3221
açıkçası kendisini ve oyununu severim. bu yüzden hakkında yazdığım şeyler objektif görünmeyebilir. ki bu kendi içimde bir çelişkili söylem de yaratıyor. çünkü ben eleştirinin -daha doğrusu olumlu veya olumsuz da olsa yapıcı eleştirinin- en çok sevdiğin ve saydığın kişiye yapıldığını düşünürüm. çünkü sevdiğin ve saydığın kişinin daha iyi yerlere gelmesini, kendini geliştirmesini vesaire istersin.
neyse.
5 aralık 2020 galatasaray hatayspor maçından başlayarak geriye doğru son üç maçımızdaki pozitif oyunu mümkün kılan parçalardan biri olduğunu düşünüyorum emre akbaba'nın. ama bu performansının yeterli olduğunu söyleyemeyeceğim. bunu neden söylüyorum peki? şundan: yapmak isteyip yapamadıklarına bakıyorum. bu da onun şu anlık üst limitini orta karar bir yere çekiyor.
tabii ki yapmak isteyip yapamadıklarından bahsediyorsak bunun bazı sebepleri, mazeretleri var. o yüzden şimdilik yapabildiklerine odaklanabiliriz de...
bir kere çok istekli. oyunun her anında, sahanın her yerinde, pozisyonun içinde olmak istiyor. bir bakıyorsunuz forvette, bir bakıyorsunuz, sağ kenarda, bir bakıyorsunuz sol dipte, bir bakıyorsunuz orta saha dibe inmiş oyun kurulumuna yardım ediyor. görüyoruz ki saha içinde bir özgürlüğü var. benim gördüğüm kadarıyla bu özgürlüğe sahip olan 3 oyuncudan biri, emre kılınç ve soso ile birlikte. takımın geri kalanına baktığımızda ya rolsel, mevkisel bazı zorunluluklarla ya da yetenek, tecrübe eksikliğinden gelen kısıtlarla oynuyorlar.
mesela fatih terim'e kalsa oğulcan'ın da aynı özgürlükle sahada olmasını isteyeceğini düşünüyorum. ama onun belki tecrübe belki yetenek eksikliği var. bu yüzden onu daha çok forveti çiftleyen sağ kanat oyuncusu olarak sağ tarafta kaldığını görüyoruz. (bu arada ben, fatih terim'in babel'den şu anki oğulcan çağlayan performansı, o rolü oynamasını istediğini düşünüyorum. olmuyor tabii o başka.) ya da taylan antalyalı'nın defansif bazı sorumlulukları var.
neyse ben emre akbaba'ya geri döneyim. benim en hoşuma giden şey, özellikle 5 aralık 2020 galatasaray hatayspor maçında yaptığı koşulardı. twitter'da falan denk geldiğim bazı yorumlarda emre akbaba'nın sahada olmadığını, ayağına top gelmediğini, sahada sadece boş boş koştuğunu söyleyenler vardı. aslında bu doğruydu. boş koşular yapıyordu. belki de efektif yapabildiği tek şey buydu. topu alsa topu istediği gibi kullanamayacaktı. fakat bu bizim oyunumuzu, diğer oyuncularımızı o kadar rahatlatıyor ki... tabii ki emre akbaba'nın top kullanmasını istersiniz. fakat maalesef mevcut durumu müsait değil. beyninin istediğini vücudu tam olarak henüz gerçekleştiremiyor. gelişme var, ama kıvamında değil. bir süre daha böyle olacağını öngörmek de zor değil.
bu durumun birçok nedeni var elbette. bunlardan en barizi o malum sakatlıkların bıraktığı vücut. diğeri ise maç eksikliği. ne o takımla ne de takım henüz onunla bu boş koşulu oyununa alışmış değil. bu durum bazen hücumsal farkındasızlığa yol açarken, bazen defansif zafiyete neden oluyor.
şu anki oyunumuzda -isim olarak olmasa da en azından rol olarak- önemli parçalarından biri olduğunu düşünüyorum. mevcut hazır olmayan hâlinin bile kesilebileceğini düşünmüyorum. gerçi takımda öyle bir oyuncu da yok. emre taşdemir için bile "oynasın çocuk işte!" diyorum kendi kendime.
aslında bu durum beni düşündürüyor. eminim fatih terim'i de düşündürüyordur. baktığımız zaman son iki maçta süre aldığı o çok küçük anlarda parlayan bir futbolcumuz daha vardı: kerem aktürkoğlu. daha fazla süre almayı, eğer yeterli performansı gösterebilirse belki ilk on birde yer alabilecek yeteneği olduğunu gösterdi. gösterdiği şeyler az buz değil. dolayısıyla daha fazla görmek lazım. ama nasıl? emre akbaba'nın takım için kritik bir rolde olduğunu düşündüğümden söylüyorum tabii bunu. yine kerem gibi patlayıcı özelliklere sahip bir oyuncuya da ihtiyacımız var. belki sağ kanatta emre akbaba'ya şu anki rolünü verebiliriz. ama oğulcan çağlayan da kendisine verilen görevi layıkıyla yapıyor.
bunlar tatlı görüşler tabii. bence oyunu güzelleştiren, iyileştiren de bu. daha iyiye, daha optimale nasıl ulaşırızı aramak. ama bunu isimler üzerinden değil, roller ve profiller üzerinden yapmak.
sonuç olarak emre akbaba bize lazım. her skor yapabilme, her an hücum bölgesini dağıtabilmesiyle, yaptığı boş koşularla arkadaşlarına alan açıp oyunu rahatlatmasıyla...
neyse.
5 aralık 2020 galatasaray hatayspor maçından başlayarak geriye doğru son üç maçımızdaki pozitif oyunu mümkün kılan parçalardan biri olduğunu düşünüyorum emre akbaba'nın. ama bu performansının yeterli olduğunu söyleyemeyeceğim. bunu neden söylüyorum peki? şundan: yapmak isteyip yapamadıklarına bakıyorum. bu da onun şu anlık üst limitini orta karar bir yere çekiyor.
tabii ki yapmak isteyip yapamadıklarından bahsediyorsak bunun bazı sebepleri, mazeretleri var. o yüzden şimdilik yapabildiklerine odaklanabiliriz de...
bir kere çok istekli. oyunun her anında, sahanın her yerinde, pozisyonun içinde olmak istiyor. bir bakıyorsunuz forvette, bir bakıyorsunuz, sağ kenarda, bir bakıyorsunuz sol dipte, bir bakıyorsunuz orta saha dibe inmiş oyun kurulumuna yardım ediyor. görüyoruz ki saha içinde bir özgürlüğü var. benim gördüğüm kadarıyla bu özgürlüğe sahip olan 3 oyuncudan biri, emre kılınç ve soso ile birlikte. takımın geri kalanına baktığımızda ya rolsel, mevkisel bazı zorunluluklarla ya da yetenek, tecrübe eksikliğinden gelen kısıtlarla oynuyorlar.
mesela fatih terim'e kalsa oğulcan'ın da aynı özgürlükle sahada olmasını isteyeceğini düşünüyorum. ama onun belki tecrübe belki yetenek eksikliği var. bu yüzden onu daha çok forveti çiftleyen sağ kanat oyuncusu olarak sağ tarafta kaldığını görüyoruz. (bu arada ben, fatih terim'in babel'den şu anki oğulcan çağlayan performansı, o rolü oynamasını istediğini düşünüyorum. olmuyor tabii o başka.) ya da taylan antalyalı'nın defansif bazı sorumlulukları var.
neyse ben emre akbaba'ya geri döneyim. benim en hoşuma giden şey, özellikle 5 aralık 2020 galatasaray hatayspor maçında yaptığı koşulardı. twitter'da falan denk geldiğim bazı yorumlarda emre akbaba'nın sahada olmadığını, ayağına top gelmediğini, sahada sadece boş boş koştuğunu söyleyenler vardı. aslında bu doğruydu. boş koşular yapıyordu. belki de efektif yapabildiği tek şey buydu. topu alsa topu istediği gibi kullanamayacaktı. fakat bu bizim oyunumuzu, diğer oyuncularımızı o kadar rahatlatıyor ki... tabii ki emre akbaba'nın top kullanmasını istersiniz. fakat maalesef mevcut durumu müsait değil. beyninin istediğini vücudu tam olarak henüz gerçekleştiremiyor. gelişme var, ama kıvamında değil. bir süre daha böyle olacağını öngörmek de zor değil.
bu durumun birçok nedeni var elbette. bunlardan en barizi o malum sakatlıkların bıraktığı vücut. diğeri ise maç eksikliği. ne o takımla ne de takım henüz onunla bu boş koşulu oyununa alışmış değil. bu durum bazen hücumsal farkındasızlığa yol açarken, bazen defansif zafiyete neden oluyor.
şu anki oyunumuzda -isim olarak olmasa da en azından rol olarak- önemli parçalarından biri olduğunu düşünüyorum. mevcut hazır olmayan hâlinin bile kesilebileceğini düşünmüyorum. gerçi takımda öyle bir oyuncu da yok. emre taşdemir için bile "oynasın çocuk işte!" diyorum kendi kendime.
aslında bu durum beni düşündürüyor. eminim fatih terim'i de düşündürüyordur. baktığımız zaman son iki maçta süre aldığı o çok küçük anlarda parlayan bir futbolcumuz daha vardı: kerem aktürkoğlu. daha fazla süre almayı, eğer yeterli performansı gösterebilirse belki ilk on birde yer alabilecek yeteneği olduğunu gösterdi. gösterdiği şeyler az buz değil. dolayısıyla daha fazla görmek lazım. ama nasıl? emre akbaba'nın takım için kritik bir rolde olduğunu düşündüğümden söylüyorum tabii bunu. yine kerem gibi patlayıcı özelliklere sahip bir oyuncuya da ihtiyacımız var. belki sağ kanatta emre akbaba'ya şu anki rolünü verebiliriz. ama oğulcan çağlayan da kendisine verilen görevi layıkıyla yapıyor.
bunlar tatlı görüşler tabii. bence oyunu güzelleştiren, iyileştiren de bu. daha iyiye, daha optimale nasıl ulaşırızı aramak. ama bunu isimler üzerinden değil, roller ve profiller üzerinden yapmak.
sonuç olarak emre akbaba bize lazım. her skor yapabilme, her an hücum bölgesini dağıtabilmesiyle, yaptığı boş koşularla arkadaşlarına alan açıp oyunu rahatlatmasıyla...