" falan deme ihtiyacı duyuyor. o kadar çok söylüyorlar ki söyleye söyleye kelimenin içini boşaltmayı başardılar. ayrıca bazı maçlardan sonra "şeref" "hak" vurgusu yapma arzuları ise sorguya değer. sanki arada sırada "bakın biz şerefliyiz." diye hatırlatma ihtiyacı duyuyorlar. oysa ki benim aklıma " 'şeref' ve 'hak' diye yazmadığın maçlarda o zaman şerefinle ve hakkınla almadığını kabul mü ediyorsun?" sorusu geliyor.
neden onca kulüp varken sadece bu kulüp ısrarla şeref, hak ve efendilik vurgusu yapmaya gayret ediyor? kendileri hakkıyla, şerefiyle ve efendiliğiyle meşhurken diğer kulüpler haksız ve şerefsizce kazanıp efendilikten uzak bir hayat mı geçiriyorlar?
erman toroğlu denk geldiğinde söyler "bir pozisyonda bir futbolcu ben bir şey yapmadım diye kollarını kaldırıyorsa yüksek ihtimalle yapmıştır." diye. ya da "bir pozisyonda bir futbolcu ofsayt diye elini kaldırıyorsa ofsaytı o bozuyordur büyük ihtimalle." diye.
mahkemelerde de davalı taraflar, ya da polise yakalananlar "ben bir şey yapmadım, suçsuzum." der büyük çoğunlukla.
beşiktaş jimnastik kulübü şerefsizlikle mi suçlanıyor da sürekli "şerefliyim." diyor?
yoksa vicdanen bir sıkıntı mı çekiyorlar? yani kendi iç sesleri bunlara "şerefsizsin sen." diyor da bunlar "şerefliyim." patlaması mı yaşıyor? inkar etme çabaları mı bunlar?
ben bunu, eski kimliklerinden gittikçe yozlaşmış bir kimliğe büründüklerinden dolayı "şeref" kelimesinin dillerine vurması olarak görüyorum. bunun kendileri de farkında. tek sıkıntı kabullenemiyorlar sanki.
burada hiçbir kulüp ya da kişiye şerefsiz demiyorum. sürekli "şeref" kelimesine olan takıntılarını sesli düşünür gibi yazılı düşündüm ve sorguladım sadece.
son yıllara kadar az çok saygım olan bir kulüptü. yalnız son zamanlarda sanki kendilerine sürekli "şerefsiz" deniyormuş gibi sürekli olarak "şeref" falan deme ihtiyacı duyuyor. o kadar çok söylüyorlar ki söyleye söyleye kelimenin içini boşaltmayı başardılar. ayrıca bazı maçlardan sonra "şeref" "hak" vurgusu yapma arzuları ise sorguya değer. sanki arada sırada "bakın biz şerefliyiz." diye hatırlatma ihtiyacı duyuyorlar. oysa ki benim aklıma " 'şeref' ve 'hak' diye yazmadığın maçlarda o zaman şerefinle ve hakkınla almadığını kabul mü ediyorsun?" sorusu geliyor.
neden onca kulüp varken sadece bu kulüp ısrarla şeref, hak ve efendilik vurgusu yapmaya gayret ediyor? kendileri hakkıyla, şerefiyle ve efendiliğiyle meşhurken diğer kulüpler haksız ve şerefsizce kazanıp efendilikten uzak bir hayat mı geçiriyorlar?
erman toroğlu denk geldiğinde söyler "bir pozisyonda bir futbolcu ben bir şey yapmadım diye kollarını kaldırıyorsa yüksek ihtimalle yapmıştır." diye. ya da "bir pozisyonda bir futbolcu ofsayt diye elini kaldırıyorsa ofsaytı o bozuyordur büyük ihtimalle." diye.
mahkemelerde de davalı taraflar, ya da polise yakalananlar "ben bir şey yapmadım, suçsuzum." der büyük çoğunlukla.
beşiktaş jimnastik kulübü şerefsizlikle mi suçlanıyor da sürekli "şerefliyim." diyor?
yoksa vicdanen bir sıkıntı mı çekiyorlar? yani kendi iç sesleri bunlara "şerefsizsin sen." diyor da bunlar "şerefliyim." patlaması mı yaşıyor? inkar etme çabaları mı bunlar?
ben bunu, eski kimliklerinden gittikçe yozlaşmış bir kimliğe büründüklerinden dolayı "şeref" kelimesinin dillerine vurması olarak görüyorum. bunun kendileri de farkında. tek sıkıntı kabullenemiyorlar sanki.
burada hiçbir kulüp ya da kişiye şerefsiz demiyorum. sürekli "şeref" kelimesine olan takıntılarını sesli düşünür gibi yazılı düşündüm ve sorguladım sadece.