17
bir galatasaray taraftarına, galatasaray ile alakalı bir sözlükte, fatih terim geçmişi ile alakalı entry girmek ne kadar garip olsa'da http://gss.gs/3002741 entrysi üzerinden bir kaç kelam etmek istiyorum.
fatih terim sadece galatasaray için değil türk futbolu için çok önemli bir figürdür. yani kariyerindeki 8 galatasaray şampiyonluğu olmasaydı muhtemelen başka bir takımla bu başarıları elde edecekti.
öncelikle galatasaray'a gelmeden önce milli takımı 1996 yılında avrupa şampiyonasına götürdü. bu şuan gözüktüğü kadar kolay bir durum değil. avrupa elemelerine 4. torbadan girip, takımı avrupa şampiyonasına götürmek, ayrıca bunu yapan kadroda hiç başka liglerde oynayan oyuncular olmadan yapmak çok çok büyük iş. ardından galatasaray ile avrupa'da yakaladığı istikrarlı 4 sene sonunda ülke puanını da artırdı. daha sonraki yıllarda ön eleme oynamadan, gidilen her şampiyonlar ligi müsabakasında en çok pay sahibi fatih hoca'dır. avrupa puanlarını 5 yıllık süreçler dahilinde düşünürsek, o ilk adımın atılması çok önemliydi. ayrıca fatih terim görev yaptığı ankaragücü ve göztepe takımlarında da başarılı bir grafik çizmiştir. boluspor'u 3. senesinin sonunda küme düşüren şenol güneş'in efsane olduğu ülkede, yine efsane olurdu fatih terim.
ikincisi, yöneticilerin aldığı parayla , teknik direktörlerin aldığı paranın karşılaştırılması.
teknik direktörler iş adamı değildir. fabrikaları ya da şirketleri yoktur ve ihaleye girmezler. yaptıkları iş futbolcu gibi para almaktır. kalitesine göre de para alır. fakat yöneticiler, her zaman teknik direktörlerden daha fazla para kazanırlar kulüp sayesinde.
örneğin, abdürrahim albayrak. abdürrahim bey'in hayatından galatasaray'ı çıkarın. kaç kişi tanırdı abdürrahim beyi? şimdi yaptığı görüşmelerin aldığı ihalelerin kaç tanesini alabilirdi? ya da fikret orman ya da dursun özbek. bu adamlar büyük takımlara yönetici olurken kendi paralarını katlayarak gidiyorlar. bir tane kulübe borcu olan başkan görmedim ben. istedikleri gibi kulübü yönetiyorlar, fakat hiç bir sorumlulukları yok ama kendi şahsi hesaplarını en iyi şekilde dolduruyorlar.
yani özetle, yöneticiler, teknik direktörlerden çok daha fazlasını dolaylı yoldan kazanıyorlar.
neyse, yazar kardeşimizin dediklerinin zaten elle tutulur yanı yok fakat en azından basit matematik işlemleri üzerinden hocayı kötülemek çok garip.
fatih terim sadece galatasaray için değil türk futbolu için çok önemli bir figürdür. yani kariyerindeki 8 galatasaray şampiyonluğu olmasaydı muhtemelen başka bir takımla bu başarıları elde edecekti.
öncelikle galatasaray'a gelmeden önce milli takımı 1996 yılında avrupa şampiyonasına götürdü. bu şuan gözüktüğü kadar kolay bir durum değil. avrupa elemelerine 4. torbadan girip, takımı avrupa şampiyonasına götürmek, ayrıca bunu yapan kadroda hiç başka liglerde oynayan oyuncular olmadan yapmak çok çok büyük iş. ardından galatasaray ile avrupa'da yakaladığı istikrarlı 4 sene sonunda ülke puanını da artırdı. daha sonraki yıllarda ön eleme oynamadan, gidilen her şampiyonlar ligi müsabakasında en çok pay sahibi fatih hoca'dır. avrupa puanlarını 5 yıllık süreçler dahilinde düşünürsek, o ilk adımın atılması çok önemliydi. ayrıca fatih terim görev yaptığı ankaragücü ve göztepe takımlarında da başarılı bir grafik çizmiştir. boluspor'u 3. senesinin sonunda küme düşüren şenol güneş'in efsane olduğu ülkede, yine efsane olurdu fatih terim.
ikincisi, yöneticilerin aldığı parayla , teknik direktörlerin aldığı paranın karşılaştırılması.
teknik direktörler iş adamı değildir. fabrikaları ya da şirketleri yoktur ve ihaleye girmezler. yaptıkları iş futbolcu gibi para almaktır. kalitesine göre de para alır. fakat yöneticiler, her zaman teknik direktörlerden daha fazla para kazanırlar kulüp sayesinde.
örneğin, abdürrahim albayrak. abdürrahim bey'in hayatından galatasaray'ı çıkarın. kaç kişi tanırdı abdürrahim beyi? şimdi yaptığı görüşmelerin aldığı ihalelerin kaç tanesini alabilirdi? ya da fikret orman ya da dursun özbek. bu adamlar büyük takımlara yönetici olurken kendi paralarını katlayarak gidiyorlar. bir tane kulübe borcu olan başkan görmedim ben. istedikleri gibi kulübü yönetiyorlar, fakat hiç bir sorumlulukları yok ama kendi şahsi hesaplarını en iyi şekilde dolduruyorlar.
yani özetle, yöneticiler, teknik direktörlerden çok daha fazlasını dolaylı yoldan kazanıyorlar.
neyse, yazar kardeşimizin dediklerinin zaten elle tutulur yanı yok fakat en azından basit matematik işlemleri üzerinden hocayı kötülemek çok garip.