40892
çocukken, babam bazı maçlara gelemezdi. bana derdi ki; "tribündeymişim gibi düşün." bu yüzden hala bazı maçlarda tribüne bakarım. ama her maç öncesi ve sonrası babamı düşünüyorum.
17 yaşındayken, babam bir aile partisi sırasında öldü. birisi babamın düşmesi sonrası çığlık attı, yanına gittiğimizde ölmüştü. o akşamı asla unutmayacağım. onunla tüm yaşadıklarımı unutmayacağım. bazen o günü düşünüyorum ama zamanı geri alamıyoruz. şok yaşadım ama hayallerimden vazgeçmedim. başımızı kaldırıp devam etmeliydik. vazgeçemek kolaydı ama ailemin umudu bendim. bordeaux'ta antrenman yapıyordum ve güçlü olmalıydım.
aklımda hep futbolcu olmak vardı. fırıncı falan olmayı falan hiç düşünmedim. hep futbol, hep futbol...
çocukluktan beri bazen sahada agresif olabiliyorum. kırmızı kart gördüm. aslında bir tane görmedim (gülerek). hepsi doğruydu. bu agresiflik babamdan ve kardeşimden geliyor. kardeşimi izlemeye gittiğimde onda da aynı tavırları görüyordum. futbol için her şeyini vermek için uğraştı, ben de onu örnek aldım. ben de aynısını yapmak istedim. ailemiz hep arkamızdaydı.
hafta sonları maçım olmadığında babam, beni antrenman yapmaya zorlardı. 'kalk hadi, koşacaksın' diyerek antrenman yapmamı isterdi. evimizin altında ufak bir basketbol sahası vardı. koştuktan sonra babam potaya zıplamamı isterdi. başarılı olmam için çok uğraştı. babam hayallerini benim üzerimde mi gerçekleştirdi bilmiyorum. beni oynarken görmek çok hoşuna giderdi, bana hep tavsiyeler verirdi. ama bende kendini görüp görmediğini bilmiyorum. küçük yaştan beri her zaman öncü olmaya çalıştım. okulda, maç yaparken hep en iyileri seçtim (gülerek). ne yapmak istediğimi her zaman biliyordum. talimatları hep ben verirdi. babam 9 numara olmamı istedi. küçüklüğümden beri bunu değiştirmedim ve benim de ileride oynamak hoşuma gitti.
futbolcu olmaktan başka çarem yoktu. kardeşim anthoney, marsilya'da oynadı. aynı zamanda ailemizin bir umuduydu. o başaramayınca sıra bana geldi. başarmaktan başka çarem yoktu. ancak aile baskısı görmedim. babam için okul biraz arka plandaydı. annemin düşüncesi ise tam tersiydi. hatta bazen bu konuda tartışmaları bile olurdu (gülerek). okulda iyi olmadığım zamanlarda annem kızardı 'antrenman yapmayacaksın, maça gitmeyeceksin' derdi. babam ise 'antrenman yapacaksın, ne olursa olsun yapacaksın' derdi. aslında kötü bir öğrenci değildim. ortalama bir öğrenciydim. futbolcu olmak, futbol oynamak istiyordum ama asla okulu bırakmayı düşünmedim.
büyükannem, kariyerimin başından beri her maçımı izler. maçlardan sonra bana mesaj atar ve yorumlarda bulunur. bu mesajları, yorumları güzel. tüm ailenin arkadam olduğunu göstergesi. bu aile bağı çok güzel. sık sık beni tebrik eder. gol atarsam sorun yok ama kart görürsem sıkıntı.
enzo crivelli
17 yaşındayken, babam bir aile partisi sırasında öldü. birisi babamın düşmesi sonrası çığlık attı, yanına gittiğimizde ölmüştü. o akşamı asla unutmayacağım. onunla tüm yaşadıklarımı unutmayacağım. bazen o günü düşünüyorum ama zamanı geri alamıyoruz. şok yaşadım ama hayallerimden vazgeçmedim. başımızı kaldırıp devam etmeliydik. vazgeçemek kolaydı ama ailemin umudu bendim. bordeaux'ta antrenman yapıyordum ve güçlü olmalıydım.
aklımda hep futbolcu olmak vardı. fırıncı falan olmayı falan hiç düşünmedim. hep futbol, hep futbol...
çocukluktan beri bazen sahada agresif olabiliyorum. kırmızı kart gördüm. aslında bir tane görmedim (gülerek). hepsi doğruydu. bu agresiflik babamdan ve kardeşimden geliyor. kardeşimi izlemeye gittiğimde onda da aynı tavırları görüyordum. futbol için her şeyini vermek için uğraştı, ben de onu örnek aldım. ben de aynısını yapmak istedim. ailemiz hep arkamızdaydı.
hafta sonları maçım olmadığında babam, beni antrenman yapmaya zorlardı. 'kalk hadi, koşacaksın' diyerek antrenman yapmamı isterdi. evimizin altında ufak bir basketbol sahası vardı. koştuktan sonra babam potaya zıplamamı isterdi. başarılı olmam için çok uğraştı. babam hayallerini benim üzerimde mi gerçekleştirdi bilmiyorum. beni oynarken görmek çok hoşuna giderdi, bana hep tavsiyeler verirdi. ama bende kendini görüp görmediğini bilmiyorum. küçük yaştan beri her zaman öncü olmaya çalıştım. okulda, maç yaparken hep en iyileri seçtim (gülerek). ne yapmak istediğimi her zaman biliyordum. talimatları hep ben verirdi. babam 9 numara olmamı istedi. küçüklüğümden beri bunu değiştirmedim ve benim de ileride oynamak hoşuma gitti.
futbolcu olmaktan başka çarem yoktu. kardeşim anthoney, marsilya'da oynadı. aynı zamanda ailemizin bir umuduydu. o başaramayınca sıra bana geldi. başarmaktan başka çarem yoktu. ancak aile baskısı görmedim. babam için okul biraz arka plandaydı. annemin düşüncesi ise tam tersiydi. hatta bazen bu konuda tartışmaları bile olurdu (gülerek). okulda iyi olmadığım zamanlarda annem kızardı 'antrenman yapmayacaksın, maça gitmeyeceksin' derdi. babam ise 'antrenman yapacaksın, ne olursa olsun yapacaksın' derdi. aslında kötü bir öğrenci değildim. ortalama bir öğrenciydim. futbolcu olmak, futbol oynamak istiyordum ama asla okulu bırakmayı düşünmedim.
büyükannem, kariyerimin başından beri her maçımı izler. maçlardan sonra bana mesaj atar ve yorumlarda bulunur. bu mesajları, yorumları güzel. tüm ailenin arkadam olduğunu göstergesi. bu aile bağı çok güzel. sık sık beni tebrik eder. gol atarsam sorun yok ama kart görürsem sıkıntı.
enzo crivelli