33
çok değil, bundan 7 sene önce (şimdi düşününce çok geldi) schalke 04’ü eleyip şampiyonlar liginde çeyrek final oynarken, ertesi sezon şampiyonluk adaylarından juventus’a içerde - dışarda maç vermeden saf dışı bırakırken kimsenin çok da gündeminde olmayan sıralamadır.
tam futbol olarak bir yere geliyoruz dediğimiz anda çıkan yabancı sınırıyla ertesi sezon aynı şampiyonlar ligi'nde sağ bekimiz tarık çamdal, orta saha rotasyonunda bilal kısa ve jem paul karacan gibi isimlerle mücadele etmek zorunda kalmıştık. o gün türkiye'de futbolun ilerleyişinin nasıl tersine bir sürece döndüğü dün gibi aklımızda. arkasından kalkan yabancı sınırı ve beşiktaş'ın kazandığı başarılar yine ortada duruyor.
aslında bu sıralama biz taraftarların değil futbolu yönetenlerin umrunda olması gereken bir durum. fakat neresinden tutsanız elinizde kalan bir yönetim sistemimiz var. bu durum ülkedeki her alana sirayet ettiği gibi futbolu da içinden çıkılmaz bir noktaya getirmiş durumda. ihaleci müteahhitlerin hobi bahçesine dönüşmüş futbolumuz, menajer, kulüp ve siyaset ilişkisinin en rezil örneklerini barındırmakta. öyle ki alt yapıya yatırım diye her kafadan bir ses çıktığı dönemde, ülke alt yapısının en elit oyuncularından olan ve bugün avrupa ligi'nde üç gol birden atan yusuf yazıcı'nın, milli takımda süre alamadığı bir ülkeyiz biz.
peki futbolu yönetenlerin buradaki insanların düşündüğü kadar düşünmediği bir durum için yaygara koparılması ne kadar mantıklı?
tam futbol olarak bir yere geliyoruz dediğimiz anda çıkan yabancı sınırıyla ertesi sezon aynı şampiyonlar ligi'nde sağ bekimiz tarık çamdal, orta saha rotasyonunda bilal kısa ve jem paul karacan gibi isimlerle mücadele etmek zorunda kalmıştık. o gün türkiye'de futbolun ilerleyişinin nasıl tersine bir sürece döndüğü dün gibi aklımızda. arkasından kalkan yabancı sınırı ve beşiktaş'ın kazandığı başarılar yine ortada duruyor.
aslında bu sıralama biz taraftarların değil futbolu yönetenlerin umrunda olması gereken bir durum. fakat neresinden tutsanız elinizde kalan bir yönetim sistemimiz var. bu durum ülkedeki her alana sirayet ettiği gibi futbolu da içinden çıkılmaz bir noktaya getirmiş durumda. ihaleci müteahhitlerin hobi bahçesine dönüşmüş futbolumuz, menajer, kulüp ve siyaset ilişkisinin en rezil örneklerini barındırmakta. öyle ki alt yapıya yatırım diye her kafadan bir ses çıktığı dönemde, ülke alt yapısının en elit oyuncularından olan ve bugün avrupa ligi'nde üç gol birden atan yusuf yazıcı'nın, milli takımda süre alamadığı bir ülkeyiz biz.
peki futbolu yönetenlerin buradaki insanların düşündüğü kadar düşünmediği bir durum için yaygara koparılması ne kadar mantıklı?