130
1. orta: vasat-ı âsumanda mihr-i bahâr / azametle ziyâ-nisâr olmuş (muallim nâci). düzlüğün vasatında üstü kapalı, etrâfı açık kameriyemsi bir şey (recâîzâde m. ekrem). ♦ i.
2. içinde bulunulan şartların bütünü, ortam: şark da alaca, keyfî, başıbozuk bir vasat üstüne kayarak eski devirlerinin metot ve sistem şuûrundan uzaklara düşmüş bulunuyordu (sâmiha ayverdi).
3. vücûdun orta yeri, bel.
ѻ vasatü’l-kāme: orta boylu: esmerü’l-levn, vasatü’l-kāme olup… (belîğ).
vasat yetmezliğinden muzdarip takımımızın bu sezonki ılıma eğilimine konu olmuş futbolcu. ilıyacaksanız buna ılımayın lan, berat’a ılıyın, hadi o olmadı, wilfrid kaptoum boşta, ona ılıyın (o da vasat ama hiç değilse barcelona altyapısı görmüş, sonradan barcelona görmemiş), hadi hiçbiri olmadı, bartuğ’un hakkını yemeyin. aytaç nedir açık mert korkusuz?
2. içinde bulunulan şartların bütünü, ortam: şark da alaca, keyfî, başıbozuk bir vasat üstüne kayarak eski devirlerinin metot ve sistem şuûrundan uzaklara düşmüş bulunuyordu (sâmiha ayverdi).
3. vücûdun orta yeri, bel.
ѻ vasatü’l-kāme: orta boylu: esmerü’l-levn, vasatü’l-kāme olup… (belîğ).
vasat yetmezliğinden muzdarip takımımızın bu sezonki ılıma eğilimine konu olmuş futbolcu. ilıyacaksanız buna ılımayın lan, berat’a ılıyın, hadi o olmadı, wilfrid kaptoum boşta, ona ılıyın (o da vasat ama hiç değilse barcelona altyapısı görmüş, sonradan barcelona görmemiş), hadi hiçbiri olmadı, bartuğ’un hakkını yemeyin. aytaç nedir açık mert korkusuz?