166
sevginin suistimal edilmesi, bu suistimalin seven kişi tarafından fark edilmesi ama sevmekten de vazgeçilememesi dünyanın en iğrenç hislerinden biri. "ulan bu sefer yemeyeceğim" diyorsun ama hüsniye'yi bu sefer tavlayacağı ümidiyle şevket altuğ'a her seferinde inanan kemal sunal gibi kendini türlü türlü olmaz işlerin içinde buluyorsun.
arapçadan dilimize geçen, "feraset" diye güzel bir kelime var. önder dediğin feraset sahibi gerek. önden yürümesinin hikmeti de burada yatıyor olmalı. önümüze çıkacak şeyleri daha çıkmadan öngörebilecek ki önden yürümeye hakkı olsun.
geçenlerde vakit bolluğundan ve de serde biraz muhasebeci taraftarlık olduğundan oturdum, son 10 yıldaki en gereksiz transferleri listeledim. ince eledim, sık dokudum; "lan tarık çamdal alınır mı ya" isyanını bile "bi 6 ay çıkış yapmıştı, bek de lazımdı" diye insafı abartarak bir kenara bıraktım. hani üstünden birkaç sene geçtikten sonra tık delisi haber sitelerinin galeri halinde "galatasaray'ın unutulan transferleri" diye sunduğu cinsten transferler olur ya, tam da onları seçmeye çalıştım. 15 isim çıkardım:
serdar özkan, furkan özçal, salih dursun, lucas ontivero, umut gündoğan, guillermo burdisso, endoğan adili, cenk gönen, jem karacan, josue filipe soares pesqueira, semih kaya (kiralık olarak gelişi), jimmy durmaz, oghenekaro etebo, şener özbayraklı, fatih öztürk
aslan gibi sponsor kampanyasında 140 milyon lira bağış toplansa nasıl bayram ederdik değil mi? yukarıda ismi bulunan arkadaşların galatasaray'a maliyeti; ödeme dönemlerindeki kur üzerinden türk lirasına çevrildiğinde aşağı yukarı 140 milyon lira. euro kurunda kalarak hesaplasanız daha da facia tablo.
kanka transferi olanı var, tek maçlık performans üzerinden alınanı var, profesyonel kariyeri olmadan menajer tarafından sokulanı var, "bizim çocuktur, gelsin" diye alınanı var, hayata küstüğü imza törenindeki halinden belli olduğu halde tek formanın 3. alternatifi olarak alınanı var, yan semtin yedek kalecisi olanı var. var oğlu var. ama ortak nokta şu: bu saçma sapan işleri yapmayabilirdik. yaptığımız sırada bu hamlelerin vadettiği hiçbir şey de, yapmasak "lan şurası da eksik kaldı" diyeceğimiz bir durum da yoktu. fm'de son transfer günü telaşıyla üçüne beşine bakmadan aksiyon olsun diye iki tıkla yaptığımız transferler gibi yani. faturası yukarıda yazıyor.
aslan gibi sponsor olalım tabii. hatta "sponsor" da pek biçimsiz ifade. ben para gönderince hiç adım reklam edilmeyecek, "şu transferi de ben yaptım" havası atmayacağım çünkü. ya da galatasaray taraftarı olduğum için normalde ilişki kuramayacağım siyasilerle ilişkiler geliştiremeyeceğim. olalım yine de. ama 2014 ocak ayıyla aynı yılın eylül ayı arasında 3 tane yerli sağ bek için eskişehirve kayseri'ye 8 milyon euro akıtanlar yat mevsimini bekleyedursun, belki oradan kalma borcun faizini ödemek bize kalsın. falanca menajerleri; düyun-u umumiyenin osmanlı'ya çökmesi gibi kulübe musallat edip "eh bundan bu transfer döneminde topçu almamız lazım" diye diye bizi hasta adama döndürenlerin, koca dönem doğru ilişkileri kuramadığı, doğru planları yapamadığı için son gün yan semtten başkasına gidemeyenlerin, "elimde bi mal var, ne kadar kötü olduğuna inanamazsınız. yok mu alaan?" diye pazarlama dehası saçanların ceremelerini çekmek boynumuzun borcu tabii. falanca yönetici transfer toplantısına tuvalet arası verip gazeteci eskisi dostlarına isim paslayacak diye kaybettiklerimizi ben telafi edeceğim üç kuruşumla.
ama merak etmeyin, 3 bin lira maaşı varken kah konu komşuya hava atmak için, kah "çocuklar mutlu olsun" diye 15 bin lira harcayıp ödeme günü geldiğinde çocukların kumbaralarına dadanan ebeveynlerimiz ailemizin başında çok şükür.
hadi abi, pamuk eller cebe. şener'le fatih'in ödenecek 21 milyon lirası var. bi 3 milyon da yeni eklendi, brentford'a topçu geliştirme parası. ama hüsniye'yi bu sefer kesin tavlıyoruz.
arapçadan dilimize geçen, "feraset" diye güzel bir kelime var. önder dediğin feraset sahibi gerek. önden yürümesinin hikmeti de burada yatıyor olmalı. önümüze çıkacak şeyleri daha çıkmadan öngörebilecek ki önden yürümeye hakkı olsun.
geçenlerde vakit bolluğundan ve de serde biraz muhasebeci taraftarlık olduğundan oturdum, son 10 yıldaki en gereksiz transferleri listeledim. ince eledim, sık dokudum; "lan tarık çamdal alınır mı ya" isyanını bile "bi 6 ay çıkış yapmıştı, bek de lazımdı" diye insafı abartarak bir kenara bıraktım. hani üstünden birkaç sene geçtikten sonra tık delisi haber sitelerinin galeri halinde "galatasaray'ın unutulan transferleri" diye sunduğu cinsten transferler olur ya, tam da onları seçmeye çalıştım. 15 isim çıkardım:
serdar özkan, furkan özçal, salih dursun, lucas ontivero, umut gündoğan, guillermo burdisso, endoğan adili, cenk gönen, jem karacan, josue filipe soares pesqueira, semih kaya (kiralık olarak gelişi), jimmy durmaz, oghenekaro etebo, şener özbayraklı, fatih öztürk
aslan gibi sponsor kampanyasında 140 milyon lira bağış toplansa nasıl bayram ederdik değil mi? yukarıda ismi bulunan arkadaşların galatasaray'a maliyeti; ödeme dönemlerindeki kur üzerinden türk lirasına çevrildiğinde aşağı yukarı 140 milyon lira. euro kurunda kalarak hesaplasanız daha da facia tablo.
kanka transferi olanı var, tek maçlık performans üzerinden alınanı var, profesyonel kariyeri olmadan menajer tarafından sokulanı var, "bizim çocuktur, gelsin" diye alınanı var, hayata küstüğü imza törenindeki halinden belli olduğu halde tek formanın 3. alternatifi olarak alınanı var, yan semtin yedek kalecisi olanı var. var oğlu var. ama ortak nokta şu: bu saçma sapan işleri yapmayabilirdik. yaptığımız sırada bu hamlelerin vadettiği hiçbir şey de, yapmasak "lan şurası da eksik kaldı" diyeceğimiz bir durum da yoktu. fm'de son transfer günü telaşıyla üçüne beşine bakmadan aksiyon olsun diye iki tıkla yaptığımız transferler gibi yani. faturası yukarıda yazıyor.
aslan gibi sponsor olalım tabii. hatta "sponsor" da pek biçimsiz ifade. ben para gönderince hiç adım reklam edilmeyecek, "şu transferi de ben yaptım" havası atmayacağım çünkü. ya da galatasaray taraftarı olduğum için normalde ilişki kuramayacağım siyasilerle ilişkiler geliştiremeyeceğim. olalım yine de. ama 2014 ocak ayıyla aynı yılın eylül ayı arasında 3 tane yerli sağ bek için eskişehirve kayseri'ye 8 milyon euro akıtanlar yat mevsimini bekleyedursun, belki oradan kalma borcun faizini ödemek bize kalsın. falanca menajerleri; düyun-u umumiyenin osmanlı'ya çökmesi gibi kulübe musallat edip "eh bundan bu transfer döneminde topçu almamız lazım" diye diye bizi hasta adama döndürenlerin, koca dönem doğru ilişkileri kuramadığı, doğru planları yapamadığı için son gün yan semtten başkasına gidemeyenlerin, "elimde bi mal var, ne kadar kötü olduğuna inanamazsınız. yok mu alaan?" diye pazarlama dehası saçanların ceremelerini çekmek boynumuzun borcu tabii. falanca yönetici transfer toplantısına tuvalet arası verip gazeteci eskisi dostlarına isim paslayacak diye kaybettiklerimizi ben telafi edeceğim üç kuruşumla.
ama merak etmeyin, 3 bin lira maaşı varken kah konu komşuya hava atmak için, kah "çocuklar mutlu olsun" diye 15 bin lira harcayıp ödeme günü geldiğinde çocukların kumbaralarına dadanan ebeveynlerimiz ailemizin başında çok şükür.
hadi abi, pamuk eller cebe. şener'le fatih'in ödenecek 21 milyon lirası var. bi 3 milyon da yeni eklendi, brentford'a topçu geliştirme parası. ama hüsniye'yi bu sefer kesin tavlıyoruz.