2499
kendisi bencil bir oyuncudur. ancak bu bencillik salt oyun karakteri değil hayata bakışı olarak okunabilir. ben babel'in hayatta hiçbir şeye karşı bir aidiyet duyduğunu düşünmüyorum. aslında özellikle ligimiz için oldukça iyi özellikleri olan, gole yakın, birden fazla mevkide oynayabilen, görece çabuk, yaşlandıkça kaybetse bile hız özelliği olan, iyi bir takımda daha da parlayabilecek bir oyuncu. ancak kariyeri boyunca iniş çıkışlara sebep olan başlıca eksikliği tutku eksikliği. oyuna olan bağlılığı zayıf. tabii ki onlar profesyonel ve bizim baktığımız gibi bakmıyorlar ama kendisinden yüzlerce kat daha ünlü başarılı ve zengin sporcuların ortak özelliği başta oyunun kendisine aidiyet duymaları. bir gün parası geç yattı diye kulübü fifa'ya şikayet eden adamdan verim alabilmen için oluşturabileceğin tek şey ortak menfaattir. bizim başımızda da ülke futbol tarihinin en pragmatist hocası var. o da bunu kullanmak istiyor. babel efendinin derdi galatasaray olmadığı için hem oyuncu havuzunda bulunduğu hollanda milli takımıyla avrupa şampiyonasına gidebilmek hem de kariyerinin son vurgununu yaptığı galatasaray'da bir sene daha kalabilmek için birazcık gaza basmış durumda. erzurum maçında falcao'ya yaptığı asist, emre kılınç'ın attığı golde pozisyonu başlatması, ankaragücü maçında attığı gol, leş futbol içinde ayakta duran birkaç oyuncudan biri olması ona olan öfkeyi, negatif bakışı değiştirmiş gibi duruyor. neden? çünkü biz de kendisine onun bize baktığı gibi bakmayı öğrendik. şu temposuz oyun içinde biraz kıpırdayan adam görünce sevinir hale gelmemizden kaynaklı bunlar. takımın form durumu arttığında menfaatlerimizin kesiştiği bu arkadaş kafasındaki plandan sapmazsa sezon boyunca formayı zorlayacak bir opsiyon olabilir. kendisinden 6-7 gol ve asist beklentim var. yani kafamda ona koyduğum sınır bu. bunu gerçekleştirirse kendisini başarılı sayacağım.