2289
özellikle sosyal medyada ekilen nefret tohumlarının acı bir biçimde filizlendiğini gördüğüm platform. yazılanları okurken kanım dondu desem abartmış olmam. ekseriyetle başta fatih terim olmak üzere tüm galatasaray camiasının ölmesini isteyenler başı çekiyor. yazdıklarıyla nefretlerinin bir kısmını yazıya dökebilenler, yazılanların ardında neler gizliyor çok rahat anlayabiliyorsunuz. potansiyel bir suçlu yuvasına döndü ne yazık ki memleket.
bu yazdıklarım antu özelinde olabilir fakat yazının muhtevasında var olan her düşünce, ülke insanının genel psikolojisinin tezahürü niteliğinde. ve bu durumdan sadece bir kişi, grup veya bir spor kulübü sorumlu değil. herkesin suçu var.
sosyal medyayla birlikte dilimize pelesenk olan bir kelime var: algı. her maç öncesi atanan hakem aleyhinde ciddi bir algı yaratma hezeyanına düşüyor kulüpler. özellikle geride bıraktığımız hafta içinde fenerbahçe tarafından sosyal medyaya çok fazla demeç pompalandı. sonuç olarak evinde tv karşısında portakal soyan kendi halinde topluma hiçbir zararı olmayan sıradan bir fenerbahçe'li vatandaş, ortada hiçbir şey yokken bir nefret ve kinle doldu. o an dolmasa bile içinde var olan kin silinmeye yüz tutmuşken açığa çıktı. sonra bu adam galatasaray veya x takım maç kazandıktan sonra çıkıp nefretini kusacak ve deşarj olacak twitler attı yazılar yazdı. bu nefreti gören rakip taraftarın 'zaten olay olsa da çatsam' modunda olması hasebiyle nefret, nefreti doğurdu. fenerbahçe örneği vermemin sebebi sadece yakın tarihli olmasından kaynaklı.
bunu sadece antu ve fenerbahçe için söylemiyorum. bunda herkesin suçu var. her kulübün yöneticisi bugünün gençlerine çok ciddi nefret aşılıyor. herkes rahmetli canaydın gibi centilmen olamaz elbette ama bunun da bir ortası olmalı. yöneticilerin ağzından çıkan her demeçte bir hedef var, kinaye var, saygısızlık var, bayağılık ve adilik var. bütün bunların yansıması ne yazık ki toplumdaki ayrışmayı ve nefreti körüklemiş vaziyette. yürekleri nefretle doldurup insanların ömrünü heba ediyorlar sadece. milli takım bilinci bile kalmadı çoğu kişide sırf içinde sevmediği rakip takımdan futbolcu var diye. iş bu raddeye geldi ne yazık ki.
bu yazdıklarım antu özelinde olabilir fakat yazının muhtevasında var olan her düşünce, ülke insanının genel psikolojisinin tezahürü niteliğinde. ve bu durumdan sadece bir kişi, grup veya bir spor kulübü sorumlu değil. herkesin suçu var.
sosyal medyayla birlikte dilimize pelesenk olan bir kelime var: algı. her maç öncesi atanan hakem aleyhinde ciddi bir algı yaratma hezeyanına düşüyor kulüpler. özellikle geride bıraktığımız hafta içinde fenerbahçe tarafından sosyal medyaya çok fazla demeç pompalandı. sonuç olarak evinde tv karşısında portakal soyan kendi halinde topluma hiçbir zararı olmayan sıradan bir fenerbahçe'li vatandaş, ortada hiçbir şey yokken bir nefret ve kinle doldu. o an dolmasa bile içinde var olan kin silinmeye yüz tutmuşken açığa çıktı. sonra bu adam galatasaray veya x takım maç kazandıktan sonra çıkıp nefretini kusacak ve deşarj olacak twitler attı yazılar yazdı. bu nefreti gören rakip taraftarın 'zaten olay olsa da çatsam' modunda olması hasebiyle nefret, nefreti doğurdu. fenerbahçe örneği vermemin sebebi sadece yakın tarihli olmasından kaynaklı.
bunu sadece antu ve fenerbahçe için söylemiyorum. bunda herkesin suçu var. her kulübün yöneticisi bugünün gençlerine çok ciddi nefret aşılıyor. herkes rahmetli canaydın gibi centilmen olamaz elbette ama bunun da bir ortası olmalı. yöneticilerin ağzından çıkan her demeçte bir hedef var, kinaye var, saygısızlık var, bayağılık ve adilik var. bütün bunların yansıması ne yazık ki toplumdaki ayrışmayı ve nefreti körüklemiş vaziyette. yürekleri nefretle doldurup insanların ömrünü heba ediyorlar sadece. milli takım bilinci bile kalmadı çoğu kişide sırf içinde sevmediği rakip takımdan futbolcu var diye. iş bu raddeye geldi ne yazık ki.