372
tam olarak neye derman olacağını anlayamadığım mustafa cengiz sonrası dönemdeki en öne çıkan başkan adayı.
şahsen ben mustafa cengiz yönetimini en başta futbol dünyasında, futbolun siyasetle iç içe geçtiği yerlerde zerre kadar itibarı olmadığı için, sözünün bir önemi olmadığı için eleştiriyorum. sonrasında ekonomik anlamda elleri kolları bağlı olmasından ve transfer konusunda dünyadaki en beceriksiz yönetim olması sebebiyle. kulübe hibeyi bırakın, sıcak para akışı sağlayacak 5 kuruşları yok. üçüncü olarak da iyi gün başkanı olmaları sebebiyle, kasımpaşa'nın yedek kalecisini alınca fotoşov için kan ter içinde florya'ya koşmaları sebebiyle.
şimdi tekrar burak elmas'a dönersek. kendisinin futbol dünyasında ne gibi bir imzası var, anadolu kulüp başkanlarının, tff'nin gözünde itibarı var mı? yarın gidip thiam gibi irfan can kahveci'yi bedava kadroya katıp "kesin lan kerkenezler", "bize limit falan yok" diyebilecek derin ilişkileri kurabilecek bir adam mı? göksel gümüşdağ karşısında önünü iliklemeyip, sinmeyecek mi? it kopuktan bozma diğer kulüp başkanlarının galatasaray'a sallarken 2 kere düşünmesini sağlayabilecek birisi mi? cebinden 100m euro sponsorluk hibe edip takımı canlandıracak mı?
bu soruların hepsinin cevabı hayır. şimdi yukarıda sorduğum soruların yarısı saha dışı faktörler ama türkiye'de artık durum bu. ee galatasaray'da malum bir türk takımı olduğu için isviçre'deymişiz gibi davranmanın anlamı yok. hayır yoksa başkan ben olayım, hiç uzaklarda aramayalım çözümü.
bir ara kendisinden ceo olur diyordm ama şimdi onu da saçma buluyorum. süleyman huma kendisinden 40 kere daha iyi ceoluk yapar ne gerek var kendisine. olmadı bayern münih örneğindeki gibi efsaneler yapsın ceoluğu. tugay yapsın, bülent kaptan yapsın, burak elmas'ın yeterliliği ne?
kendisinden ne mi olur peki? olacağı şu; güçlü liseli olmayan bir galatasaray yönetiminde liseciler kafa açmasın, ağlamasın diye yönetimde yer verilecek o burnu havada tarafı dizginleyecek bir ara eleman. başka türlüsü de aklıma gelmedi açıkçası.
dursun özbek seviyeyi öyle bir yere indirdi ki mustafa cengiz geldiğinde herkes halaya durdu. bugünün dursun'u mustafa, mustafa'sı da burak oldu şimdi. yine denize düşüp yılana sarılıyoruz. yapmayın etmeyin galatasaray bu kadar küçük değil. ne dursun özbek, ne mustafa cengiz ne de burak elmas bırakın galatasaray'ı, tuzlaspor'da, ümraniyespor'da dahi başkanlık yapacak isimler değiller.
böyle silik isimler getirip ondan sonra galatasaraylı iş adamları diye el açıyoruz. yahu sen multimilyarder, milyoner olsan mustafa cengiz'in, burak elmas'ın emrinde, altında çalışmak ister misin? kim ki bu insanlar?
bu kulübün en başta futbol, siyaset, ekonomi, ikili ilişkiler her anlamda güçlü bir yönetime ihtiyacı var. yeni seçilecek başkanın başında galatasaray titleı olmadan da bir karakter olması lazım. yanından galatasaray'ı alınca kendisinden bir şey kaybetmeyecek seviyede birisi olması lazım. galatasaray'ın artık yeni seçilecek başkana bir prestij, tanınırlık, fayda sağlamak gibi bir lüksü kalmadı. tam tersi artık yeni seçilen başkan galatasaray'a faydalı olmalı. yoksa dursun gitmiş, mustafa gelmiş, mustafa gitmiş, burak gelmiş farkı yok.
not: bu da uzun bir süre boyunca yazacağım son entry olsun. artık siyasetin, galatasaray'ın yetersiz yönetimlerinin galatasaray'ı ve futbolu getirdiği noktadan, aptal transfer süreçlerinden bıktım. keyif almak için, heyecan yaşamak için taraftarlığını yaptığımız takımın elimizde hiç olmayan sebeplerden dolayı sinir, stres, kanser sebebi olmasından sıkıldım. güzel günlerde görüşmek dileğiyle.
şahsen ben mustafa cengiz yönetimini en başta futbol dünyasında, futbolun siyasetle iç içe geçtiği yerlerde zerre kadar itibarı olmadığı için, sözünün bir önemi olmadığı için eleştiriyorum. sonrasında ekonomik anlamda elleri kolları bağlı olmasından ve transfer konusunda dünyadaki en beceriksiz yönetim olması sebebiyle. kulübe hibeyi bırakın, sıcak para akışı sağlayacak 5 kuruşları yok. üçüncü olarak da iyi gün başkanı olmaları sebebiyle, kasımpaşa'nın yedek kalecisini alınca fotoşov için kan ter içinde florya'ya koşmaları sebebiyle.
şimdi tekrar burak elmas'a dönersek. kendisinin futbol dünyasında ne gibi bir imzası var, anadolu kulüp başkanlarının, tff'nin gözünde itibarı var mı? yarın gidip thiam gibi irfan can kahveci'yi bedava kadroya katıp "kesin lan kerkenezler", "bize limit falan yok" diyebilecek derin ilişkileri kurabilecek bir adam mı? göksel gümüşdağ karşısında önünü iliklemeyip, sinmeyecek mi? it kopuktan bozma diğer kulüp başkanlarının galatasaray'a sallarken 2 kere düşünmesini sağlayabilecek birisi mi? cebinden 100m euro sponsorluk hibe edip takımı canlandıracak mı?
bu soruların hepsinin cevabı hayır. şimdi yukarıda sorduğum soruların yarısı saha dışı faktörler ama türkiye'de artık durum bu. ee galatasaray'da malum bir türk takımı olduğu için isviçre'deymişiz gibi davranmanın anlamı yok. hayır yoksa başkan ben olayım, hiç uzaklarda aramayalım çözümü.
bir ara kendisinden ceo olur diyordm ama şimdi onu da saçma buluyorum. süleyman huma kendisinden 40 kere daha iyi ceoluk yapar ne gerek var kendisine. olmadı bayern münih örneğindeki gibi efsaneler yapsın ceoluğu. tugay yapsın, bülent kaptan yapsın, burak elmas'ın yeterliliği ne?
kendisinden ne mi olur peki? olacağı şu; güçlü liseli olmayan bir galatasaray yönetiminde liseciler kafa açmasın, ağlamasın diye yönetimde yer verilecek o burnu havada tarafı dizginleyecek bir ara eleman. başka türlüsü de aklıma gelmedi açıkçası.
dursun özbek seviyeyi öyle bir yere indirdi ki mustafa cengiz geldiğinde herkes halaya durdu. bugünün dursun'u mustafa, mustafa'sı da burak oldu şimdi. yine denize düşüp yılana sarılıyoruz. yapmayın etmeyin galatasaray bu kadar küçük değil. ne dursun özbek, ne mustafa cengiz ne de burak elmas bırakın galatasaray'ı, tuzlaspor'da, ümraniyespor'da dahi başkanlık yapacak isimler değiller.
böyle silik isimler getirip ondan sonra galatasaraylı iş adamları diye el açıyoruz. yahu sen multimilyarder, milyoner olsan mustafa cengiz'in, burak elmas'ın emrinde, altında çalışmak ister misin? kim ki bu insanlar?
bu kulübün en başta futbol, siyaset, ekonomi, ikili ilişkiler her anlamda güçlü bir yönetime ihtiyacı var. yeni seçilecek başkanın başında galatasaray titleı olmadan da bir karakter olması lazım. yanından galatasaray'ı alınca kendisinden bir şey kaybetmeyecek seviyede birisi olması lazım. galatasaray'ın artık yeni seçilecek başkana bir prestij, tanınırlık, fayda sağlamak gibi bir lüksü kalmadı. tam tersi artık yeni seçilen başkan galatasaray'a faydalı olmalı. yoksa dursun gitmiş, mustafa gelmiş, mustafa gitmiş, burak gelmiş farkı yok.
not: bu da uzun bir süre boyunca yazacağım son entry olsun. artık siyasetin, galatasaray'ın yetersiz yönetimlerinin galatasaray'ı ve futbolu getirdiği noktadan, aptal transfer süreçlerinden bıktım. keyif almak için, heyecan yaşamak için taraftarlığını yaptığımız takımın elimizde hiç olmayan sebeplerden dolayı sinir, stres, kanser sebebi olmasından sıkıldım. güzel günlerde görüşmek dileğiyle.