167
komik adam. oyuncuları karşılaştırır anlarım, ama karşılaştıracağı oyunculları bile yanlış seçmiş. her neyse, onun seçtiklerini yazayım ben de.
bir yanda; brezilya milli takımı formasını en son 2005'te adam yokluğundan giyen, avrupa'da sadece parma'da oynamış ama hiçbir varlık gösterememiş olan alex de souza.. diğer yanda; 18 yaşında ülke dışına, hem de çok farklı bir iklime transfer olup orada kalıcı olan, brezilya milli takımındaki mevkisinde tonla adam olmasına rağmen 20 yaşından beri 10 kere forma giyen jo...
bir yanda;
arjantin milli takımı formasını 97 kez giyip 19 gole imza atmasına rağmen fenerbahçe'den kaçarcasına ayrılan ariel ortega..
diğer yanda;
fildişi sahilleri'nin hücum oyuncusu yetiştirme konusundaki ününe rağmen henüz 26 yaşında iken ülkesinde onu oynatmayan teknik direktörüne inat 52 kez forma giymiş ve afrika kupasında da harikalar yaratmış keita...
bir yanda;
sürekli sorun çıkardığı ve yerinde duramadığı için boyuna kulüp değiştiren, ingilterede gol kralı olmuş ama fenerbahçe'deyken hiçbir başarıya imza atamamış anelka...
diğer yanda;
arap şeyhleri kulübü almadan önce sürekli manchester city'de forma giyen, takımının penaltıcısı ve frikikçisi olan ve arapların yaptığı milyonluk transferler sonucunda 8 milyon euro'ya yollanan elano.
bir yanda;
saygı ile anılan fakat hollanda'nın dünya futboluna armağanı olmayan, milli takımının formasını bile sadece 46 kez giyebilen, ülkesi dışında elit kulüplerde oynayamamış olan van hooijdonk,
diğer yanda;
almanya'da yılın futbolcusu seçilmiş, ülkenin en iyi 10 numarası ilan edilmiş karakter olarak sıradan bir brezilyalı lincoln...
bir yanda;
canavar olarak nitelendirilmesine rağmen juventus'ta 2 sezonda 48 gibi çok fazla sayılmayacak forma giyen, sakatlıktan sonra futbola bir türlü dönemeyen appiah...
diğer yanda;
ingiltere ligi gibi futbol devi bir ülkede yabancı oyuncu olmasına rağmen kaptanlığa yükselmiş, yıllarca 30 maçın altına düşmemiş olan neil...
bir yanda;
beşiktaş'ta kontratı alıp yatarak karakterini ortaya koyan nobre
diğer yanda;
barcelona gibi bir kulübün altyapısında eğitim görmüş, rijkaard gittikten sonra sırf katalan olmadığı için gönderilen, tottenham taraftarlarının gönderilmesine pişman olduğu wonderkid giovani dos santos..
bu futbolcu listesine ''şimdilik'' noktayı koyup, madalyonun diğer tarafına bakalım;
bir yanda;
yukarıda "bir yanda" diye saydığımız, sadece anelka'nın dünya futbolunda isminin olduğu isimleri gecesini gündüzüne katarak 30'unu aştıktan sonra fenerbahçe'ye kazandırmış o dönemin yöneticisi hakan bilal kutlualp..
diğer yanda;
yine yukarıda ''diğer yanda'' diyerek saydığımız isimleri türkiye'ye ve galatasaray'a sudan ucuza, yabancı medyayı şok ederek getiren haldun üstünel..
(üstünel'in getirdiği futbolcuların arasına normal bir insan yaşarsa bir daha yürüyemeyecek olmasına rağmen hala futbol oynayabilen isveç kaptanı linderoth, taraftarların sevgilisi haline gelmiş bir zamanların dünyadaki en iyi sol açığı kewell, almanya şampiyonunun defansının belkemiği olan meira'yı falan hiç almıyorum)
fazla uzatmayalım; biri 34-35 yaşındaki oyuncuları getiren, brezilya'dan forvet kiralayan biriydi..
diğeri, ''alınması imkansız.. hayatta gelmezler'' denilen olanları alıp gelen biri..
hakan bilal kutlualp'in getirdiği yıldızlar fenerbahçe'yi 4 yılda 3 kez şampiyon yaparken, hakemlerin katkısı hiç göz önünde bulundurulmadı.
haldun üstünel'in getirdiği yıldızlar geçen sezon ancak uyum sağladı, yapılan hatalara rağmen avrupa'da gayet iyi bir yere gelindi. bu sene ise şampiyon olmasına kesin denilebilir.
peki tüm bu bilgilerin ışığında şimdi hep beraber ne yapıyoruz?..
ve nasıl bağırıyoruz;
in haldun we trust!
bir yanda; brezilya milli takımı formasını en son 2005'te adam yokluğundan giyen, avrupa'da sadece parma'da oynamış ama hiçbir varlık gösterememiş olan alex de souza.. diğer yanda; 18 yaşında ülke dışına, hem de çok farklı bir iklime transfer olup orada kalıcı olan, brezilya milli takımındaki mevkisinde tonla adam olmasına rağmen 20 yaşından beri 10 kere forma giyen jo...
bir yanda;
arjantin milli takımı formasını 97 kez giyip 19 gole imza atmasına rağmen fenerbahçe'den kaçarcasına ayrılan ariel ortega..
diğer yanda;
fildişi sahilleri'nin hücum oyuncusu yetiştirme konusundaki ününe rağmen henüz 26 yaşında iken ülkesinde onu oynatmayan teknik direktörüne inat 52 kez forma giymiş ve afrika kupasında da harikalar yaratmış keita...
bir yanda;
sürekli sorun çıkardığı ve yerinde duramadığı için boyuna kulüp değiştiren, ingilterede gol kralı olmuş ama fenerbahçe'deyken hiçbir başarıya imza atamamış anelka...
diğer yanda;
arap şeyhleri kulübü almadan önce sürekli manchester city'de forma giyen, takımının penaltıcısı ve frikikçisi olan ve arapların yaptığı milyonluk transferler sonucunda 8 milyon euro'ya yollanan elano.
bir yanda;
saygı ile anılan fakat hollanda'nın dünya futboluna armağanı olmayan, milli takımının formasını bile sadece 46 kez giyebilen, ülkesi dışında elit kulüplerde oynayamamış olan van hooijdonk,
diğer yanda;
almanya'da yılın futbolcusu seçilmiş, ülkenin en iyi 10 numarası ilan edilmiş karakter olarak sıradan bir brezilyalı lincoln...
bir yanda;
canavar olarak nitelendirilmesine rağmen juventus'ta 2 sezonda 48 gibi çok fazla sayılmayacak forma giyen, sakatlıktan sonra futbola bir türlü dönemeyen appiah...
diğer yanda;
ingiltere ligi gibi futbol devi bir ülkede yabancı oyuncu olmasına rağmen kaptanlığa yükselmiş, yıllarca 30 maçın altına düşmemiş olan neil...
bir yanda;
beşiktaş'ta kontratı alıp yatarak karakterini ortaya koyan nobre
diğer yanda;
barcelona gibi bir kulübün altyapısında eğitim görmüş, rijkaard gittikten sonra sırf katalan olmadığı için gönderilen, tottenham taraftarlarının gönderilmesine pişman olduğu wonderkid giovani dos santos..
bu futbolcu listesine ''şimdilik'' noktayı koyup, madalyonun diğer tarafına bakalım;
bir yanda;
yukarıda "bir yanda" diye saydığımız, sadece anelka'nın dünya futbolunda isminin olduğu isimleri gecesini gündüzüne katarak 30'unu aştıktan sonra fenerbahçe'ye kazandırmış o dönemin yöneticisi hakan bilal kutlualp..
diğer yanda;
yine yukarıda ''diğer yanda'' diyerek saydığımız isimleri türkiye'ye ve galatasaray'a sudan ucuza, yabancı medyayı şok ederek getiren haldun üstünel..
(üstünel'in getirdiği futbolcuların arasına normal bir insan yaşarsa bir daha yürüyemeyecek olmasına rağmen hala futbol oynayabilen isveç kaptanı linderoth, taraftarların sevgilisi haline gelmiş bir zamanların dünyadaki en iyi sol açığı kewell, almanya şampiyonunun defansının belkemiği olan meira'yı falan hiç almıyorum)
fazla uzatmayalım; biri 34-35 yaşındaki oyuncuları getiren, brezilya'dan forvet kiralayan biriydi..
diğeri, ''alınması imkansız.. hayatta gelmezler'' denilen olanları alıp gelen biri..
hakan bilal kutlualp'in getirdiği yıldızlar fenerbahçe'yi 4 yılda 3 kez şampiyon yaparken, hakemlerin katkısı hiç göz önünde bulundurulmadı.
haldun üstünel'in getirdiği yıldızlar geçen sezon ancak uyum sağladı, yapılan hatalara rağmen avrupa'da gayet iyi bir yere gelindi. bu sene ise şampiyon olmasına kesin denilebilir.
peki tüm bu bilgilerin ışığında şimdi hep beraber ne yapıyoruz?..
ve nasıl bağırıyoruz;
in haldun we trust!