100
kaliteli bir kadroyla oldukça efektif olduğunu düşündüğüm bir diziliş ama işte herkes beluga havyarı, kobe bifteği, kaz ciğeri yemiyor, yiyemez.
4-1-4-1 özellikle rakibi karşılarken beklerin stoperlere daha yakın durarak enine boy kısalttığı ve kanatların defansa katkısının iyi olduğu bir durumda çok efektif bir diziliş. efor harcanması konusunda da kolaylık sağlıyor.
keza hücumda da 2 5 1 veya 2 3 3 formasyonlarına dönüşüp rakip sahada dominasyon kurmak için de çok mantıklı. bu dizilişin imkan sağladığı hücum varyasyonlarını saymaya gerek yok.
ama işte bu sistem gerçekten çarkların oldukça kaliteli olması gereken, birbirine aşırı bağlı elemanlardan oluşan bir sistem.
beklerinizin hücum yetisinin yüksek olduğu kadar defansif meziyetleri de iyi olacak. forvetiniz yeri gelecek alan açacak, yeri gelecek topu alıp gidecek, yeri gelecek hucumda topu ilk alan olacak. kanat forvetler hızlı olduğu kadar ihtiyaç halinde bire birde adam geçme yetisine sahip olacak, defansif katkıları yadsınamayacak kadar çalışkan olacak. orta saha oyuncuları alan tutmayı, pozisyon almayı bilecek; yeri gelecek amelelik yapacak, topa dokunamasa dahi bir o kaleye bir bu kaleye koşacak. kısaca bu dizilişin oynayacağı futbol harika ama bu futbolu oynayabilmek için her oyuncunuzun birçok şeyi başarılı bir şekilde yapabiliyor olması gerek. yani bu sistem sabah portakal suyunu yudumlayıp acil toplantıya gitmem lazım diyenlerin, en sevdiğim meyve densuke karpuzu diyenlerin, kobe bifteğini az pişmiş severim diyenlerin kurabileceği bir sistem; bizim değil, en azından şimdilik.
peki galatasaray ve galatasaray taraftarı olarak biz kimiz? biz urfa kebap severiz; yeri gelir atletle mangal yaparız. biz lahmacunu severiz; şefim sana zahmet çıtır olsun deriz. biz sarma severiz; kalem gibi sarılmış. biz diyarbakır ciğerini severiz; ne güzel baharatlanmış be deriz. biz kuru fasulye pilav severiz; yanına soğan isteriz. hiçbiri de beluga havyarından kaz ciğerinden geri kalmaz. bizim ağız tadımız budur. gidin süleymaniye'ye kuru-pilav 25 tl, gidin diyarbakır'a ciğer 25 tl, gidin şanlıurfa'ya kebap 25 tl. ne gerek var 1200 dolarlık kobe bifteğine, 1000 dolarlık karpuza...
4-1-4-1 bize uygun değil; keşke olsa. ama işte diyorum ya biz sabah kahvaltısını portakal suyu ile değil yürek yakan poğaça ile geçiştiren, kaz değil kuzu ciğerini arayan, eti şişte seven bir milletiz.
şefim iyisi mi sen bize oradan bir 4-4-2 bir 4-2-3-1 bir 4-2-2-2 ne bileyim bize uygun olan bir şey ver işte! yanında da soğan olsun!
4-1-4-1 özellikle rakibi karşılarken beklerin stoperlere daha yakın durarak enine boy kısalttığı ve kanatların defansa katkısının iyi olduğu bir durumda çok efektif bir diziliş. efor harcanması konusunda da kolaylık sağlıyor.
keza hücumda da 2 5 1 veya 2 3 3 formasyonlarına dönüşüp rakip sahada dominasyon kurmak için de çok mantıklı. bu dizilişin imkan sağladığı hücum varyasyonlarını saymaya gerek yok.
ama işte bu sistem gerçekten çarkların oldukça kaliteli olması gereken, birbirine aşırı bağlı elemanlardan oluşan bir sistem.
beklerinizin hücum yetisinin yüksek olduğu kadar defansif meziyetleri de iyi olacak. forvetiniz yeri gelecek alan açacak, yeri gelecek topu alıp gidecek, yeri gelecek hucumda topu ilk alan olacak. kanat forvetler hızlı olduğu kadar ihtiyaç halinde bire birde adam geçme yetisine sahip olacak, defansif katkıları yadsınamayacak kadar çalışkan olacak. orta saha oyuncuları alan tutmayı, pozisyon almayı bilecek; yeri gelecek amelelik yapacak, topa dokunamasa dahi bir o kaleye bir bu kaleye koşacak. kısaca bu dizilişin oynayacağı futbol harika ama bu futbolu oynayabilmek için her oyuncunuzun birçok şeyi başarılı bir şekilde yapabiliyor olması gerek. yani bu sistem sabah portakal suyunu yudumlayıp acil toplantıya gitmem lazım diyenlerin, en sevdiğim meyve densuke karpuzu diyenlerin, kobe bifteğini az pişmiş severim diyenlerin kurabileceği bir sistem; bizim değil, en azından şimdilik.
peki galatasaray ve galatasaray taraftarı olarak biz kimiz? biz urfa kebap severiz; yeri gelir atletle mangal yaparız. biz lahmacunu severiz; şefim sana zahmet çıtır olsun deriz. biz sarma severiz; kalem gibi sarılmış. biz diyarbakır ciğerini severiz; ne güzel baharatlanmış be deriz. biz kuru fasulye pilav severiz; yanına soğan isteriz. hiçbiri de beluga havyarından kaz ciğerinden geri kalmaz. bizim ağız tadımız budur. gidin süleymaniye'ye kuru-pilav 25 tl, gidin diyarbakır'a ciğer 25 tl, gidin şanlıurfa'ya kebap 25 tl. ne gerek var 1200 dolarlık kobe bifteğine, 1000 dolarlık karpuza...
4-1-4-1 bize uygun değil; keşke olsa. ama işte diyorum ya biz sabah kahvaltısını portakal suyu ile değil yürek yakan poğaça ile geçiştiren, kaz değil kuzu ciğerini arayan, eti şişte seven bir milletiz.
şefim iyisi mi sen bize oradan bir 4-4-2 bir 4-2-3-1 bir 4-2-2-2 ne bileyim bize uygun olan bir şey ver işte! yanında da soğan olsun!