4
üzerinden 114 sene geçmiş olan tarihi maç. aslında "istanbul ligi"nin resmi kayıtlarında "imogenes - another team* maçı" olarak geçer. o zamanlar şehrin dışında bir çayırlık olan tatavla* sırtlarında gizlice idman yapan galatasaray lisesi öğrencileri, ekim 1905'teki takım kurma kararının ardından yaklaşık 1 yıllık uğraşlarının sonunda istanbul ligi'ne kendilerini kabul ettirmeyi başarmışlar. ligin 3. sezonuna another team adıyla ve lig yönetiminin belirlediği sarı-lacivert forma ile dahil olmuşlar.
osmanlı'nın "ayaklanma şüphesi" diyerek topluca yapılan tüm etkinlikleri yasaklaması sebebiyle o dönemde halkın takım kurmasını bırak, spor müsabakalarına katılması dahi yasaktı. black stockings fc daha ilk hazırlık maçında hafiyeler tarafından farkedilip dağıtılmıştı. işbu ahval ve şerait altında galatasaray lisesi'nden çıkan bir avuç genç yaklaşık bir yıllık emek, hazırlık, fedakarlık ve cesaretlerinin karşılığında bu maça çıkmayı başarmıştır.
galatasaray'ın kuruluş amacı "bir isme ve renge malik olmak, ingilizler gibi bir arada oynamak ve türk olmayan takımları yenmek" şeklinde aktarılmıştır. tarihsel süreçte galatasaray'ın uluslararası başarılarıyla türkiye'de rakiplerinin önünde olması sebebiyle daha da bir anlam kazanmış ve yüceltilmiştir bu ifadeler. ancak geri planında böyle bir vaziyet vardır aslında.
nitekim mekteb-i sultani'den çıkmış bir avuç yürekli genç bir yıllık çabanın sonucunda bir isme ve renge malik olup bir arada oynamayı yani takım olmayı başarmıştır. yeri geldiğinde ayakkabılarından kestikleri parçayla toplarını yamalamışlar, yeri geldiğinde imece usulü topladıkları aidatlarla forma ve ayakkabı satın almışlar. bir yıla yakın gözden uzak çayırlarda hafiyelerden de kaçarak antreman yapmışlar.
uzun süren ısrarları sonucunda, "tüm mesuliyet kendilerinde olmak kaydıyla" lige kabul edilmişler. istanbul'daki ingiliz toplumundan bazı kimseler ve imogene adlı geminin mürettebatının karmasından oluşan bir takım olan imogene ile oynadıkları bu maç da bugün 115 yıllık tarihe dayanan galatasaray'ın ilk resmi maçı olmuş. 1904-1905 sezonunun şampiyonu olan imogene karşısında 70 dakikayı 0-0 geçmeyi başarmaları maçı izleyenlerin takdir ve hayretine sebep olmuş. kayıtlara göre 80. dakikada boris nikolof'un attığı beraberlik golü ise hem galatasaray tarihinin ilk resmi golü olmuş, hem de gösterdikleri dirençli oyunun karşılığında puan kazanmalarına sebep olmuş.
izleyiciler lafı geçmişken, tevfik fikret'in maç başlamadan önce çayırın etrafında izleyiciler arasında öyle bir görünüp kaybolduğu rivayet edilir. hem eski bir lise talebesi hem de o tarihte eski bir öğretmeni olan ve ilerde de sultani'nin müdürü olacak tevfik fikret'in şöyle bir görünüp geçmesi, bu gençlerin büyüklerden gördüğü yegane destek olarak tarihe not düşülmüştür. yoksa o yıllardaki müdür abdurrahman şeref bey'in "camlar kırılıyor" diye bahçede top oynanmasını yasaklaması gibi anektodlarla dolu galatasaray futbol takımının kuruluş yıllarında liseden aldığı desteğin hikayesi...
aradan 114 yıl geçti. o gün kahvehanenin kömürlüğünde giyinip soyunan, "yakalanır mıyız" korkusunu varlıklarını haykırma isteğine katık eden, kendi ülkelerinde misafir konumuna düşen o gençlerin sahaya çıkarken duyduğu heyecan bugün bir asırı devirip milyonları sarıp sarmalamış bir çınar oldu.
hepsinin ruhu şad olsun...
(bkz: tarihte bugün)
osmanlı'nın "ayaklanma şüphesi" diyerek topluca yapılan tüm etkinlikleri yasaklaması sebebiyle o dönemde halkın takım kurmasını bırak, spor müsabakalarına katılması dahi yasaktı. black stockings fc daha ilk hazırlık maçında hafiyeler tarafından farkedilip dağıtılmıştı. işbu ahval ve şerait altında galatasaray lisesi'nden çıkan bir avuç genç yaklaşık bir yıllık emek, hazırlık, fedakarlık ve cesaretlerinin karşılığında bu maça çıkmayı başarmıştır.
galatasaray'ın kuruluş amacı "bir isme ve renge malik olmak, ingilizler gibi bir arada oynamak ve türk olmayan takımları yenmek" şeklinde aktarılmıştır. tarihsel süreçte galatasaray'ın uluslararası başarılarıyla türkiye'de rakiplerinin önünde olması sebebiyle daha da bir anlam kazanmış ve yüceltilmiştir bu ifadeler. ancak geri planında böyle bir vaziyet vardır aslında.
nitekim mekteb-i sultani'den çıkmış bir avuç yürekli genç bir yıllık çabanın sonucunda bir isme ve renge malik olup bir arada oynamayı yani takım olmayı başarmıştır. yeri geldiğinde ayakkabılarından kestikleri parçayla toplarını yamalamışlar, yeri geldiğinde imece usulü topladıkları aidatlarla forma ve ayakkabı satın almışlar. bir yıla yakın gözden uzak çayırlarda hafiyelerden de kaçarak antreman yapmışlar.
uzun süren ısrarları sonucunda, "tüm mesuliyet kendilerinde olmak kaydıyla" lige kabul edilmişler. istanbul'daki ingiliz toplumundan bazı kimseler ve imogene adlı geminin mürettebatının karmasından oluşan bir takım olan imogene ile oynadıkları bu maç da bugün 115 yıllık tarihe dayanan galatasaray'ın ilk resmi maçı olmuş. 1904-1905 sezonunun şampiyonu olan imogene karşısında 70 dakikayı 0-0 geçmeyi başarmaları maçı izleyenlerin takdir ve hayretine sebep olmuş. kayıtlara göre 80. dakikada boris nikolof'un attığı beraberlik golü ise hem galatasaray tarihinin ilk resmi golü olmuş, hem de gösterdikleri dirençli oyunun karşılığında puan kazanmalarına sebep olmuş.
izleyiciler lafı geçmişken, tevfik fikret'in maç başlamadan önce çayırın etrafında izleyiciler arasında öyle bir görünüp kaybolduğu rivayet edilir. hem eski bir lise talebesi hem de o tarihte eski bir öğretmeni olan ve ilerde de sultani'nin müdürü olacak tevfik fikret'in şöyle bir görünüp geçmesi, bu gençlerin büyüklerden gördüğü yegane destek olarak tarihe not düşülmüştür. yoksa o yıllardaki müdür abdurrahman şeref bey'in "camlar kırılıyor" diye bahçede top oynanmasını yasaklaması gibi anektodlarla dolu galatasaray futbol takımının kuruluş yıllarında liseden aldığı desteğin hikayesi...
aradan 114 yıl geçti. o gün kahvehanenin kömürlüğünde giyinip soyunan, "yakalanır mıyız" korkusunu varlıklarını haykırma isteğine katık eden, kendi ülkelerinde misafir konumuna düşen o gençlerin sahaya çıkarken duyduğu heyecan bugün bir asırı devirip milyonları sarıp sarmalamış bir çınar oldu.
hepsinin ruhu şad olsun...
(bkz: tarihte bugün)