1763
onun yaşında, onun kazandığı parayı, bu sözlükte onu eleştirenler kazansaydı, pazar sabahı kahvaltı yapmak için champs elysees'ye giderdi. eleştirenlere bir teklifim var, alın kız arkadaşınızı *, büyük bir jest yapın. ne yapacaksınız merak ediyorum. kimse çıkıp gül alırım bir tane, bir tane ayıcık alırım, gece sarılıp uyusun da aklına ben geleyim falan demesin, yemezler. *
eleştirecekseniz formunu eleştirin. ki ben öyle yaparım, dışarda yediği içtiği beni ilgilendirmez. zaten dışarda yediği içtiği gezdiği formunu etkiliyorsa, ben yine sahadaki formunu eleştiririm, nedeni de beni ilgilendirmez. o kendi bileceği iş. eğer dengeyi tutturamıyorsa, özel hayatında yaşadıkları, profesyonel hayatını etkiliyorsa, bu benim sorunum değildir, arda'nın sorunudur. ben sahaya çıkan arda'ya bakarım.
tutunmak için dal arıyoruz sürekli. formu düştü, koşamıyor, kilo aldı, sonra bir haber çıkıyor, bakımını üstlendiği çocuklardan birisi hayatını yitirdiği için* morali bozukmuş. sonra hemen ayy canııım yaaa diye yine sarılıyoruz. sevgilisini bile tartışıyoruz, gittiği tatili, giydiği ceketi, her şeyini. neden? çünkü o artık bize malolmuş birisi diye mi? yok canım kardeşim sana malolduğu onun falan. sahadaki arda'dır sana malolan, özel hayatındaki arda değildir.
özel hayatında ister phuket adasına tatile gider, ister sevgilisi için sinema kapatır, isterse milyarlık yüzük alır, isterse milyon dolarlık ev alır. onun kazandığı parayı sen de kazansan, ondan aşağı kalır şeyler yapmazsın emin ol. sen arda'yı görgüsüz diye eleştiriyorsun ama gözden kaçırdığın bir şey var, bu arda 15 yaşındayken de senden fazla para kazanıyordu. bundan sonra da senden fazla kazanacak. sana yarın milli piyango'dan para çıkarsa, ben o zaman görürüm seni. asıl görgüsüz sen misin yoksa arda mı? ben o zaman görürüm sen nasıl kul hakkı yiyorsun. şimdi pembe hayaller kurmak çok güzel, şuraya bağış yaparım, şu kadar çocuk okuturum, okul açarım diyorsun şimdilerde. ne de olsa piyango sana çıkmadı. sana çıksa şimdi vereceğin cevapla, kazandığın gün yapacakların gece ile gündüz gibi farklı olacak emin ol.
o yüzden bırak arda'nın sinemasını, tatilini, yediğini içtiğini de, sahada oynadığına bak, git onu eleştir. oturduğun yerden ahkam kesmek çok kolay. kul hakkı yemişmiş. peeehhh. aç o zaman oku biraz kuran da, kul hakkı yemenin ne demek olduğunu öğren.
bak o zaman, sana bir tüyo vereyim, gidersin bir hafta önceden sinema salonuna, dersin ki haftaya şu gün şu seansta bütün salonu kapatıyorum, bütün biletleri alıyorum. adamlar da efendi gibi biletlerini sana satarlar. alırsın sevgilini, arkadaşlarını, gidersin izlersin. yani senin de sandığın gibi, sabahleyin sinemaya gidip, önceden satılan biletleri satın alıp sinemayı kapama gibi bir durum yok ortada. bir koltuğun hakkı 15 liraysa, bütün koltukların haklarını ödersin, kaparsın salonu. böyle bir şey yaparsan, kimse de gelip sana hesap soramaz, ben de izleyecektim neden bütün biletleri aldın diye de ağlamaz. sen de ağlama şimdi.
eleştirecekseniz formunu eleştirin. ki ben öyle yaparım, dışarda yediği içtiği beni ilgilendirmez. zaten dışarda yediği içtiği gezdiği formunu etkiliyorsa, ben yine sahadaki formunu eleştiririm, nedeni de beni ilgilendirmez. o kendi bileceği iş. eğer dengeyi tutturamıyorsa, özel hayatında yaşadıkları, profesyonel hayatını etkiliyorsa, bu benim sorunum değildir, arda'nın sorunudur. ben sahaya çıkan arda'ya bakarım.
tutunmak için dal arıyoruz sürekli. formu düştü, koşamıyor, kilo aldı, sonra bir haber çıkıyor, bakımını üstlendiği çocuklardan birisi hayatını yitirdiği için* morali bozukmuş. sonra hemen ayy canııım yaaa diye yine sarılıyoruz. sevgilisini bile tartışıyoruz, gittiği tatili, giydiği ceketi, her şeyini. neden? çünkü o artık bize malolmuş birisi diye mi? yok canım kardeşim sana malolduğu onun falan. sahadaki arda'dır sana malolan, özel hayatındaki arda değildir.
özel hayatında ister phuket adasına tatile gider, ister sevgilisi için sinema kapatır, isterse milyarlık yüzük alır, isterse milyon dolarlık ev alır. onun kazandığı parayı sen de kazansan, ondan aşağı kalır şeyler yapmazsın emin ol. sen arda'yı görgüsüz diye eleştiriyorsun ama gözden kaçırdığın bir şey var, bu arda 15 yaşındayken de senden fazla para kazanıyordu. bundan sonra da senden fazla kazanacak. sana yarın milli piyango'dan para çıkarsa, ben o zaman görürüm seni. asıl görgüsüz sen misin yoksa arda mı? ben o zaman görürüm sen nasıl kul hakkı yiyorsun. şimdi pembe hayaller kurmak çok güzel, şuraya bağış yaparım, şu kadar çocuk okuturum, okul açarım diyorsun şimdilerde. ne de olsa piyango sana çıkmadı. sana çıksa şimdi vereceğin cevapla, kazandığın gün yapacakların gece ile gündüz gibi farklı olacak emin ol.
o yüzden bırak arda'nın sinemasını, tatilini, yediğini içtiğini de, sahada oynadığına bak, git onu eleştir. oturduğun yerden ahkam kesmek çok kolay. kul hakkı yemişmiş. peeehhh. aç o zaman oku biraz kuran da, kul hakkı yemenin ne demek olduğunu öğren.
bak o zaman, sana bir tüyo vereyim, gidersin bir hafta önceden sinema salonuna, dersin ki haftaya şu gün şu seansta bütün salonu kapatıyorum, bütün biletleri alıyorum. adamlar da efendi gibi biletlerini sana satarlar. alırsın sevgilini, arkadaşlarını, gidersin izlersin. yani senin de sandığın gibi, sabahleyin sinemaya gidip, önceden satılan biletleri satın alıp sinemayı kapama gibi bir durum yok ortada. bir koltuğun hakkı 15 liraysa, bütün koltukların haklarını ödersin, kaparsın salonu. böyle bir şey yaparsan, kimse de gelip sana hesap soramaz, ben de izleyecektim neden bütün biletleri aldın diye de ağlamaz. sen de ağlama şimdi.