13
en son 17 ekim 2010 galatasaray ankaragücü maçından sonra çok üzüldüğümü, uyuyamadığımı hatırlıyorum. lisedeydim o sıra. sevdiğim galatasaraylı bir coğrafya hocamız vardı, derslerde bazen futbol muhabbeti yapardı. fenerli öğrencilerle atışırdı, sözün özü gülerdik eğlenirdik.
bir gün hocanın anlattığı bir anektot beni düşünmeye sevk etmişti. galatasaray şampiyonluk kaybediyor. hoca perişan, dünyası başına yıkılmış ertesi gün trafikte seyrederken ışıkta duruyor. yanındaki arabanın içinde hasan şaş'ı görüyor. kendisi telefonda bağıra bağıra kahkaha atıyor, keyfi gayet yerinde. hoca da onu görünce düşünüyor, ulan bu adam hem çuvalla para kazanıyor hem de hiçbir şey umurunda değil. ben niye kendimi paralıyorum?
yenince sevineceksin, yenilince de çok üzülmenin bir anlamı yok. bakacaksın keyfine.
bir gün hocanın anlattığı bir anektot beni düşünmeye sevk etmişti. galatasaray şampiyonluk kaybediyor. hoca perişan, dünyası başına yıkılmış ertesi gün trafikte seyrederken ışıkta duruyor. yanındaki arabanın içinde hasan şaş'ı görüyor. kendisi telefonda bağıra bağıra kahkaha atıyor, keyfi gayet yerinde. hoca da onu görünce düşünüyor, ulan bu adam hem çuvalla para kazanıyor hem de hiçbir şey umurunda değil. ben niye kendimi paralıyorum?
yenince sevineceksin, yenilince de çok üzülmenin bir anlamı yok. bakacaksın keyfine.