1
2018'de profil kitap'tan çıkan ercan taner kitabı.
ben sevmedim, hatta benim için ciddi hayal kırıklığı oldu kitap. biraz uzun olacak, başka başka konulara değineceğim, baştan belirteyim.
ercan taner ve mert aydın, ateş arabaları isimli enfes bir radyo programı yapmışlar zamanında. sedat simavi ödülü ile de bu programın güzelliği tescillenmiş. ben bizim bu programdan öykünerek yapacağımız podcast kaydı için ateş arabaları'nın soundcloud'da yer alan kayıtlarını dinlemeye başladım. tesadüf bu ya ben programı dinlemeye başladığım zamanlarda rıdvan dilmen'in bir spor programında yaptığı anlamsız fetö çıkışı sonrası medya camiasında bir hareketlilik oldu. özellikle ercan taner ve fatih altaylı'nın birbirlerine karşı seviyesizce attığı twitler baya konuşuldu. şimdi ben, internet üzerinden yazılar ve podcastler yayımlayan plase dergi bünyesinde gönüllü olarak görev alıyorum. başta redaktörlük yapıyordum zamanla bu görev yayımlanacak yazıyı belirleme, sayfa düzenini üstlenme gibi şeylere de evrildi, geldiğim noktada editörlük görev tanımı altında, hepsini oraya girdikten sonra tanıdığım pek çok iyi niyetli insanlar beraber bir şeyler üretmeye çabalıyorum(z). o gece bu twitler vs. bizim whatsapp grubumuzda da konuşuldu haliyle. bazı arkadaşlar ercan taner nasıl böyle şeyler yazar deyince ben de ''ercan taner'i ben sadece spiker olarak biliyorum, bir de ateş arabaları var, nefis program ama başka bir şeyini bilmiyorum, tanımadığım biri o yüzden şaşırdım diyemem belki böyle biridir.'' dedim. bunun üzerine bir arkadaşımız ''adamın lakabı ''sir'' daha ne olsun.'' dedi. bu lakabını ilk kez duydum. ercan taner benim, genelin aksine, spikerliğini de çok sevmediğim birisi. sesi benim kulağımı tırmalar ki bu çok öznel bir şey elbette. ben ercan taner'in spikerliğine laf edemem, sadece öznel olarak ben sevmiyorum diyorum. sonrasında bir kitapçı da spor kitapları rafına bakarken ercan taner'in bu kitabını gördüm ve direkt aldım. bunların hepsi 2 3 günlük süreç içerisinde olup biten şeyler.
kitap 82 tane köşe yazısından oluşuyor. hayal kırıklığı yaratan kısmı yazıların entelektüel seviyesinin bence çok düşük olması ki yüksek olması gibi bir beklentim de yoktu. ercan taner hiçbir zaman bende öyle bir izlenim bırakmış biri değildi çünkü zaten. fakat bu kadar iddialı söylüyorum, bizim plase dergi'de bu kitaptaki yazılardan çok daha iyileri yayımlanıyor. bu sadece bize özgü bir şey değil, internette spor üzerine içerik üreten sayısız sitede bu kitaptakinden çok daha nitelikli yazılar mevcut. yalnız bir şerh düşmem gerek buraya. sonuçta bunlar günlük gazetelerde çıkan yazılar ve ne yazık ki ülkemizde spor yazılarını okuyan, spor gazetelerinin takip eden kitlenin entelektüel seviyesi çok ama çok düşük. dolayısıyla erek kitleye uygun seviyede yazmış olabilir ercan taner. kaldı ki zaten her gün yazı yazılan bir gazetede her gün nitelikli yazı yazılabilmesi imkansıza yakındır. ne kadar iyi yazar olursan ol yazacağın yazı için bir hazırlık gerekir ve bir günlük bir süre nitelikli bir yazı için yetersizdir. bir de tabii yazıları seçenlerin de hatası var bence. bir maçın ardından yazılan yazının böyle bir kitaba konulması çok yanlış bir tercih. bu kitap belki de ercan taner'in tek kitabı olacak, geride bırakacağı en somut ürünü olacak. çok daha özenli seçimler yapılabilirdi. ben mesela ercan taner'in anılarını bekliyordum bu kitapta ya da işte ateş arabaları'nda yaptıkları gibi sporun kültürle, sanatla ilişkisini, spor dünyasındaki trajedileri bekliyordum, neredeyse hiçbiri yok. alelade yazılar var, olmasa da olur yazısı çoğu.
bu 82 yazı arasından benim beğendiklerim;
-yaklaşan tehlike: ırkçılık
-harrow futbolu
-johan cruyff
-vatikan futbolda
-zico ve ricardo teixeira!
-çanlar kimin için çalıyor?
-2016'ya veda ederken
böyle bir kitapta bana göre o 82 yazının en az 50'si bu beğendiğim yazıların ayarında olmalıydı bence. örneğin aynı yayınevinden çıkan yıllık yazıhane kitabını herkese tavsiye ederim, kitap çıkacaksa öyle bir kitap olmalı benim için. bir eleştirim de profil kitap'a olacak. spor kitapları basmalarını takdir ediyorum. bizim gibi bir oluşum için de müthiş bir kaynak sağlıyorlar ve spor kütüphanesi kurmamıza katkıda bulunuyorlar ancak kitapların redaksiyonu çok özensiz. tabii kelimesi tüm kitap boyunca tabi şeklinde hatalı yazılmış mesela.
reklamlar: ateş arabaları isimli o efsane programın bazı bölümleri; https://soundcloud.com/ntvradyo/sets/ate-arabalar
bizim bu programdan öykünerek yaptığımız camuspotu'nun son kaydettiğimiz 12. bölümü:
https://open.spotify.com/...mCY5X1BdfkOMnQNei8sC
--- alıntı ---
spor yazarlığı, skor yazarlığı değildir. hayat, sadece futbol yazmak değildir... hayat atletizm yazmaktır, mesela! hayat, bir basketbol maçının son 20 saniyesini, makaleye çevirebilme sanatıdır. (sf. 120 -121)
''yaşadığımız kazadan sonra, bize maddi ve manevi olarak tek kulüp yardım etti... adı barcelona'' dedi, takımın yeni başkanı plinio! insanlık ölmedi ama icraatları, sanal dünyada sıkışmaya başladı galiba... (sf. 139)
(profil kitap - eylül 2018 - 1. baskı)
--- alıntı ---
ben sevmedim, hatta benim için ciddi hayal kırıklığı oldu kitap. biraz uzun olacak, başka başka konulara değineceğim, baştan belirteyim.
ercan taner ve mert aydın, ateş arabaları isimli enfes bir radyo programı yapmışlar zamanında. sedat simavi ödülü ile de bu programın güzelliği tescillenmiş. ben bizim bu programdan öykünerek yapacağımız podcast kaydı için ateş arabaları'nın soundcloud'da yer alan kayıtlarını dinlemeye başladım. tesadüf bu ya ben programı dinlemeye başladığım zamanlarda rıdvan dilmen'in bir spor programında yaptığı anlamsız fetö çıkışı sonrası medya camiasında bir hareketlilik oldu. özellikle ercan taner ve fatih altaylı'nın birbirlerine karşı seviyesizce attığı twitler baya konuşuldu. şimdi ben, internet üzerinden yazılar ve podcastler yayımlayan plase dergi bünyesinde gönüllü olarak görev alıyorum. başta redaktörlük yapıyordum zamanla bu görev yayımlanacak yazıyı belirleme, sayfa düzenini üstlenme gibi şeylere de evrildi, geldiğim noktada editörlük görev tanımı altında, hepsini oraya girdikten sonra tanıdığım pek çok iyi niyetli insanlar beraber bir şeyler üretmeye çabalıyorum(z). o gece bu twitler vs. bizim whatsapp grubumuzda da konuşuldu haliyle. bazı arkadaşlar ercan taner nasıl böyle şeyler yazar deyince ben de ''ercan taner'i ben sadece spiker olarak biliyorum, bir de ateş arabaları var, nefis program ama başka bir şeyini bilmiyorum, tanımadığım biri o yüzden şaşırdım diyemem belki böyle biridir.'' dedim. bunun üzerine bir arkadaşımız ''adamın lakabı ''sir'' daha ne olsun.'' dedi. bu lakabını ilk kez duydum. ercan taner benim, genelin aksine, spikerliğini de çok sevmediğim birisi. sesi benim kulağımı tırmalar ki bu çok öznel bir şey elbette. ben ercan taner'in spikerliğine laf edemem, sadece öznel olarak ben sevmiyorum diyorum. sonrasında bir kitapçı da spor kitapları rafına bakarken ercan taner'in bu kitabını gördüm ve direkt aldım. bunların hepsi 2 3 günlük süreç içerisinde olup biten şeyler.
kitap 82 tane köşe yazısından oluşuyor. hayal kırıklığı yaratan kısmı yazıların entelektüel seviyesinin bence çok düşük olması ki yüksek olması gibi bir beklentim de yoktu. ercan taner hiçbir zaman bende öyle bir izlenim bırakmış biri değildi çünkü zaten. fakat bu kadar iddialı söylüyorum, bizim plase dergi'de bu kitaptaki yazılardan çok daha iyileri yayımlanıyor. bu sadece bize özgü bir şey değil, internette spor üzerine içerik üreten sayısız sitede bu kitaptakinden çok daha nitelikli yazılar mevcut. yalnız bir şerh düşmem gerek buraya. sonuçta bunlar günlük gazetelerde çıkan yazılar ve ne yazık ki ülkemizde spor yazılarını okuyan, spor gazetelerinin takip eden kitlenin entelektüel seviyesi çok ama çok düşük. dolayısıyla erek kitleye uygun seviyede yazmış olabilir ercan taner. kaldı ki zaten her gün yazı yazılan bir gazetede her gün nitelikli yazı yazılabilmesi imkansıza yakındır. ne kadar iyi yazar olursan ol yazacağın yazı için bir hazırlık gerekir ve bir günlük bir süre nitelikli bir yazı için yetersizdir. bir de tabii yazıları seçenlerin de hatası var bence. bir maçın ardından yazılan yazının böyle bir kitaba konulması çok yanlış bir tercih. bu kitap belki de ercan taner'in tek kitabı olacak, geride bırakacağı en somut ürünü olacak. çok daha özenli seçimler yapılabilirdi. ben mesela ercan taner'in anılarını bekliyordum bu kitapta ya da işte ateş arabaları'nda yaptıkları gibi sporun kültürle, sanatla ilişkisini, spor dünyasındaki trajedileri bekliyordum, neredeyse hiçbiri yok. alelade yazılar var, olmasa da olur yazısı çoğu.
bu 82 yazı arasından benim beğendiklerim;
-yaklaşan tehlike: ırkçılık
-harrow futbolu
-johan cruyff
-vatikan futbolda
-zico ve ricardo teixeira!
-çanlar kimin için çalıyor?
-2016'ya veda ederken
böyle bir kitapta bana göre o 82 yazının en az 50'si bu beğendiğim yazıların ayarında olmalıydı bence. örneğin aynı yayınevinden çıkan yıllık yazıhane kitabını herkese tavsiye ederim, kitap çıkacaksa öyle bir kitap olmalı benim için. bir eleştirim de profil kitap'a olacak. spor kitapları basmalarını takdir ediyorum. bizim gibi bir oluşum için de müthiş bir kaynak sağlıyorlar ve spor kütüphanesi kurmamıza katkıda bulunuyorlar ancak kitapların redaksiyonu çok özensiz. tabii kelimesi tüm kitap boyunca tabi şeklinde hatalı yazılmış mesela.
reklamlar: ateş arabaları isimli o efsane programın bazı bölümleri; https://soundcloud.com/ntvradyo/sets/ate-arabalar
bizim bu programdan öykünerek yaptığımız camuspotu'nun son kaydettiğimiz 12. bölümü:
https://open.spotify.com/...mCY5X1BdfkOMnQNei8sC
--- alıntı ---
spor yazarlığı, skor yazarlığı değildir. hayat, sadece futbol yazmak değildir... hayat atletizm yazmaktır, mesela! hayat, bir basketbol maçının son 20 saniyesini, makaleye çevirebilme sanatıdır. (sf. 120 -121)
''yaşadığımız kazadan sonra, bize maddi ve manevi olarak tek kulüp yardım etti... adı barcelona'' dedi, takımın yeni başkanı plinio! insanlık ölmedi ama icraatları, sanal dünyada sıkışmaya başladı galiba... (sf. 139)
(profil kitap - eylül 2018 - 1. baskı)
--- alıntı ---