167
(bkz: 9 ocak 2021 sivasspor gaziantep fk maçı)
maçı ne kadar kötü yönettiğini görmeye özetler yetti.
evet, ülkemizde iyi futbol izlemek mucize gibi bir şey, bunda koltuk korkusu uzmanlığını "kale önüne nasıl etkili otobüs çekilir" üzerine yapan yetersiz teknik direktör ve profesyonelce olaya yaklaşamayan oyuncuların rolü çok büyük.
ancak gözden kaçırılmaması gereken hususlardan biri de bir maçın oynanmasına, tempolu gitmesine direk etki eden faktör hakemlerin ta kendisi.
bir maçın ilk 5 dksında belli olur zaten, kim oynamak, kim oynatmamak istiyor, hakem olarak ilk işin senin bunu süzüp, devamında oyunu buna göre yönetmek olmalı, baktın sertlik var, bir iki kartla maçın başında standardını oyunculara belletip oyunu zırt-pırt kesmeyeceksin, oynatmayan takım sürekli zaman geçirmeye dayalı hareketler yapacaktır, acımayacaksın, kartı göstermek için 90+'ları beklemeyeceksin, gerekiyorsa 20.dkda bu kartı göstereceksin.
her b.ku "nasılsa var var" diye var'a havale etmeden, var yokmuş gibi karar vereceksin, zaten yanlış gördüysen var seni çağıracaktır, çağrıldığın zaman da artistlik yapmayacaksın, ego peşinde, var hakemi takmama peşinde koşmayacaksın, kararında hatalıysan geri dönmeyi bileceksin.
hep takımların fizik kondüsyonu olarak inclenir ama aslında oyunun tempo kazanmasında oyuncular kadar etkili aslında hakem.
ama maalesef başta kendisi gibi hakemler iki karşılıklı atakta k.çlarından solumaya başladıkları için, ilk temasta zart düdük, eli değdi zort düdük, işlerine geliyor çünkü, oyun yavaş oynansın ki beyler rus bandıralı kuru yük gemisinin istanbul boğazını geçmesi gibi aheste aheste yönetebilsinler maçları, fazla yorulmasın beyler.
bu çerçevede "futbolun katili türk hakemleri" diyenler pek de haksız sayılmazlar.. benim eklemem "katillerinden biri" şeklinde olur bu lafa...
maçı ne kadar kötü yönettiğini görmeye özetler yetti.
evet, ülkemizde iyi futbol izlemek mucize gibi bir şey, bunda koltuk korkusu uzmanlığını "kale önüne nasıl etkili otobüs çekilir" üzerine yapan yetersiz teknik direktör ve profesyonelce olaya yaklaşamayan oyuncuların rolü çok büyük.
ancak gözden kaçırılmaması gereken hususlardan biri de bir maçın oynanmasına, tempolu gitmesine direk etki eden faktör hakemlerin ta kendisi.
bir maçın ilk 5 dksında belli olur zaten, kim oynamak, kim oynatmamak istiyor, hakem olarak ilk işin senin bunu süzüp, devamında oyunu buna göre yönetmek olmalı, baktın sertlik var, bir iki kartla maçın başında standardını oyunculara belletip oyunu zırt-pırt kesmeyeceksin, oynatmayan takım sürekli zaman geçirmeye dayalı hareketler yapacaktır, acımayacaksın, kartı göstermek için 90+'ları beklemeyeceksin, gerekiyorsa 20.dkda bu kartı göstereceksin.
her b.ku "nasılsa var var" diye var'a havale etmeden, var yokmuş gibi karar vereceksin, zaten yanlış gördüysen var seni çağıracaktır, çağrıldığın zaman da artistlik yapmayacaksın, ego peşinde, var hakemi takmama peşinde koşmayacaksın, kararında hatalıysan geri dönmeyi bileceksin.
hep takımların fizik kondüsyonu olarak inclenir ama aslında oyunun tempo kazanmasında oyuncular kadar etkili aslında hakem.
ama maalesef başta kendisi gibi hakemler iki karşılıklı atakta k.çlarından solumaya başladıkları için, ilk temasta zart düdük, eli değdi zort düdük, işlerine geliyor çünkü, oyun yavaş oynansın ki beyler rus bandıralı kuru yük gemisinin istanbul boğazını geçmesi gibi aheste aheste yönetebilsinler maçları, fazla yorulmasın beyler.
bu çerçevede "futbolun katili türk hakemleri" diyenler pek de haksız sayılmazlar.. benim eklemem "katillerinden biri" şeklinde olur bu lafa...