2
gazeteci olmanın ilk unsuru ''güvenilir'' olmaktır. kanun bilen, gazeteciliği şantaj unsuru olarak kullanmayan, namuslu, çalışkan ve mesleğine akıl koyabilen insanlardan oluşması gerekir. herhangibi bir menfaat grubuna üye olmayan, açık fikirli, dürüst, ön yargılardan uzak ve en önemlisi kişilik haklarına saygılı kişilerden oluşması gerekmektedir. çoğu demokratik ülkelerde devletin dördüncü denetim gücü olarak adlandırılmaktadır. (yasama, yürütme, yargı)
yani kısacası atilla girgin'in dediği gibi; ''gazeteci olmak, önce adam olmak demektir.''
bunlar gazeteciliğin olmazsa olmaz unsurlarıdır. ancak ülkemizde, bu kişilerin bizlere ne kadar uzak olduğunu hepiniz biliyorsunuz. gerektiğinde hükümete ve güç odaklarına karşı savaşmayı ''etik kuralları çerçevesinde'' göze alan insanlardan, makam, şan, şöhret ve para hırsıyla bürünmüş insanlara evrildi gazetecilik. oysa gazeteciliğin bir vicdan muhasebesi ve kendi içinde bir onuru vardır.
ülkemizde spor gazeteciliği ise tüm bu olguların dışında daha alt bir mertebededir. o başkanın adamı, bu yöneticinin adamı, bu futbolcunun adamı olmadan gazetecilik yapmanıza imkan yoktur. çoğu ekmek ve yaşam kaygısından bu yolu seçer. ancak zaten tüm bunları göze alan insanlar, gerçek gazeteci olabilirler.
gazeteci, sansürü yalnızca yaşadığı toplumun çıkarları için yapar. bunun etik olarak bir sakıncası yoktur. türk futbolunda ise daha bir kulübün, üzerinde 550 milyon dolar borç ve ffp yasaları ile, bu transferleri nasıl gerçekleştirdiğinin üzerine gidecek adam bulunamamaktadır. üstelik belgesiyle birlikte bunu bildikleri halde. hayat kaygınız, haber kaygınızın önünde ise, yalnızca magazin muhbiri olursunuz. gazeteci asla değil.
yani kısacası atilla girgin'in dediği gibi; ''gazeteci olmak, önce adam olmak demektir.''
bunlar gazeteciliğin olmazsa olmaz unsurlarıdır. ancak ülkemizde, bu kişilerin bizlere ne kadar uzak olduğunu hepiniz biliyorsunuz. gerektiğinde hükümete ve güç odaklarına karşı savaşmayı ''etik kuralları çerçevesinde'' göze alan insanlardan, makam, şan, şöhret ve para hırsıyla bürünmüş insanlara evrildi gazetecilik. oysa gazeteciliğin bir vicdan muhasebesi ve kendi içinde bir onuru vardır.
ülkemizde spor gazeteciliği ise tüm bu olguların dışında daha alt bir mertebededir. o başkanın adamı, bu yöneticinin adamı, bu futbolcunun adamı olmadan gazetecilik yapmanıza imkan yoktur. çoğu ekmek ve yaşam kaygısından bu yolu seçer. ancak zaten tüm bunları göze alan insanlar, gerçek gazeteci olabilirler.
gazeteci, sansürü yalnızca yaşadığı toplumun çıkarları için yapar. bunun etik olarak bir sakıncası yoktur. türk futbolunda ise daha bir kulübün, üzerinde 550 milyon dolar borç ve ffp yasaları ile, bu transferleri nasıl gerçekleştirdiğinin üzerine gidecek adam bulunamamaktadır. üstelik belgesiyle birlikte bunu bildikleri halde. hayat kaygınız, haber kaygınızın önünde ise, yalnızca magazin muhbiri olursunuz. gazeteci asla değil.