18949
1,5 sene boyunca kendi hataları sebebiyle futbol oynayamadıktan sonra 66 numaralı formayla takımımıza dönen futbolcu.
ben arda'yı gerçekten çok sevenlerdenim. ona bu sebeple çok kızmıştım. hatta küsmüştüm, imzalı formasını dolabımın ücra köşelerine kaldırmıştım. sebebi herkesin malumu zaten, uzun uzun anlatmaya gerek yok, ben dönüşünden sonrasını konuşacağım biraz.
arda takıma döndükten sonra takımda hem arkadaşlığı hem de birlikteliği sağlamış görünüyor. hemen hemen aynı kadronun, geçtiğimiz sene özellikle, birçok pozisyonda, hakkımız olmasına rağmen dönüp itiraz bile etmediğini, hakeme karşı çıkmadığını görüyor hatta buna tepki gösteriyorduk. şimdi yaşanan pozisyonlarda bariz bir tepki var hakemlere karşı.
henüz ilk haftalarda kilo veren, bolca kardiyo yapan, kondisyonunu tekrar kazanmak için adeta yırtınan bir arda vardı. durum çok da değişmedi çünkü döndüğü güne göre kilo almış gibi görünmüyor. ancak hastalık onu gerçekten geriye atmış.
benim çok yakın bir arkadaşım bu hastalığı atlattı. bu arkadaşım sigara içmez, alkol çok çok nadir alır, haftada 5 gün spor yapar ve yağ oranı çok düşük bir insan. gerçekten kondisyonu da çok çok iyidir. ama bu hastalığı ağır geçirdikten sonra gerçekten toparlayamadı. bunu hem oynadığımız halı saha maçlarında hem de spor salonunda bire bir çok iyi gözlemledim. ki, bir futbolcunun bu hastalığı ağır yaşayıp 3 hafta antrenman yapamaması ne kadar etki bırakır, az çok tahmin edebiliyorum bu yüzden.
derdim arda turan'ı savunmak mı? evet, savunmak. çünkü ben galatasaray'ın her oyuncusunu hakkında olumsuz konuşanlara karşı savunurum. bakın eleştirenlere karşı demiyorum, olumsuz konuşanlara karşı diyorum özellikle altını çizmek isterim. bugün arda turan, yarın başka bir futbolcu, hiç önemli değil. yeter ki sahaya çıktığında takımı sahiplenip gücü, yeteneği elverdiğince oynasın. arda'nın böyle olduğuna inanıyorum, bunu görüyorum. evet, konuşmayı çok seviyor. evet, bazen çok gereksiz ve yanlış konuşuyor. bunların hepsini kabul ediyorum. zaten bunları o da biliyor. bazı şeyleri geride bırakmak lazım arkadaşlar. ben demiyorum ki görmezden gelelim. demiyorum ki hiçbir şey olmamış gibi davranalım. ama kabullenelim. kabullenelim ya, ne kaybederiz? sürekli konuştuğumuz zaman ne kazanıyoruz? gerçekten, ne geçiyor elimize?
belhanda'yı kötüle, küfret. feghouli'yi kötüle, küfret. diagne'ye küfür, oğulcan'dan zaten topçu olmaz. emre akbaba futbolu bilmiyor. 2 tane kaleci var, topu bomba zannediyorlar..... eee? nereye varacağız? değişiyor mu? değişmiyor. bu kadro, bu adamlar bizi şu an şampiyonluk potasında tutmuyor mu?
gelin, bugün hep beraber yeni bir başlangıç yapalım. bu formayı giyen futbolcuları hor görmeyelim. hakaret etmeyelim. sadece futbola odaklanalım. biz birlik olduğumuzda en kötü zamanlarda, olmaz denilen yıllarda kaldırmadık mı kupaları? çıkmadık mı en zor deplasmanlardan? lütfen, birlik olalım.
sen şampiyon olacaksın!
hedef 23
ben arda'yı gerçekten çok sevenlerdenim. ona bu sebeple çok kızmıştım. hatta küsmüştüm, imzalı formasını dolabımın ücra köşelerine kaldırmıştım. sebebi herkesin malumu zaten, uzun uzun anlatmaya gerek yok, ben dönüşünden sonrasını konuşacağım biraz.
arda takıma döndükten sonra takımda hem arkadaşlığı hem de birlikteliği sağlamış görünüyor. hemen hemen aynı kadronun, geçtiğimiz sene özellikle, birçok pozisyonda, hakkımız olmasına rağmen dönüp itiraz bile etmediğini, hakeme karşı çıkmadığını görüyor hatta buna tepki gösteriyorduk. şimdi yaşanan pozisyonlarda bariz bir tepki var hakemlere karşı.
henüz ilk haftalarda kilo veren, bolca kardiyo yapan, kondisyonunu tekrar kazanmak için adeta yırtınan bir arda vardı. durum çok da değişmedi çünkü döndüğü güne göre kilo almış gibi görünmüyor. ancak hastalık onu gerçekten geriye atmış.
benim çok yakın bir arkadaşım bu hastalığı atlattı. bu arkadaşım sigara içmez, alkol çok çok nadir alır, haftada 5 gün spor yapar ve yağ oranı çok düşük bir insan. gerçekten kondisyonu da çok çok iyidir. ama bu hastalığı ağır geçirdikten sonra gerçekten toparlayamadı. bunu hem oynadığımız halı saha maçlarında hem de spor salonunda bire bir çok iyi gözlemledim. ki, bir futbolcunun bu hastalığı ağır yaşayıp 3 hafta antrenman yapamaması ne kadar etki bırakır, az çok tahmin edebiliyorum bu yüzden.
derdim arda turan'ı savunmak mı? evet, savunmak. çünkü ben galatasaray'ın her oyuncusunu hakkında olumsuz konuşanlara karşı savunurum. bakın eleştirenlere karşı demiyorum, olumsuz konuşanlara karşı diyorum özellikle altını çizmek isterim. bugün arda turan, yarın başka bir futbolcu, hiç önemli değil. yeter ki sahaya çıktığında takımı sahiplenip gücü, yeteneği elverdiğince oynasın. arda'nın böyle olduğuna inanıyorum, bunu görüyorum. evet, konuşmayı çok seviyor. evet, bazen çok gereksiz ve yanlış konuşuyor. bunların hepsini kabul ediyorum. zaten bunları o da biliyor. bazı şeyleri geride bırakmak lazım arkadaşlar. ben demiyorum ki görmezden gelelim. demiyorum ki hiçbir şey olmamış gibi davranalım. ama kabullenelim. kabullenelim ya, ne kaybederiz? sürekli konuştuğumuz zaman ne kazanıyoruz? gerçekten, ne geçiyor elimize?
belhanda'yı kötüle, küfret. feghouli'yi kötüle, küfret. diagne'ye küfür, oğulcan'dan zaten topçu olmaz. emre akbaba futbolu bilmiyor. 2 tane kaleci var, topu bomba zannediyorlar..... eee? nereye varacağız? değişiyor mu? değişmiyor. bu kadro, bu adamlar bizi şu an şampiyonluk potasında tutmuyor mu?
gelin, bugün hep beraber yeni bir başlangıç yapalım. bu formayı giyen futbolcuları hor görmeyelim. hakaret etmeyelim. sadece futbola odaklanalım. biz birlik olduğumuzda en kötü zamanlarda, olmaz denilen yıllarda kaldırmadık mı kupaları? çıkmadık mı en zor deplasmanlardan? lütfen, birlik olalım.
sen şampiyon olacaksın!
hedef 23